11 Temmuz 2016 Pazartesi

NİÇİN KEMALİSTİM?"

> Öykümüz Kurtuluş Savaşı yıllarında başlar.
>
> Kahramanlarımı zın ilki, Paris-İstanbul arasında trenle
> mekik dokuyan genç
> bir Türk işadamı.
> Macaristan'da genç bir bayanla tanışır.
> Evlenme teklif eder ve evlenirler.
>
> İzmirli işadamı, olayı ailesine açamaz.
> Macaristan'da bir kızı olur.
> Kızına Nermin adını verir..
>
> Nermin büyümekte, Mustafa Kemal'in yaptıklarını,
> gazetelerden heyecanla
> izlemektedir.
>
> Baba İzmir'de ölür.
> Aile, geçim sıkıntısına düşer.
> 14 yaşındaki Nermin, Macaristan'da paralı olan
> öğrenimini sürdüremez olur.
>
> Mustafa Kemal'in ülkesinde eğitim parasızdır.
>
> Nermin, baba yurduna gitmeye karar verir.
> Annesinin haberi olmadan Türk Büyükelçiliği'ne
> başvurur. Ona bir pasaportla
> birlikte, eline durumunu açıklayan bir de Türkçe mektup
> verirler. Başı
> sıkıştığında, derdini anlatamadığında o mektubu
> gösterecektir.
>
> Olayı öğrenen annesi de ona destek verir. Üçüncü
> mevki bir tren
> kompartımanının tahta sıraları üzerinde, günlerce
> sürecek bir yolculuk
> başlar.
>
> Tren, Türkiye topraklarına girer. Gümrük memurları,
> elinde Türk pasaportu
> olan ama Türkçe bilmeyen bu çocuğun durumunu çok
> ilginç bulur, giriş izni de
> hemen verilir.
>
> Öykü uzun...
>
> Küçük Nermin, İstanbul'da bir yandan Almanca
> dersleri verirken öte yandan
> Türkçe öğrenir. Mustafa Kemal'in parasız
> kıldığı eğitim olanaklarından
> yararlanır.
> İstanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirir. Gazetecilik
> yapar. Türkçe'nin
> arkasından İngilizce ve Fransızca da öğrenmiştir.
>
> Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne asistan olur. Çağdaş
> siyaset biliminin
> Türkiye'ye girmesine öncülük edenler arasında yer
> alır.
>
> Gün olur, Türkçesinin bozuk olduğunu öne sürerek
> öğretim üyeliğinden
> atılmasını isteyenler çıkar.
>
> Tükenmez bir enerji ve heyecanla, gençlere bir şeyler
> verme isteğini
> yitirmez. Uluslararası toplantılarda Türkiye'yi,
> Türk kadınını, Mustafa
> Kemal'i savunur, savunur, savunur...
>
> Bir oğlu olmuş, adını da Mustafa Kemal koymuştur...
>
> Prof. Nermin Abadan-Unat, Siyasal Bilgiler
> Fakültesi'ndeki son dersini
> bundan dört yıl önce verirken aralarında benim de
> bulunduğum bir grup eski
> öğrencisi de sınıftaydı. Kimisi profesör, kimisi
> doçent, kimisi çiçeği
> burnunda araştırma görevlisi. Deniz Baykal da sonradan
> yetişmişti.
>
> Son dersin sonunda, nefes bile almaya korkarak
> dinlediğimiz yukarıdaki yaşam
> öyküsünü anlattı bize...
> Ve sözlerini şöyle noktaladı:
> - Ben yurdumu kendi irademle seçtim. Mustafa Kemal
> olmasaydı, belki ben de
> olmazdım. Niçin Kemalist olduğumu, öyle sanıyorum ki
> artık
> anlamışsınızdır...
>
> Çok etkilendiğim bu öyküyü yazdığımda, sonunu
> şöyle bağlamıştım: "Bu
> sözleri, parası olanlara Bilkent'i, olmayanlara
> Süleymancı yurtlarını
> gösterenlere adıyoruz..."
>
> Bakıyorum da aradan geçen zamanda, ne Nermin
> Hoca'nın öyküsü güncelliğini
> yitirmiş, ne de benim altına düştüğüm not...
>
> Tıpkı giderek daha güncel, daha gerçek, daha anlamlı
> olan Mustafa Kemal'in
> kendisi gibi!..
>
> Ahmet Taner KIŞLALI
> Cumhuriyet, 15 Kasım 1992