29 Eylül 2017 Cuma

İNSAN, TOPLUM, DELİLİK

  1. Sen hiç kül tablası öpen kurbağa gördün mü? Gördüm sarhoş bedenim.
  2. Modarn insan tütmez, kafası dumanlı dumanlı olur.
  3. Annelerin çocuklarını doğurmasıyla, güneş daha güzel doğuyor. Ümit.
  4. Üç gün çalışmayınca ben anlıyorum, bir hafta çalışmayınca felek anlıyor, bir ay çalışmayınca hayat anlamsızlaşıyor, şeytan anlıyor. Yoldan çıktım. Serseri bir kamyon şöförü gibiyim.
  5. Öyle yavaş hareket ediyorsun ki, yatakta seni bekleyen kadına Allah sabır versin.
  6. Yiğit bir ölür, korkak bin ölür sürüne sürüne.
  7. Aşırı emniyet emniyetsizlik yaratır. Kendine güven, gerisini merak etme sen.
  8. Sarhoş olunca saçmalıyorum. Salak salak konuşuyorum. Beynim balans ayarı yapıyor.
  9. Ne bulsan yiyorsun. Miden çöplük mü? Kıtlıkta lazım olur yiyecekler.
  10. Allah bir insanı işsiz güçsüz bıraktığında, en büyük ceza.
  11. Kırmızı olsun, beş kuruş fazla olsun. Kendimi matador hissediyorum.
  12. Sinirlenince aklımın yarısı gidiyor, zaten aklım yarım, hepsi gidiyor.
  13. Bedenin orospu olabilir. Yeter ki ruhun bakire olsun.
  14. Avcını ayakları otuz gün şişer. Bir gün av düşer.
  15. Huzurlu ortam, insanı mutlu eder. Akıllı isen.
  16. Doğal yaşamda hayat ne güzel, büyük şehirlerde engelli koşu parkuru gibi. Kendimi zeka özürlü gibi görüyor, engeller bir değil ki, hepsini geçemiyorum.
  17. Yılların yüreğindeki yorgunluk yüzüne vurmuş. Gerdir.
  18. Nalbant terzilik yapamaz. Anladığın işi yap, işi ehline ver, keyfi sür.
  19. Umut çekirdeğidir insanın. Kalbi yaşatan, kan gibi, güçtür.
  20. Biz Arapça dua eder, Farsça aşık oluruz. İngilizce iş ararız, türkçe küfrederiz. Ben Kasımpaşalıyım. Varmı bana yan bakan!
  21. İnsan sevdiği kadar insandır. Aşık olduğu kadar yaşar, Hak tarafından, hak ettiği oranda huzur bulur.
  22. Meslekten sonra emeklilik ağır geldi. Karı kız peşinde koşmaya nefesim yetmiyor.
  23. Memlekette herkes herkesi bilir. Birbirlerinin aynaları gibi.
  24. İmpala yampala şemsi baba. İç iç sallanda gel koçum benim.
  25. Parasız adam gereksiz adamdır. Canı cehenneme. İnşallah cehennemde de odun kalmaz, yanarsın.
  26. Zenginin parası, fakirin duası insanı iyi eder. Şunlara yer değiştirsek ne olur acaba? Rezalet. Seyret doyum olmaz.
  27. Ağızda dost, kalpte düşman, hiç belli olmuyor. Safız, saftorik.
  28. Memlekete gittiğimde, beynim tazeleniyor, yenileniyor, canlanıyor. Dost ve arkadaşları görünce, çocukluğum aklıma geliyor. Beynim berraklaşıyor. Nasıl tarlayı sürersin, havalandırırsın, yabancı otları ayıklarsın… nadasa bırakılmış gibi berraklaşıyor.
  29. İnsan, sahibinin hatrı için köpeği taşlamaz. Havlar.
  30. Yeğenim, bizim eve deve girse, deve kaybolur diyor. Bir ara kendimi çölde Bdevi zannettim. Allah’ım ben neredeyim?
  31. Babanın ve annenim emeği evlatlarıdır. Hayırlı çıkarsa ne mutlu. Çıkmazsa emeği yiyecek değiliz ya.
  32. Benim koca kafayı yemiş. Hacı, hocaya götürelim, kafayı daha iyi yesin.
  33. Keçi süt içer, süt olur. Yılan su içer, zehir olur. Adam rakı içer, adam olur.
  34. Evinde içki içen, modern ayyaş, sarhoş, berduş, bir hoş. Bu çocuk canım, büyüyeceği yok. Aslan sütü ile besleniyor.
  35. Haberi, çocuktan, saftan, ihtiyardan al, yanılmazsın, saf saf konuşurlar.
  36. Gülersen, güldürürsen işini becerirsin. Şakacı çocuk. Neşeli ol ki kazanasın.
  37. Babamın işleri kerat cetveli bilmez. Okuma yazma zayıf, kabala cirro, sonrada mirro.
  38. Matematik, fen, tarih bilmeyiz. Alzheimerlı bir toplum olduk.
  39. Aşık ol, açık ol, özgür ol, bilge ateşiyle dol.
  40. Kork korkmazdan, utan utanmazdan. Yiğit bir ölür, korkak bin ölür.
  41. İşine gelmeyince, balık hafızası devreye giriyor, unutuyor. Bu da iyi numara, kısa devre.
  42. Bu benim arkadaşım, dostum, tertibim. Devrem değil, bu adam kısa devre.
  43. Her evin kapısının arkasında ayrı bir dünya var. Ayrı dünyaların insanıyız.
  44. Sonradan görme, gavurdan dönme, kılıç zoruyla müslüman olandan başka ne beklenir.
  45. Para puşta lazım. Parasız gezmekten zevk alıyorum. Sonrada rezil oluyorum.
  46. Takım ruhu, Liverpool taraftarının “asla yalnız yürümeyeceksin” tezahüratında var. Sivil toplum kuruluşlarına üye olup, mitinglerde yürüyelim.
  47. Bir insan kendisi ile barışıksa, herkes ile barışıktır. Kendisi ile kavgalı ise dünya ile kavgalıdır. Cennete de girse orada da huzursuzdur. Adaın ruhu bozuk, ne yapsan kar etmez.
  48. Ben ibadetimi şarapla yapıyorum. İçince kendimi çok temiz hissediyorum.
  49. Aforizmalarla saçmalamak serbest. Saçmala…
  50. Aman dokunma uyurken. En zararsız hali. Uyanınca zararlı oluyor etrafa domuz. Kimseyi çalıştırmıyor. Domuz çenesi, gevezeliği ile.
  51. Nazar etme seninde olur, konuşarak çeneni yorma.
  52. Berberler mahallenin ayaklı gazeteleridir. Günde on kişiyi traş ederler. Birinde beyin olduğunu söylerler. O da et parçası.
  53. Bilgi ile yaşayan toplum, akıl ile yaşayan toplumdur.
  54. Bilen insan soru sorar. Bilmeyen insan soru sormaz.
  55. Filozoflar ve bilim adamlarının söyledikleri bir asır sonra farkediliyor. Toplumu filozoflaştıralım, erken ilerleyelim.
  56. Almanya’da en vahşi hayvan bölümünde, aynada kendinizi görürsünüz. İnsandan daha vahşi bir yaratık var mı? Harpler, cinayetler, hırsızlıklar, sömürüler, bir hayvanın aklına gelmez.
  57. İçinizde daima yirmibeş yaş çoşkusu olsun. İçinizdeki çocuk iyi çocuktur, onu sevin.
  58. Çocukuluğunu doya doya yaşayamayanda, sağlıklı bir karekter gelişemez. Bir insan yedi yaşında ne ise, yetmiş yaşında da odur. Çünkü çocuk, 7-11 yaşında kişiliğinin %80’ini tamalıyor.
  59. Bazı insanlar, bütün kötülükleri yapıyor, sonra da belli bir yaştan sonra, namaz, niyaz oruç işlerine başlıyor. Ağzına bir damla içki koymuyor. Düşünüyorum da, ben saf bir insanım, beni kandırabilirsiniz. Ama Allah o kadar saf mı?
  60. Peygamberimize sormuşlar “din nedir?” diye. O güzel insan aynen şöyle cevap vermiş; “Güzel ahlaktır. Bir insan dürüstse, mertse, iyiliği, güzelliği biliyorsa, insanları seviyor, insanlara faydalı olmak istiyor, komşusunu, vatanını, milletini seviyorsa, en iyi müslüman odur.
  61. Dikkat! Bedenin yüksek sesle konuşuyor. Her yerin oynak geveze.
  62. Her çocuk dört yaşına kadar dahidir. Dört yaşından sonra, toplumun şartlandırması ile ya normal, ya anormal, yarı deli, deli oluyor.
  63. Dahiler normal insan olarak doğar, sonra hayat şartları, yarı deli, deli veya daha sonra dahi olrlar. Dahi ile deli arası ince bir çizgi var diyorlar. Doğrudur.
  64. Gülen insan güzel insandır. Kikirik olmaya da gerek yok.
  65. Avanak çabalar, her şey olacağına varır. Zamanı bekle serseri.
  66. Bir insan kendisi ile barışık olursa, herkesle barışık olur.
  67. Annem torunlarıyla güzel anlaşıyor. Zeka yaşları aynı.
  68. Adam olmak için feleğin çemberinden geçeceksin. Aşık olacaksın, haksız yere hapis yatacaksın., depresyona girecek, ağır hastalık geçireceksin, yoksulluk içinde, borç yükünden kurtulacaksın, çaresizlik içinde kıvranıp, çözüm bulacaksın, harp, darp, hayat mücadelesi vereceksin. Büyük kaza ve felaketlerden kurtulursan, o zaman adam gibi adam olursun. Eğer bu kadar felaketten sonra hala yaşıyorsan.
  69. Bana yağ yakma, bende kolestrol var, hemen yükselir.
  70. İnsanlar yağ yakarken ince yağ kullanmalı. İnsanın yüzüne top top atmamalı.
  71. Adamda öyle bir çene var ki; adamın kafasını kötüveren eder. Bir sürü hava deliği açar.
  72. İnsan sevildiği kadar insandır.
  73. Her insanın, cahiliye dönemi, çıraklık, ustalık, sanatçılık dönemi vardır.
  74. Adam öyle geveze öyle geveze ki, bir pamur tarlasını sağ kulağına, bir pamuk tarlasını sol kulağına tıkayacaksın.
  75. Okumuş adamlarda cahil çok. Diplomalı olunca bir şey zannediyorsun, boş çıkıyor.
  76. Gülmek bulaşıcıdır. Bu mikrobu her yere bulaştıralım.
  77. Saçlarını uzattın, aslan yelesi taşıyosun. Aslanım benim.
  78. Anneni karnında dokuz ay on gün yan gelip yattın. Kanarya adalarında tatilde gibiydin. Hatırladığım kadarıyla.
  79. Bir gün güneş ile rüzgar iddaya girmiş. Karşımdaki insanın pardösüsünü çok hızlı eser çıkartırım demiş. Fırtına esmiş, adam pardösüsüne daha sıkı sarılmış. Güneş çıkmış adam sıcaktan pardösüsünü çıkarmak zorunda kalmış. Güler yüz, tatlı dil ile her zaman başarılı olursunuz.
  80. Düşenin dostu olmaz. Bir kör kuyunun içindeyim, taşlıyorlar beni. Atılan akılsız taşlar yaralamıyor da beni, dostlarımın üzülmesine çok yanıyorum. O zaman kimin dost olduğunu görüyorsun.
  81. Bizim orada, deli dolu adam ikram sofrasına oturmuş. Yandaki Yaho Ali, herkes içip senin gibi olmak istiyor, ya sen içince kimin gibi olmak istiyorsun?
  82. Gençlik bir neden bulmadan gülümser. Gençliğin en büyük çekiciliğide budur. Genci kim sevmez.
  83. İnsanı üsütndeki elbise gösterir. Para akıl gösterir.
  84. Boğalar kırmızı rengi bilmezlermiş. Matador, kendisini enayi yerine koyduğu için çok sinirlenirmiş.
  85. İnsanların, ay gibi, karanlık bir yüzü vardır.
  86. Papazla, psikologlar, aynı günahlarını çıkarır. Rahatlarsın.
  87. Otuz sene hizmetten sonra albay olarak mezun oldum. Yazmaya başladım, şimdi yarbayım.
  88. Yüzler vardır, aydınlık, canlı, neşeli, pırıl pırıl. İnsan bakmaya kıyamaz. Baktıkça, doğayı, insanı sever. Yaşamdan haz duyar, mutlu olur. Allah hergün insanı güzel insanlarla karşılaştırsın.
  89. İnsanlar arasında sıcak temaslar, sıcak sonuçlar doğurur.
  90. İnsanlar gençken idealist, orta yaşta kararsız, yaşlandıkça tutucu olurlar.
  91. Allah insana üç defa büyük yangın verirmiş. Bu yangınlar külün içinde tekrar dirildiği zaman, evliya olursun. Artık sana karışmıyor, sen yolunu bulursun diyormuş.
  92. Bizim yukarı köyde Kulyanlı muhtarı, tren deçerken durmamış, trene bağırmış “Hey! Ben Kulyanlı muhtarıyım, inanmıyorsan, al sana mühür!” demiş. Bazıları, kendilerini dünyanın merkezi zannediyorlar. Dünyaları küçük, ufukları dardır.
  93. Bir insanın ne kadar hobisi varsa hayattan o kadar zevk alıyor demektir.
  94. İnsanlar kendi mağaralarının içine kapandıkça, iç dünyalarında boğulurlar. Dünyası karanlıktan aydınlığa çıktıkça, insanlar dialoğa girdikçe, dünyası o kadar güzel. Her insan bir dünyadır, bir güzelliktir, bir derstir. Aydınlığa çıkan insan, aydınlık insandır.
  95. Sosyal insan, başkaları ile kolay iletişim kurabilen, arkadaş olabilen, hoş insanlardır. Asosyal tipler, toplumun dinamitleri, canlı bombalarıdır.
  96. İnsan, stresi enerjiye, aktiviteye dökebildiği zaman, onlardan faydalı ve üretime yönelik olarak yararlanabilir. Pasif olarak kaldığı zamanda, vücut tahrip olur.
  97. Ben seni tanımıyorum ama sen konuşmaların, tavır ve hareketlerinle ne olduğunu söylüyorsun.
  98. Yemek, içmek, cinsellik, insanın hayvani boyutunu, sinema, tiyatro, edebiyat, gezi, seyahat, insanı sevmek, aşık olmak, eğlenmek, insanın insani boyutunu taşır.
  99. Çinliler, idama mahkum insanların kafasını sıfır numara traş eder, sonrada bulunduğu yerden yukardan bir damla su damlatırlarmış. O sıcakta insanın çok hoşuna gidermiş. İkinci damla aynı, damlalar düştükçe kişi sinirlenirmiş. Sonrada çok sinirlenip, saldıracak olurmuş. Bizim toplumda da, bazı insanlar, aynı espriyi, konuyu bin defa tekrarlayarak, insanları çıldırtır.
  100. Eğilip insdanları yerden kaldırmak kadar insanın kalbine iyi gelen bir antreman olamaz.
  101. Biri beni saf yerine koyarsa, allah onun belasını versin. İkinci defa anlamazsam, allah benim belamı versin.
  102. İnsanlara birşeyler verdikçe mutlu edersiniz. Onun için Anadolu’da bir yere gidilirken eli boş gidilmez denir. İnsanlar hediye almaktan hoşlanır, büyük küçük fark etmez. Düşünülmesi bile güzel.
  103. Kendisini yönetme yeteneği olan kişi, çevresiyle iletişimde etkin bir kişidir. Kendisine hayrı olmayanın, başkasına da hayrı olmaz.
  104. Her nerde çalışıyorsan, orayı ailen kabul et.
  105. Başkasının gözünde gözü olan, iflah olmaz.
  106. Zenginlik insanı gönlündedir. Bazen bana bir gül sununa ben bir buket gül, çelenk sunarım.
  107. Düşte gör insanın sana nasıl baktıklarına. Gerçek dostlukları, düşmanlıkları görürsün. Sen olgunsan güler geçersin, olgunlaşırsın.
  108. Amerika’nın dostu Amerikadır. Rusya’nın dostu Rusyadır. Japonya’nın dostu Japonyadır. Devletler arası ilişkide çıkar ön plandadır. İnsan ilişkilerinde, dostluk, insanlık ön plandadır.
  109. Bu kemali içtikçe buldum. Ben bu cemali içtikçe buldum.
  110. Gülen insan, güzel insandır.
  111. Tepem attı mı, ağzım fermuar tutmaz.
  112. Yeni nesil yılanı bile soyar. Soğana çevirir.
  113. Bir insanın doğuşta genleri neyse karakteride odur. Sonradan karaktersizleşirler.
  114. Ana tarafından yar, baba tarafından hıyarım. Bana bakmayın, keyfime bakarım.
  115. Öyle cimri öyle cimri ki, cebi ile eli arası 6 ay mesafededir.
  116. Çok yiyen iki adam olmazmış. Ama iyi adam olurmuş.
  117. Adamda göbek dolu kafa boş. Kafa kafa değil kuru kafa.
  118. Yaylaların doruğuna çıktığında, kendini doğaya, Allaha yakın hissedersin.
  119. Ne centilmenler gördüm, iyi giyimli, ayı gibilerdi. Ne ayılar gördüm, kaba görünüşlü, ince ruhlu centilmenlerdi. Görünüşe aldanmayalım.
  120. Baylar, kendinize saygı duyun. Otobüs muavini gibi giyinmeyin.
  121. Sen çatlak, ben çatlak. Birbirimizin çatlağını sıvayalım. Çatlaklarımız kalmaz.
  122. İnsanın yaşı ilerledikçe aklı gidiyor gibi. Sanki insanın kafası delik, yavaş yavaş dökülüyor gibi.
  123. Adamın kafası, osuruktan teyyare, selam söle o yare.
  124. Kendine karşı dürüst olan, herkese karşı dürüst olur.
  125. Kadın erkek farketmez. Birbirlerini mal olarak görmeye başladımı, herkes genci tercih eder. Genci kim sevmez.
  126. Kumarcının kumarcıya senede 5 kuruşu geçermiş, onu da kahveci alırmış.
  127. Süreyya kardeşim, Cemal ağabeyim, burası kar kış parayı gönder. Senin gelmene gerek yok. Para bu kadar mı tatlı. Gerisinin canı cehenneme.
  128. 17 ağustos depreminde, sağ kalanların hepsi, evinin çatlağını onarıyordu. Mal, canın yongasıdır.
  129. Fakirde yinede utanma var. Zengin utancını para ile kapatıyor.
  130. Aldığın maaşın adı, var tadı yok. Yandı Çukurova.
  131. Köyde arı soktu elimi, romatizma olmadım. Yazın denizde, kumda debelendim, kışın, nezle, grip olmadım. Enerji depoladım.
  132. 82 yaşında, doğal hayatta yaşayana sordum. Dişin ana dişin mi? “Tabi” dedi. Dişlemeye yarıyor mu? “Bulursam neden olmasın” dedi. Aldın cevabını.
  133. Ben kumarını Monte Carlo’da oynar, namazımı Kabe’de kılar, banyomu Tokyo’da yapar, rakımı Uludağ’da içerim. Atma Recep atma din kardeşiyiz.
  134. Biri beni yağlamaya başladığında, cinler başıma üşüşür. “acaba benden bişi mi isteyecek?” ceplerimi sıkı sıkı tutarım.
  135. Deliyi ne sev, ne de kendini sevdir. Deli misin sen?
  136. Devamlı yirmi yaşında genç insanlarla, eğitimde, sporda, yaşantıda bulunduğum için, yirmibir yaşına basamıyorum. Kendimi, dinamik hissediyorum.
  137. Hatır için havlayan köpeğe hoşt denmez. Isırırsa ne olcak? Hatır matır kalır mı? Köpek hatırı nerden bilsin?
  138. Gençler bulamadıkları için çok küfür ederler. İhtiyarlar beceremedikleri için çok küfür ederler. Her ikisininde dilinde.
  139. İnsanlığın geçmişini, bugününü, geleceğini düşünmeyen, günü birlik yaşıyor demektir. İnsan olduğunun farkında ol.
  140. Kötülere bişey olmaz, iyileri Allah korur.
  141. Doktor raporu ile hovardalık. Nasıl rapor ama. Akıllı doktora rast geldim. Yoksa halim dumandı.
  142. Bir yarayı iyice kanatmadan iyileşmez. Olayların üzerine üzerine gideceksin. Ben beladan korkmam, bela benden korksun. Kamyon bana çarparsa kendi devrilir. Bana ne.
  143. Mümine iman, boş kafaya duman. Dumanlu dumanlı oy bizim elleri.
  144. Gelmek misafire ait, gitmek ev sahibinin müsadesi ile. Ev sahibi, misafiri her an kovabilir.
  145. Gün misafir, iki gün misafir, üçüncü gün kafir. Kafirliğin zevkini çıkaralım.
  146. Misafir misafiri sevmez, ev sahibi hiç birini sevmez. Burası, otel, lokanta, huzur evimi.
  147. Bazı insanları cennete götür mutlu olmaz. Kendi içinde cehennemde.
  148. Hainler, yemek yediği tabağa ederler. Yazıklar olsun.
  149. Kanser etme adamı. Aşırı zevkine düşkün insanlarda görülür.
  150. Tatlı dil parayı deliğinden çıkarır.
  151. Almanya 83 milyon, Fransa 60 milyon. Yaşlı nüfus ölünce, Erenler, Berkler, Barışlar, Eylemler, Elifler çoğalır.
  152. Emekli olan türkler altı ay yaşar. Bu çocuk çalışmadan duramaz.
  153. Türkler, Avrupa’da solcu, Türkiye’de sağcı. İnsan bu kadar ters olur.
  154. Kocam o kadar iştahlı ki. Şişmanım şişmanım, seni aldığıma pişmanım.
  155. Nuri Sesigüzel’in sesi, çocukken ağlaya ağlaya güzelleşti. Ağlayalım güzelleşelim.
  156. Üç it metodu. İt iti ısırmaz, it ite, it kuyruğuna, it ürür kervan yürür.
  157. Zenginden ve sıcaktan zarar gelmez. Fakir çalar, soğuk hasta eder.
  158. Kişi kişiliğini bulncaya kadar anarşist, meslek sahibi olup iyi para kazanıncaya kadar komünist, iyi para kazanmaya başlatyınca kapitalist, kişiliğe bağlı, belki bir yaştan sonra, faşist olur.
  159. İnsanlar yalan söyler, şarap yalan söylemez. Adamı çarpar.
  160. Senin ki cahil cesareti mi, sarhoş cesareti mi, medeni cesaret mi?
  161. İçelim Hayyamlaşalım güzelim. Bu çapında hayyamı benim?
  162. Hareketlerimizi %70’i refleks, beyinle heraketimizin 10 saniye kuralı.
  163. Parfüm odalarında oturanla, mermi karşısında hayatlarını hiçe sayan insanların maaşları bir olmaz.
  164. İçkili araba kullanılmaz. Taksi hariç.
  165. Nazar nazar, sanada değer ama kötüye değmez.
  166. Perişan Rıfkı gibisin. Yorgunluğun yüzüne vurmuş.
  167. Kırk kralla barışık, kendinle kavgalı adamsın.
  168. Hayatta yalan söylemez,i yalandan başka bilmez.
  169. Kendisine saygısı olan güzel giyinir, sallanda gel koçum benim.
  170. Bir boktan anlamaz, kenefte jandarmalık yapar.
  171. Aynı ahırın atları onlar, birbirlerini kırmazlar.
  172. İnsan sevildiği kadar insandır.
  173. Zaman geçtikçe erkekler aptallaşır, kadınlar güçlenir, zekileşir.
  174. Sağ elim, anadan doğma açık göz kerata. Eteklere selam çakma, zar tutma, parmak atma, kale oynatma onda.
  175. İçelim, hayvanlaşalım.
  176. Yüz verme ayıya, gelir sıçar halıya.
  177. İnsan gülünce insanlaşır.
  178. Evladım karnımdayken kanımı, yanımdayken canımı, öleceğim zaman malımı düşünür.
  179. Kendini doğaya ve Allaha yakın hisset.
  180. Centilmen insan, ne yediğini, akşam kimile yattığını söylemez. Söylerse hepsi yalan. Yalandan kim ölmüş?
  181. Yaşı gelmiş diline vurmuş. Yakında dibede vurur.
  182. Allah vermediyse bir kula, geç arkasına burgula.
  183. Kral Faruk gibi yaşar, Ömer Hayyam gibi şarap içer, Neyzen Tevfik gibi köpeğiyle ekmeğini bölüşür.
  184. Hayatta en büyük efelik, efendiliktir.
  185. Gücümü saflığımdan alıyorum. Herşeyi anında hissediyorum. Temiz kalplilikmidir, kerizlik?
  186. Evliye verme, eve gider unutur. Bekara verirsen, aklı sana takılır.
  187. Göbek dolu, kafa boş, mayalı, köpüklü göbek.
  188. Gençlere içki içirmeyin, gerçekleri söylerler. İnsanın morali bozulur.
  189. Bir insan gençlikte neyse odur. Sonradan kararktersizleşir.
  190. Babamın yanında, düşmanıma bile küfür edemem.
  191. Akıllı adam başkasının kusurunu görerek, kendi kusurunu düzeltir.
  192. Muhabbet koyu, çaylar filiz.
  193. Allah, insan kendini yalnız hissetmesin diye birde gölge vermiş.
  194. İyimser insan, her felakette bir fırsat, kötümser insan, her fırsatta bir felaket görür.
  195. Toplum şuçu hazırlar, şuçlu işler.
  196. Kork kormazdan, utan utanmazdan.
  197. Anamız, babamıza bile bedava eşlik etmiyordu. Yedireceksin, içireceksin, giydireceksin, o zaman herşey bedava.
  198. Gözler yüxün lambasıdır. Gözler feşfeş bakar.
  199. Yaşamın lokomotifiyim. Vagonu değil.
  200. Aşırı zevkine düşkün olanlarda, kanser görülüyor. Kanser etme adamı.
  201. Misafirlikte bir tabak yemek yiyorum, açlık hissediyorum. Az sonra midemde yemekler şişiyor. Açlık hissi geçiyor. Görgüsüz.
  202. Yanlış yapa yapa, doğruyu buldum. Tecrübe.
  203. Bir söylüyor, on gülüyoruz. Bu nasıl adam? Sevdim gitti.
  204. Burnu büyümüş. Burna bak burna, çıkmış dünya turuna.
  205. Büyük adamların büyük göbekleri olur.
  206. Bozuk paraları sevmeyen zengin olamaz.
  207. Bir düşmanına kötülük etmek istiyorsan at yarışı oynat.
  208. Tembellik hakkımdır. Her sene denize giderek, suyun kaldırma kuvvetinden yararlanıyorum.
  209. Bir delikten çıkan yılan, insanı bir defa sokar. İkinci defa olursa o aptallıktır.
  210. Bizim köyde ebe yoktu. Fırlama doğduk.
  211. Kıymetli olan cazgırlık yapmaz. Kuyumcu dükkanlarında, bağırılıp, çağırılmaz. Pazarda, domates, salatalık diye bağırılır.
  212. Adil olan, vicdanını, aklı olan aklını, aptallar kalbini dinler.
  213. İnsanlar yorgun doğar dinlenmek için yaşar.
  214. Çalışmak yorar.
  215. Gündüz dinlen ki gece rahat edesin.
  216. Yatağını kendini sevdiğin gibi sev, içinden çıkamayacağın gibi yap.
  217. Yarın yapabileceğin işi bugün yapma.
  218. Bugünün işini yarına bırakma, erteleyebileceğin kadar ertele.
  219. Dinlenen birini görünce otur ona yardım et.
  220. Oturmak mümkünse ayakta durma, yatmak mümkünse oturma.
  221. Tembellikten kimse ölmemiş.
  222. Çalışma isteği duyunca biryere otur isteğin geçmesini bekle.
  223. Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ölüme götürür.
  224. İyi arkadaşlar iç çamaşırı gibidirler; ayıpları kapatır. Daha iyi arkadaşlar prezervatif gibidirler; seni daima korur. Daha da iyi arkadaşlar viagra gibidirler; düşeni kaldırır.
  225. Tanrı çarşaf giymemizi isteseydi bizi yatak olarak yaratırdı.

GÜVEN

  1. Aile ve iş ilişkilerinde, en önemli şeyin güven olduğunu aklından çıkarma.
  2. Ağzımızdan çıkan her söz namustur, şereftir, mertliktir, dürüstlüktür, izzet-i nefsimiz, gururumuz, şahsiyetimizdir. Komutanların tek sözü ile askerler ölüme gidiyor. Yeterki insanlar birbirini güvensin. Yapamayacakları şey yoktur.

28 Eylül 2017 Perşembe

HAYAT, YAŞAM

  1. Nerde teşkilat, orda müşkülat. Bugün git yarın sürüne sürüne gel.
  2. İşini daima çifte ata oyna. Biri çifte atabilir.
  3. Sorunca sorun çıkar, bildiğin gibi hareket et.
  4. Ayakta koymayalım, otur rahat edersin.
  5. Orospuya cilve öğretme güzelim, ben boşuna olmadım, pozisyon öğretme.
  6. Hayat sitesindeki evlerin hepsi çatlak. Depreme gerek yok.
  7. Gece biri aradı, orası hangi eyalet? Oha eyaleti.
  8. Bu yaştan sonra beden işçiliği yapacak değilim. Fikir işçiliği yapıyorum. Yaz anam yaz.
  9. Kedi uyumayan, bir türlü büyümeyen bir bebek.
  10. Ağıt yakılırken dengesi bozuk kız, ağıtların yanık havasından etkilenip, kömür gibi yanıyorum diyor. Ağıttakiler ağlasın mı gülsün mü? Bence ağıt bozulur.
  11. Hayatı ritmine göre yaşa, bedeli ne olusa olsun. Beleş.
  12. Kırkına kadar kuzu yiyeceksin. Kırkından sonra kuzunun yediğini yiyeceksin, meleyeceksin. Meee.
  13. Mazlumlar, çocuklar, deliler, dahiler, Allahın iki ayaklı melekleridir, kolla. Zaman kötü.
  14. Hayatı, önümü gül bahçesi, sağımı karanfil, solum leylak, arkam yasemin bahçesi olarak görüyorum. Hayatı dolu dolu yaşıyorum. Cennet misali.
  15. Burası Bolu, kızlar dolu, baba para gönder, sana da bir şey düşünürüz.
  16. Mavi gözlü şehir İstanbul. Sofrası güneş sofrası, sohbeti şarap, mezesi deniz kızı, kafalar kıyak, Beylerbeyi, Beylerbeyi…
  17. Hayat, yaşam devam ederken yaşadıklarımızdır. Yaşamaya bak. Bu keyif bir daha ele geçmez.
  18. Cennete gittiğimde huriler beni bekliyor. Ya “davranın nuriler” derlerse ne yapacağım? Tekrar bu dünyaya kaçarım.
  19. Kız kardeşim Süreyya “herkes iyi olsun, hoş olsun, evinde olsun”. Bir insan ancak bu kadar kibar kovulur.
  20. Orospu, kaltak, memeleri patlak. Orospu utansa dünyanın sonu geliyor demektir.
  21. Annem, babam sürekli küstüler. Hiç konuşmadılar. Öbür dünyaya gitti. İnşallah bol bol konuşurlar.
  22. Altın emekli, emekli sandığı, gümüş emekli, ssk. Bakır emeklilik. Bağ-kur.
  23. İnsan beli çocuğudur, geleceğidir.
  24. Para Allah değil ama Allaha yakın.
  25. Yirmi senelik arkadaşlık akrabalıktır. Kan bağı değil can bağı önemli.
  26. Oğlum kemal terazi ile yer, parasını ona göre harcar.
  27. Otuz bir sene devlete hizmet etmek, milletin emrinde, el pençe durmak. Şimdi daha yeni anlıyorum, nasıl zorluğu yendiğimi.
  28. Annem öldüğünde babamın yanına koyduk mezarını, koyun koyuna yatsınlar. Bu dünyada işin iş, öbür dünyada da öyle.
  29. Dayanılan tek ağrı, başkasının ağrısıdır.
  30. Üzme tatlı canını, okşa patlıcanını. Yandım Allah, biber yok mu? Yananı Allah görür.
  31. Fransa’nın parası, Türkiye’nin havası. Ben,mde kafam güzel.
  32. Memlekette, dost, arkadaş, samimiyet kalmamış. Hepsi para olmuş. Para, para, para…
  33. Hayat, bir hikaye, bir roman, bir türkü gibidir. Önemli olan ahengi, makamı, sevgiyi yakalamak.
  34. Öyle yaramaz çocuklardık ki, şeytanın çocukları takmışlardı adımızı. Mahalle göçürten.
  35. Dünya yalancı değil, insanlar yalancı. Dünyayı sarmış yalan. Yalancı dünya.
  36. Söförlüğün yarısı, sağduyu, hoşgörü ve kurallara uymadır. Araba yolu biliyor abi.
  37. İçtiklerin beni sarhoş etmiyor, düşündüklerim beni sarhoş ediyor. Adam kafayı bulmuş.
  38. Hayatı tozu dumana katarak yaşayacaksın. Yoksa tozu dumanı yutarsın.
  39. Benim babam denizci, karaya vurmuş kara kara düşünüyor. Deniz anasını anabelli zannediyor.
  40. Rahat konuşup, saçmaladığın zaman bile, tebessümle karşılanan ortam dost ortamıdır.
  41. İlkokulda çocuklar “öğretmenim” diye hitap eder. Orta okulda neden “hocam” derler. Din dersleri okudukları için mi?
  42. Kirayı ödüyorsan ev sahibi sensin. Ev sahibinin bir evi var, kiracının bin evi, bin komşusu.
  43. Yobazlar, yaşayan ölülerdir. Devamlı, camii, türbe, mezarlıkları dolaşırlar. Bu dünyadaaltmış yıl yaşayacağıma öbür dünyada bin yıl yaşayacağım der. Hurilerle. Devranı nurilerin beklediğini bilmez.
  44. Siz bana her karşılaştığımda, davranış ve sözlerinizle yaşama sevinci veriyorsunuz.
  45. Ben dünyaya gülerek bakıyorum. Faydası var, faydasını çok gördüm.
  46. İçimizde siyam ikizleri var. Ruh ve beden. Bunlar birbirlerine tutunarak yaşıyorlar. Ruhun görevi, yaşamı zevkli hale getirmek. Bedenin görevi de, bu zevkleri tadarken, sağlıklı yaşam kurallarını uygulamak.
  47. Seyahat sağlıktır. Ruhun ve bedenin başka yerleri görerek dinlenmesidir.
  48. Mavi gözlü şehir İstanbul. Meviliğinde ve kalabalığında koyboluyorum. Bulan haber versin.
  49. Ben kendimi hayata adadım. Hayatta bana tecrübeden başka bir şey vermedi.
  50. Orospu namuslu, yalancı dürüst, kötü ruhlu iyi ruhlu olursa, hayat tersine döner.
  51. Senin yaşama sevincinde dolayı, her kadın sana aşık olur.
  52. Gülhane parkındayım herşeyin farkındayım. Hayvanat bahçesinde hayvanlar vardı e oldu? Hayvanlar kaldırıldı.
  53. İnsanların günde iki defa aptallık dönemi vardır. O saatte önemli kararlar geldi mi yandın. Eş seçimi, meslek seçimi, ev, araba, vs…
  54. Es rüzgar es yeğidin bağrına, yeğidi görünce nede güzel esersin. Yağmur, kar, fırtına çıkınca da, fakiri görünce nede gülersin. Sende vicdan bu kadar.
  55. Dünyada herşey dikine, doğruları söyleyince, konuşuşnca rahatsız olanlar çok oluyor.
  56. Bazılarının boku, bazılarına pasta gibi geliyor.
  57. Ne borçlu borcunu, ne de orospu cilveleştiğini unutur.
  58. Göt kısmetten çıkınca uçkur dokuz yerden koparmış. Ne de sağlam uçkur.
  59. Kainatta üç buçuk dört milyar yıldız var. Güneşte bir yıldız ve etrafında gezengenler dolaştığına göre, dünayada hayat olduğuna göre, diğer yıldızların gezegenleri olamaz mı? O gezegenlerin birinde hayat olamaz mı? Diye düşünüyorum. Bence başka gezegenlerde de hayat var.
  60. Deli dolu bakışlı bir adam deniz kenarında oturuyormuş. Diğer adam merak etmiş, “ne yapıyorsun?” demiş. O da cevap vermiş, “dalgaları sayıyorum” demiş. Diğer adam merakla, “kaç tane?” demiş. Diğeride, “geçen dalgaları boşver, gelen dalgalara bak” demiş. Hayat devam ediyor, geçmişe dalıp gitmeyelim.
  61. İnsanlar gençliklerini geçtikleri yerleri çok severmiş. Benim gözümde çocukluğumun geçtiği yer Bozlar ve İstanbul. Karasevda gibi bir şey. İstanbul’da dolaştıkça yaşadığın ilk sevdanın heyecanını duyarsın. Güzel bir genç kızla dolaşmış gibi olusun. İstanbul genç kızın nefesi gibi güzel kokar.
  62. Yılda en az iki defa güneşin doğuşunu seyredin. Hayatınız film şeridi gibi gözünüzün önünden geçsin.
  63. Bir mahallede hırsızlık oluyorsa, bilki bekçinin haberi vardır.
  64. Çevremize duyarlı olmamız lazım. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, dünyadan haberi olmayan, Türkiye de haberi olmayanın, işinde haberi olmaz.
  65. Memleketimizde Yusuf’un bahçesini bekleyen, şarap, bira, ispirto içen bir kişi vardı. Sabah bakıyorlar, yerde yatan bir yılan ve yılan alkoliği sokmuş, yılan ölmüş. Alkolik belkide dünyanın en tatlı rüyasını görüyormuş. Onun için alkolikleri uyandırmayalım, onlar en tatlı rüyalarını görmeye devam etsin. Yılanlar ölmesin, dünyanın ekolojik dengesini sağlıyor.
  66. Denizde yüzdükçe, o deniz damlaları, köpükleri yok mu, sarhoş ediyor insanı. Sanki aynı anda kırk tane deniz kızı öpüyor beni.
  67. Bir erkeğin iki kaşığı varsa birini kıracaksın. Ben emeğim olan evi sattığım zaman, en çok eşim gülmüştü. Anlayamamıştım. Ben bu atasözüne rastlayana kadar.
  68. Seveceğin işi seçersen, yaşamda bir gün bile çalışmış olmazsın.
  69. Başkalıarına yardım etmek, kendinizi kendinizi zorluklardan kurtarmamnın en iyi yoludur.
  70. Yaşamın ve sözcüklerin derin içtenliği hala bizimle yaşıyor. Verilen konuyu inceleyince, insanın coşkusuda artıyor.
  71. Yaşama sevinci, insanı hayata bağlar.
  72. Öğütle geçen zaman dünyanın en boş zamanıdır. Çünkü insan hayat tecrübesiyle olgunlaşır, ders alır. Bir müsibet, bin nasihatten iyidir.
  73. Hayatın zevkli yönlerini yaşamaktan zevk alın. Sıcak, samimi ortamlarda bulunan kişiler, olumludurlar. Dost ve arkadaşlığından zevk alınır. Birbirleriyle yakından ilgilenirler. Birbirlerine saygı gösterip, önem verirler. Samimi insanların yanında insan kendini, huzurlu ve güvende hisseder.
  74. Baharın gelişinde kışta sorumludur. Eğer kışın kar, yağmur yağamazsa, toprak beslenmezse, bahar güzel olur mu?
  75. Dünyada çok medeniyetler yaşadı. Yoksa milattan önce beşinci yüzyılda Hintliler pi sayısını bulamazlardı.
  76. Hayat her koşulda paylaşmaya değer. Günlüğümüz, ruhen çırılçıplak kalmayı göze alabileceğimiz, belkide tek dostumuzdur.
  77. Hayat ciddiye almaya değmez. Yaşa, geç. Eğlenmene bak. Sevenler birbirini ciddiye almak zorunda. Yoksa hayat çekilmez.
  78. Doğa en büyük annedir. İnsanı, hayvanı, düşünceleri doğurur, üretir.
  79. Beden dili hayvansal dildir yalan söylemez. İnsan dili kırmızı ve yuvarlaktır. Her tarafa döner, yalan dünya.
  80. Alışkanlık haline gelmiş hayat, monoton, tekdüze, kum saatinin tersine benzer.
  81. Bahar genç kızların ılık nefesi gibi güzel kokar.
  82. Tanrı her yerde olamayacağını anlayınca, büyük babaları, büyük anneleri yarattı.
  83. Ticaret dediğin yağlı bir kazıktır. Ya sana batar ya bana. Ucu yağlı olduğunda acıtmaz. Zevk verir.
  84. Dulun mirası hepimizin mirasıdır. Mirastan pay kapalım.
  85. Gençlik bir servettir. Bütün milyarderler, servetini bağışlayıp, 20 yaşında bir insan olup, sıfırdan başlamak ister.
  86. Elli yaşında, yirmibeş yaşında iki genç gibi yaşamak nasıl bir duygu.
  87. Elli yaşından sonra 3k formülü. Kalem, kitap, kadın, kimsayı güzel olur. Üstünede şarap.
  88. İki kişi ile vakit nasıl geçer, on kişi ile vakit nasıl geçer. Zaman çoğalır. Evvel zaman içinde…
  89. Meslekte zaman hay huyla geçiyor. Emeklilikte, han, hamam, haım lazımmış.
  90. Çocukluğunu coşku içinde geçirenler, yaşamını büyük zevkle sürdürürler.
  91. Annemin başı kantar gibi yastıktan kalkmıyor. Yaşlılık.
  92. 20 yıllık arkadalık, akrabalıktır. Akrabamı ben seçmedim, arkadaşımı seçtim.
  93. Mutlu beraberlikte, sevgi, saygı, cinsel beraberlik vardır. Hayata doyum olmaz.
  94. Süreyya annemin bebeği idi. Şimdi yaşlandı, annem onun bebeği oldu. Nonoşum, yaşlı bebek. Dünya tersine döndü.
  95. Yaşam deneyimi ve güçlü bir bellek yazarın anlatımında ne kadar önemliyse, edebiyat, felsefe, sosyoloji, psikoloji alanında da geniş bilgi birikimi edinmenin ve yaşadıkları, yazdıkları üzerinde, başkası ile yoğunlaşmaya girmenin o kadar önemli olduğu anlaşılıyor. İnsanın yaşadığı değildir hayat aslında. Hayat aslında, hatırlandığı ve anlatmak için nasıl hazırlandığımızdır.
  96. Geçinemeyeceğin bir insanla huzursuz yaşayacağına, yalnız yaşa huzurlu yaşa.
  97. Bohem hayatı seviyorum. Avare avare takılıyorum. Serserilik parayla mı?
  98. Ben sevgi insanıyım. Sevdalı değil, karasevdalıyım hayata.
  99. Her gün, aynı günün tekrarı ise, o gün yaşanmamıştır. Monotonluk.
  100. Uçurtmayı uçuran rüzgar değil, uçurtmanın rüzgara karşı duruşudur. Sizde hayata karşı dik durun ve hayat uçuşlarına devam edin.
  101. Alma gencin ahını, al yaşlının duasını. Aheste aheste, eski besteler, eski güfteler, eski şarapların tadı başkadır.
  102. Hap şu. Çok yaşa. Ömrün uzun, düğünün yazın olsun. Çifte kavrulmuş, güneş, kum, deniz.
  103. Suçum, otuz yaşında delikanlılar gibi giyinmek, seksen yaşında filozof gibi konuşmak, on yaşındaki çocuk gibi sevinçli olmakmış. Cezası var mı var. Ömrün uzun olur.
  104. Her hata bir ders. Ne hata biter, ne ders.
  105. Ben hayatımı anlatsam, Türkiye’ye otoban olur. Üzerinde arabalar vızır vızır geçer.
  106. Yanlış yapa yapa doğruyu buldum. Tecrübe.
  107. Bazılar acıkmamak için tuvaletini yapmaz. Hayatında tadı tuzu olmaz.
  108. Az yiyen emekten, çok yaşar. Çok yiyen haramdan, az yaşar.
  109. Her kapının arkasında başka dünyalar vardır. Şaşkın dünyalar.
  110. Fahişeler, Allah tarafından verilmiş, dumansız fabrikayı işletirler.
  111. Üşenme, erteleme, vazgeçme, hayat kendiliğinden güzelleşir.
  112. Toprak dolacağına, tokmak dolsun güzelim. Yaşamak güzel.
  113. Gençlik deli bir rüzgar gibidir, gelir geçer ama içimdeki çocuksu duyguyu taşıyorum.
  114. Yaşanılan en güzel zamanlar, paylaşılan zamanlardır.
  115. Karadeniz’de olmayan gemilerin mi battı? Düşünme dostum.
  116. Enerji çalan sosyal vampirlerden uzak dur. Onlar cehennemde yanacak.
  117. İyi bir ailede yetişmek, bir üniversiteye bedeldir.
  118. Gezen çocuk akıllı olur. Çok okuyan mı bilir? Çok gezen mi?
  119. İnekler başka başkadır. Ama sütleri beyazdır.
  120. Bak, seni yazarım. Tarih affetmez.
  121. Umut çekirdeğidir insanın. Kaplteki kan gibi, kanı damalarda dolaştıran güç gibi.
  122. Ben hayatta önüm gül bahçesi, sağım yasemin, solum ıhlamur, arkam karanfil dolu diye düşünmüyorum. Hayatı dolu dolu yaşıyorum.
  123. Hayatı ritmine göre yaşa. Bedeli ne olursa olsun.
  124. En büyük düşman, umutsuzluktur.
  125. Nerde teşkilat, orda müşkülat. Bugün git yarın gel.
  126. Oğlum, “baba, benim arkadaşlarım snin yaşında”. “Benimde arkadaşlarım senin yaşında”. Hangimiz doğru yoldayız?
  127. Her ailede bir alim, birde zalim olur.
  128. Hayat bir gündür. Ne dün, ne de yarın, o da bu gündür.
  129. Hayatın kabasını attıkça, yaşıyoruz ince ince.
  130. Çapkın ruhla, kalp atışı normalleşir, yaşama sevinci artar, dolu dolu yaşanır.
  131. Toplum içinde yaşadığımızda, otokontrolü daha iyi yönetiriz.
  132. Tatil, yeni yerleri, yeni insanları, farklı uygarlıkları, farklı aalışkanlıkları, farklı gün doğmalarını ve batımlarını yaşamak, belleği yepyeni anılarla doldurmaktır.
  133. Ellisinden sonra, hayatın orospusu, filozofu, delisi olursun.
  134. Çalışmayla zengin olunsaydı, hamallar zengin olurdu. Çalış…
  135. Zenginler neden az yaşar. Kendi işlerini, başkalarına yaptırır. Kendi işini kendin gör, genç yaşa, genç kal.
  136. Stres, yaşam sevincinin türevidir.
  137. Bir kahvenin kırk hatırı var. Köpüksüzse tükür. Seksen yıl hatrı olsun.
  138. Ticarete küçükken atılacaksın ama yahudinin yanında yetişip, öğreneceksin.
  139. İnsanlar sevişerek dünyaya gelirler, çekerek ölürler.
  140. Alışkanlık haline gelmiş yaşam biçimine kapılanlara ne olur. Patikaya girerler. Patika mezara götürür.
  141. Yaşlanmışsın. Hep gelin kalacak değilsin ya?
  142. Gelen giden değişmiyor. Sadece çalan değişiyor.
  143. Gözünle gör ama inanma.
  144. Hayat yaşamaya değer, her koşulda paylaşmalısın. Günlüğümüz, karşınızda ruhen çırılçıplak kalmayı göze alabileceğiniz tek dostumuzdur.
  145. Yaşamı devasa kaldırıyorum. Uçak gönlüm.
  146. Dünyaya bir daha gelseydim, kaderimi kendim çizerdim. Aletim elimde gezerdim.
  147. Belirli bir yaştan sonra atı değiştirmek lazım. Yoruluyor.
  148. Gelen bir yaz, gençlik sembolüdür.
  149. Güzellikler, yaşayarak güzelleşir. Çirkinlikler seni çirkinleştirir.
  150. Hayatın dikiş yerlerinden atmasına izin verme.. unutma..iğne de senin elinde iplik de.
  151. Eskiden toz pembe hayallerim vardı.. şimdi pembesi gitti tozu kaldı.
  152. Hayatı çocuk gibi yaşamaya bak.. en ufak şeylere sevin, çığlık at.. en büyük dertlere saf saf bak.

GÜLMEK, MUTLULUK

  1. Gülmek özgürlüktür. Ciğerden gülüyorsan ne mutlu sana.
  2. Yaşamdan öyle coşku duyuyorum ki, suskun duramıyorum. Herkese onu anlatıyorum, sevinci paylaşıyorum. Sevinçler paylaşıldıkça artar.
  3. Etrafınıza pozitif enerji yayarsanız, size pozitif enerji, neşe, mutluluk ve güzellikler olarak geri yansır.
  4. Anlatılan, ete, kemiğe bürünmeli, kanlanmalı, nefes alıp vermeli, hareket ederek davranış ve sözlerle, mutluluğu yaşatmalı.
  5. Aşırı huzur, huzursuzluk getirir. Huzurdan huzursuz olanları ne yapmalı bilmiyorum.
  6. İnsan mutluluk hissettiği zaman, kendisini Atlantis’te zanneder.
  7. Mutlu olmak, yürek ve beyin gücünün belirtisidir. Mutsuz ve umutsuzdan, tepki ve umut beklenmez. Onun için üzme tatlı canını, yürek ve beyin gücünü kullan, mutlu ol.
  8. Mutluluk, insanın kendisine karşı dürüst olmasıdır. Mutluluk, etrafımıza mutluluk vererek bu duyguyu yaşamaktır.
  9. Başarıya ulaştığımız için mutlu değilsiniz. Mutlu olduğunuz için başarılısınız. Galatasarayın eski kalecisi Taffarel’e sormuşlar: “ Nasıl başarılı oldunuz?”. “Neşeli ol ki kazanasın” demiş.
  10. Gülmek güzelleştirir cemali, gülen yüzün güzelliği, cemalindendir.
  11. Yüzüne sahte tebessümle palyaçoluk yapar, etrafı güldürürsün. İç huzurun yoksa, mutlu olamazsın.
  12. Gülersen, güldürürsen işini becerirsin.
  13. Gözünün gülücükleri, yüzüne yansımış.

EMEK

  1. İş yapan en iyiyi bilir ve işle ilgili problemler, işi en iyi yapanlar tarafından çözümlenir. Emeğe saygı duyalım.
  2. Futbolda bir top peşinde 22 kişi koşar, milyonlarca insan seyreder, patronlar kazanır. Dünyada herkesin gözleri önünde böyle sömürülüyor, herkes seyrediyor.
  3. İşi olanın dedikoduyla işi olmaz. Zaten işi var.
  4. Ahmak çabalalar, her şey olacağına varır. Ha gayret evladım ha gayret.
  5. Oğlum çalışarak çok yorulduğunu söylüyor. Bende emekliyim, dinlenmekten yoruldum. Çalışarak yorulmak kutsaldır.
  6. Siz emekçi, ben göbekçi.
  7. Oturarak başarı gösteren sadece tavuktur. Yumurtlar.
  8. Zamanı az olan insanın, yapacak çok işi vardır.
  9. Bedenen çalışan gerçekçi, düşünen, insancıl olur.
  10. İşçiler bir montofon ineği gibi. Bir kilo ot ver, on kilo süt versin.

EĞİTİM

  1. En büyük tasarruf, eğitim, öğretime ayrılan tasarruftur. Dört misli geri döner.
  2. Eğitim öğretim, insana huzur verir, yaşamdan mutluluk ve haz dymanızı sağlar. En huzurlu alan eğitim öğretim alanıdır. İnsan düşüncesini sonsuza kadar uzandığını hisseder.
  3. Bir teybe müzik koymayı, öğretim, müziğin ritmine göre dans etmeyi de eğitim olarak vasıflandırabiliriz.
  4. Türk eğitim sistemini amacı, Atatürk ulusçuluğuna ve Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, aklın ve bilimin önderliğinde, pozitif düşünen, algılama ve sorun çözme yeteneği gelişmiş, öğrenmeyi öğretebilen, laik ve demokratik değerleri benimsemiş, çağdaş uygarlığa katkıda bulunabilen bilgi çağı insanını yetiştirecek, Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine taşımayı amaçlayan insanlar yetiştirmektir. Bilimsel düşünme yöntemini ve davranışı kazanan insanlardan beklenir.
  5. İnsanlarla iletişim kuramayanlar, kedi köpek besler. Çünkü onların dili yoktur.
  6. Kendisini yönetme yeteneği olan kişi, çevresiyle iletişimde etkin bir kişidir.
  7. Bir kabın içine su koy, su kabı olur. Turşu koy, turşu kabı olur. Bal koy, bal kabı olur. Kafanızın içine ne koyarsanız o şekli alır.
  8. Sinirlendiğiniz zaman, aklınızın yarısı gider, yarım akıllı adam düşünemez. Onun için kararları sakin kafa ile vermeli.
  9. İnsan hem mesleki bilgi, hemde sosyal bilgi sahibi olmalı. Nasıl ki kuşun iki kanadı varsa, mesleki bilgi bir kanadı, sosyal bilgide öbür kanadı taşır.
  10. Vazifenin öğretilmesinden ziyade, sevdirilmesi lazım.
  11. Lafları söylüyor söylüyor, gerisini bağlamıyor. Gerisi Allaha emanet.
  12. Öğrenci, öğretmenine yaşlı ise tarihi eser gibi bakar. Tarihi eserde çok şey öğrenir.
  13. Okulların, insanakazandırdığı en iyi alışkanlık, okuma alışkanlığıdır.
  14. Bildiklerim okuyup öğrendiklerim, başkalarından gözlemlediklerimdir. Konuştukça bildiklerini söylersin, dinledikçe bilmediklerini öğrenirsin.
  15. Sinanları mimar, Mehmetleri Fatih, Mustafa Kemalleri, Atatürk yapan elleri öpülesi öğretmenler.
  16. Kültürlü ve eğitimli bir insansın, saçmalamak niye? Saçmalamaktan zevk alıyorum.
  17. Okul bastırılmış gençliğin, eğitim yerleri, haraları ve hapishaneleridir.
  18. Kültür pahalıdır. Emek ve zaman ister. Ama dönüşü muhteşem olur. En az dört misli geri döner.
  19. Cep telefonunu kullanmasını bilen, bilgisayar kullanmasını bilir.
  20. Hipokrat okuyan doktor olur. İmam hatipte okuyan, imam olur. Harp okulunda okuyan, Atatürk olur.
  21. Gençlik genellikle yeniyi, ileriyi, çağdaş olanı, aydınlık olanı araştırır, inceler, sorgular, öğrenir, uygular.
  22. Medeniyet, insanların sessizce anlaşmasıdır.

DÜŞÜNCE, AKIL, ZEKA

  1. Zeka, gidilen yer ve zamanda uyum gösterme kabiliyetidir.
  2. Bir kişi bin kişiyi öldüremez ama, olumsuz düşünce, zihniyet, Hitler gibi milyonlarca insanı öldürebilir.
  3. Dahiler insanların güzel düşüncelerini toplayıp, uygulamaya sokan insanlardır.
  4. Düşünüyorum, o halde gülüyorum.
  5. Düşünceyi bir kere uyardın mı, bir daha uyumaz. İyiye güzele doğru yol alır.
  6. İnsanlar düşüncelerini yansıtırken, bir gökkuşağı gibi etki yaratır. Renkli, canlı, güzel. Bazılarında ise treni seyreden inek atmosferi oluşur.
  7. Rakının en çok sevdiği meze, beyin hücreleridir. Beyne oksijen az gittikçe, beyin küçülür. Küçük beyinle ne düşünürsün ki? Sarhoş sarhoş konuşur saçmalarsın.
  8. Amerika’da yapılan bir incelemede, olumlu düşünen insanların, beyinleride olumlu çalışıyor. Olumsuz düşünen insanların beynide olumsuz yönde çalışıyor. Zihninizde olmayı gaye ettiğiniz, dürüst, kaliteli ve faydalı insanın bir tablosunu çizin. Ne isterseniz o olursunuz.
  9. İnsan arzuladığı takdirde, pozitif düşünme gücü ile başarıya ulaşabilir.
  10. Güzel düşün, iyi hisset, yanılma aldanma. Ne varsa doğrudandır, doğruluk hiç şaşmaz.
  11. Olumlu düşünenlerin, mutlu oldukları, hayatı yaşamı sevdikleri, olumsuz düşünen insanlarında, başlarının beladan kurtulmadığı gözlenmiştir. Mutluluğu düşün mutlu ol.
  12. Espri, zekanın pırıltısıdır.
  13. Zeki adamlar sarhoş olmazlar. Aptallar hemen olur. İnsanında aptallık saatleri var.
  14. İnsan akıl verirken, rahatlarmış. Huzur duyar psikolojik tatmin sağlarmış. Nede olsa akıllı adam.
  15. Cahil deliden beter. Ne yapacağı belli olmaz.
  16. Olaylara saf bir gözle, birde şeytan gözle bak. Ne kadar zevkli, dalganı geç.
  17. Adamda duaya bak. Maşallah diyor, çocuk altı ay yaşıyor. Şom ağızlı.
  18. Düşünüyorum o halde tehlikeliyim. Bomba, dinamit, atom bombası patlatabilirim. E=m.c², kuantum kanunu bulabilir, Merih’e gidebilirim.
  19. İçtiklerim beni sarhoş etmiyor. Düşündüklerim beni sarhoş ediyor.
  20. İki duble içenlerin söylediklerini ciddiye almayacaksın. Bırak salak salak konuşsun saçmalasın.
  21. Herkesin saçmalama hakkı var. Benimde salak salak konuşma günlerim var içince. Yoksa kafayı yiyeceğim.
  22. İyi bir siyasetçi, filozof, düşünür çift ata oynar. Jokeyim benim.
  23. Eğer bir akılsız tartışıyorsa, iki akılsız tartışıyor demektir.
  24. Bende deli mutluluğu var. Deli deli olma, akıllı oldukta ne oldu?
  25. Deli gibi yaşayan, dahi gibi konuşan bilge serseri.
  26. Düşünüyorum o halde gülüyorum diyen, mutlu domuzlardanım.
  27. Güle güle yaptır işi. Hem yapan hemde yaptıran zevk alır.
  28. Aklını emarete bırakmamış, bilgilerinden kuşkulanabilen, duygusal ve diyalektik düşünebilen insan düşünürdür.
  29. Bedenen çalıştıkça eşitlikçi ruh artar, düşündükçe birleştirici ruh gelişir. Humanist olur.
  30. Doğa en büyük annedir. İnsanların, hayvanların, düşüncelerin annesi.

BRİÇ

  1.  Gençlerde önce iyi ayaklı piliçle, sonrada dört ayaklı briçle.
  2. Briççinin kalbi ve beyni iyi çalışır. Takım edevat Allaha emanet.
  3. Ben bir içtiğim zaman, beynim alternatif akımla çalışıyor. Doğru akım akım üretmez, alternatif akımla çalıştığı zaman üretir. Bende bir içtiği zaman beynim alternatif akımla çalışıyor. Briçte hep yeniyorum.
  4. Rakı içmeyene, ciğerden gülmeyene, gezmesini tozmasını bilmeyene, briç bilmeyene kız vermem.
  5. Briç oynayanlar, hiç yaşlanmazlar, paslanmazlar, arsızlaşırlar.
  6. Briçte bir dildir. Fransızca, İngilizce, Almanca gibi değerli.
  7. Ben briç bilmem. Kolbastı bilirim. Dön babam dön, twistle gel.
  8. Briçte ya yatıştıracaksın, ya uyuşturacaksın. Yoksa kazanamazsın.
  9. Briç gençken piliçtir. Sonrasında briç peşinde koşarsın.
  10. Briç oynayanlar her zaman kırk yaşındadır. Oyun oynarken kırk doğurursunda ondan.

 

BİLİM

  1. Ay yeşil peynirden yapılmıştır. O halde iki kere iki beş eder.
  2. Bir olaya bilimsel metodlarla yaklaşırsın veya alışkanlıklarla. Daima bilimsel metodlarla yaklaşanlar olumlu sonuç alır.
  3. Kainatta herşey var. Elektrik, yerçekimi, suyun kaldırma kuvveti. Tek farkı, olayın matematiksel olarak izah edilmesi.
  4. Yorulan kafa, yoran, emek veren, araştıran, bilime inanan, eleştirel akıla önem veren insanlar ancak yorum yapabilir. Yorulan kafa ancak yorum yapabilir. Yorgunlaşmak, üretimi arttırır.
  5. Dumanı içip havaya savurmanın ne mantığı var? Bilim sigaranın zararlı olduğunu söylüyor. Bilimle inatlaşmanın ne mantığı var?
  6. Ak doğruya, bak doğruya. Akıl, mantık, bilim emri.
  7. Elektriği Edison buldu ise, düşüncenin ışığı, voltu, Volterdir.

BAŞARI

  1. Başarı, istenilen şeylerin, bedelinin ödeme sürecidir.
  2. Başarı güzeldir. İnsanı motive eder, dinç tutar, güç ve güven verir.
  3. Başarılı insan daima çözümün bir parçasıdır. İpin ucunu tutar. İpin ucu puştun elinde.
  4. Öğretmenler, subay ve astsubaylar, idareciler, antrenörler, başarılı bir ekip kurup çalıştırdıkları, başarılı oldukları zaman, öğrenciler, erler, memurlar, işçiler, futbolcular, babalarına duydukları vefa duygularıyla, öğretmenlerini, subaylarını, idarecilerini ve antrenörlerini, severler. Başarılı böyle olunur.
  5. Bir aferine, bir ahır beygir düzerim diyordu, arkadaşım.
  6. İnsanlarla sağlıklı ilişkiler kumak ve başarılı olmak istiyorsak, beden dilini öğrenmek zorundayız.
  7. Hiçbir iyilik, başarı, cezasız kalmaz.

AYDINLIK CAHİLLİK BİLGİNİN GÜCÜ

  1. Aydından ve cahilden zarar gelmez. Yarı aydından zarar gelir. Çünkü yarı aydın kafası, bulanık su gibidir. Ne yapacağına karar veremez. Kararsız, istikrarsız ve hedefsizdir. En kötü karar kararsızlıktan iyidir.
  2. Aydın, bir çok demet çiçeği, ışığı toplayıp, topluma sunandır.
  3. Aydın olmanın sorumluluklarından biride, kralın çıplak olduğunu söylemektir.
  4. Aydın, aynı zamanda, sosyal açıdan kendini yetiştirmiş insandır.
  5. Aydın olmak bir çeşit meslek gibidir. Gerçekçi olmalıi bilgiçlik taslamadan, bildiği kadar konuşmalı ve gerektiğinde susmasını bilmelidir.
  6. İnsanların, bilgiye ihtiyaçları yaygınlaştırılmalı. Çünkü bilgi sahibini korur.
  7. Bilgisayar elektrikli daktilodur. Yeni nesile can kurban. Eski nesil kendini tarihi eser olarak görüyor, bilgisayardan korkuyorlar.
  8. Türkiye’de aydın oylar %30. cahil oylar %70. cahil oylar, aydın oyları yönetiyor. Bu da demokresinin zayıf tarafı.
  9. Anne baba, akraba evliliği var, geri zekalılık var ama, gericilik yok bende.
  10. Okuduğunuz kitabı, duvara teslim etmeyim. Duvarın okumazı yazması yok. Birine verin kültürümüz artsın.
  11. Okul merdivenlerini birer birer çıkar, üçer üçer inersek, kaçarak uzaklaşırız. Medeniyetten mi korkuyoruz ne?

Arkadaşım Dağlar

Gurbet demek,
İnsanın yüreğinin yerinde,
Sökülüp gitmesi demektir.
Kazandım,sırtım pek,karnım toktu.
Ama ruhum açtı.
Sıla özlemi ile dolu doluydum.
Yarı akıllı gibi.
Aklımın yarısı sılada kalmıştı.
Yaklaştıkça doğduğum yere,
Güneş ufukta yeni doğmuştu.
Bir taraftan,Ziyaret tepesi,
Çam ağaçların kokusu,burnumda tüttü.
Dilek ağacımı özledim.
Sevdalandığım şehirdi.
Melankoliydim.
Caddeleri,sokakları dolaştıkça,
Dost arkadaşları gördükçe,
Sanki aklım başıma geldi.
Ne zormuş kalabalık şehirde,
Kendimi tek başına kalmış,
Zenci gibi hissettim.
Şimdi memleketimde,
Çocukluk,mahalle ,okul arkadaşlarım,
Kan kardeşi gibiydik.
Dağlar,tepeler,baraj,akarsularla,
Kanlandım,canlandım,heyecanlandım.
Kendimi,birden yarı yaş genç hissettim,ruhen.
Gurbet ne ağır yükmüş,
Şimdi anladım,arkadaşlarım dağlar.

Cemal Borandağ
28 Eylül 2017-Pazarcık
Filler yaşlanınca,doğduğu yere dönermiş.

Matematik dersinde kadın

Matematik dersinde kadın öğretmen öğrencilere sorar:

- Bir ağacın dalında 5 tane kuş var. Taş attım, iki tanesini vurdum. Geriye kaç kuş kalır?

Öğrencinin biri parmak kaldırır ve cevaplar:

- Hiç kuş kalmaz çünkü diğerleri korkudan uçup gider.

Öğretmen gülümser:

- Hayır. Doğru cevap üç olacaktı ama bakış açını sevdim.

Öğrenci duruma çok bozulur ama pek göstermez. Ders devam ederken tekrar parmak kaldırır:

- Bir soru da ben sorabilir miyim?

Öğretmen izin verir.

- Sokakta üç kadın dondurma yiyerek yürüyor. Biri dondurmasını yalıyor, diğeri ısırıyor, diğeri de emiyor. Kadınlardan hangisi evlidir?

Öğretmen şaşırır, kızarıp bozarır ama cevap da vermek zorundadır:

- Hmm...şey..yalayan?

Öğrenci yanıtlar:

-Hayır, parmağında alyans olan. Ama bakış açınızı sevdim.

Aşkta Bir Devrimdir

Hayat,denizin dalgaları gibidir,
Geri dönülmez.
Ah ne hüzünlü anlar onlar.
Yaşamın en mutlu günleriydi.
Aşkta var,
Berduşluk ta,
Perişanlıkta,
Vurdum duymazlık ta.Gençleri herkes sever.
O hoş halleri yok mu?
Tebessüm eden,gülen,
Alay eden halleri.
Devrimci günlerdi,o günler.
Aşk bir devrimdir.

Cemal Borandağ
22 Eylül 2017-Pazarcık
Aşk Bir devrimdir,hayatımızda.

22 Eylül 2017 Cuma

ATATÜRK


  1. Atatürk iyi bir lider, politikacı, filazof ve dünyayı iyi yorumladığı için, dünya dilini iyi bildiği için, insanlık hayran kalmıştır.

  2. Atatürk öyle anlatılıyor ki; sanki bir efsane kahramanı. Halbuki insani boyutu öne çıkartılarak, iyi bir lider,i politikacı, dahi, bilge ve becerisini ekip ruhu kurarak, devlet kurmuş bir devlet adamı olarak anlatılmalıdır.

  3. Kurtuluş harbi, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde bir avuç yürekli ve kaliteli insanın başarısıdır.

  4. Atatürk’çü düşünce sistemi, değişen çağa ve koşullara göre sürekli olarak kendini yenileyen evrensel değerler taşır.

  5. İnanmış insanların başaramayacağı hiçbir güç yoktur.kurtuluş harbimizi, inanmış, halkına güvenmiş, bilgi ile donatılmış, akıllı ve mantıklı güzel insanlarla  kazandık. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde.

  6. Bir insanın bilgisi, neşesi, mutluluğu ile o toplumun atmosferini değiştirebilir.

  7. Onun için diyoruz ki; bir insan bir dünyadır. Liderlerin memleketin kaderini değiştirdiği gibi Mustafa Kemal Atatürk gibi, yiğit, mert, dürüst, memleket sever, Bilgili, filozof, bilge…

AŞK, İLİŞKİLER


  1. Evlilikte iki akıl ne yapar? İnsanı aptal. Ortak akıl ne yapar? İnsanı mutlu.

  2. Seni sevdikten sonra, içimdeki güzellikleri gördüm. Aynam sensin, dev, şaşkın, büyülü aynalar.

  3. İnce ve kırılgan yalnızlığımda, süzülen maviliğimde, gördüğüm en güzel düş sensin. Çölde serap.

  4. Kadın isterse, erkek istediğini yapmazsa, günahın en büyüğünü işliyor demektir. Bu işin sevabı var günahı yok. Birbirini sevmenin ne günahı olabilir ki?

  5. Aşkın gelişi hoş canım, aklın gidişi leylim ley.

  6. Bu aşk beni adam eder, hadım olanların aşk şiiri yazdığı görülmemiştir. Topçu atışlarını severim.

  7. Dişin varken yiyeceksin, iştahın varken içeceksin, yakışırken giyeceksin, aşkın varken seveceksin.

  8. Evlilikte dört dönem var. Naz, yaz, caz, en sonunda enkaz dönemi.

  9. Sevişmeyi bilenler, kaza yapmaz. Çapkınım benim.

  10. Bir evi altın kaplama olsa ne yazar. Önemli olan içindeki mutluluktur. Dama bakma deme bak.

  11. Bizim öpülmüş elin sevilme profesyonelinden iyidir. Öpülmüşü kaymak dondurma.

  12. Lafa kurşun gibi giriyor. Lafları kurşun gibi. Ağzına kurşunu dolduracaksın. Belki dileğim tutar. Kaynana.

  13. Yeni aşk, İstanbul’un yedi tepesinde de ayrı yaşanıyor. İstanbul’da ki Filiz’in de, Harran ovasında ki Hazalın da bacak arası farklı değil. Lezzet ikrama bağlı.

  14. Empati olmadan sempatik olunmaz.

  15. Aşkın boş çerçevesini, en çok gençlikte acıtır.

  16. Hanımın var, aklın var, hanımın yok, aklın yok.

  17. Bir evde, dirlik, birlik varsa, Allah oradadır. Dirlik, Birlik yoksa, şeytan oradadır.

  18. Aşk tek kişiliktir. İki kişilik olursa evlilik olur. Evlere şenlik.

  19. Evlilik, kişinin düşmanıyla yattığı tek savaştır.

  20. Bırak dayı ellisinden sonra aşık mı olunurmuş? Cereyan çarpmışa dönersin. Neye uğradığını şaşırırsın. Platin saçlı dayı.

  21. Aşkın sermayasi yalan, o da bende yok. Sermayeyi biriktirelim.

  22. Aşık olunca kalp yenileniyor. Yağ, kolestrol, aşkın peşinde koşmaktan kilolar gidiyor.

  23. Ayrılırken, kan kana , can cana, gülerek ayrıl. Birleşmeniz, kavuşmanız, buluşmanız kolay olsun.

  24. Seviştikçe içindeki zenginlikler çoğalıyor. Hamilemiyim ne? Doğuracağım herhalde.

  25. Sevgi dünyanın ikinci güneşidir. Parlak çocuk, şam tatlı kaç para? Sevene bedava.

  26. Platin saçlılar, genelde platonik aşık oluyorlar. Madeni buldum, bırakmam.

  27. Orman içinde yeşil gezer, denizde mavi yüzer, sende ruhumda gezer, yüzersin.

  28. Erkeklerin zekaları, eşlerini seçerken belli olurmuş. Sonrada zeka meka kalmazmış, arada bul.

  29. Ne bende aşk, ne sende cemal kalmış.

  30. Bu beyaz saçlarımdan sonra yalancı aşklar peşindeyim. Yalanlı, yılanlı, dolanlı daha güzel.

  31. Bir busenin sıcaklığı yıllarca sürer mi? Seversen evet.

  32. Bazı aşklar bazı yaşları bekler. Her yaşın aşkı başkadır derler.

  33. Gizlediğin kişiliğine aşık oldum. Nankör kedi.

  34. Söze dökemediğin aşk, bakışlarda taşar, elleri titretir, hayatı değiştirir.

  35. Aşk, yirmide şiir, otuzda hikaye, kırkta roman, ellisinde efsane olur.

  36. Bizim nesil fotoğraflarla aşık olurdu. Nerede şimdi öyle saf, temiz insan. Böyle kerizi bulmaz bu zamanda, bu mekanda çok zor.

  37. Güzel değildir yaşamak, inançsız, sevgisiz ve aşksız…

  38. Bir genç kızın en güzel çeyizi, öpülmemiş dudaklarıdır.

  39. Seni tanıdıktan sonra gökkuşağının altından geçmiş gibi hissediyorum. Rengarenk bir hayatım oldu.

  40. Zamane kızları, kalbini, beynini, ciğerini alırlar haberin olmaz. Ellerini okşayıp, yanağını öpüyorlar, koklayıp tılsımlıyorlar, içine çekerek öpüyorlar, uçuştayım abi, dokunma bana.

  41. Sevgilimin yüzünde gülücük olmak isterim. Kucağında okşanan, şımartılan, sonradan işin bitti serseri, posasını sokağa atan.

  42. Sen sevgi yüklüsün. İçindeki bu sevgi, ağaçları yeşertir, taşları çatlatır, gökleri ağlatır, denizleri taşırır, seveni güldürür.

  43. Birliktelik felsefe ile başlar, felsefe ile devam eder. Daha sonra yürü, yola koyul.

  44. Her erkek sevildiği zaman çocuklaşır, kadınları büyüler.

  45. Nur gönüllü, nur yüzlü, umudum sende. Rengin her türlüsü var mı gönlünde? Aşkı aradığını

  46. Aşk paslı gönülleri açar, yaşama sevincini çoğaltır, yeniden doğmuş gibi olursun.

  47. Gözlerinle ışınladın, ışınladın, büyülendim.

  48. Büyük aşkların, vefası da, cefası da olmaz, katlanacaksın.

  49. Aşk içindeki güzellikleri keşfetmek, karşısındakinin ruhundaki fırtınayı hissetmek demektir.

  50. Gülen erkek-kadın pandalar, aşağıya bakarken, alet görünecek. Yoksa bu göbekle alet çalışmaz.

  51. Kadın sokakta rüzgarda saçları savrulduğu zaman güzeldir. Erkek sözde ve özde dik durdukça yakışıklıdır.

  52. Hayal edip aşk şiiri yazıyorsun. Sen gerçek şiir gibi kadınsın.

  53. Aşk duygusal mı, hormonal bir durum mu?

  54. Nesini sevdin bu adamın? Akşamı yok sabahı yok. Yoksa sende serseri ruhlu musun?

  55. Evlilik, iki kişinin ruh güzelliğidir, uyumudur, mutluluğudur.

  56. Kışın Rus votkası içeceksin, Rus romanı okuyacaksın, Rus güzeli seveceksin.

  57. Öyle bir gülüşü varki, sanki bütün dünya onun için kurulmuş.

  58. Sarhoş günlerimin sevgilisi, bedenin fahişe olabilir. Önemli olan ruhun bakire kalsın.

  59. Seni düşünen bir kalbim var sevgilim, sensiz olamıyorum.

  60. Seni düşünmekten balık kadar aklım kalmadı. Gözlerim sudan çıkmış balık gibi bakıyor, donuk donuk.

  61. Hanımı olmayanın, aklıda olmaz. Yarım akıllı. Aslında akıllı akıllı dolaşıyorum. Aklım bir karış havada., sevgilimle.

  62. İstanbul’da aşka düşmek, Bizans oyunları gibi, labirentlerin içinden çıkamıyorum, miki farem dolaş dur.

  63. Her yaşın aşkı başkadır derler. Platin saçlı, platonik aşk.

  64. İki insan arasında en kısa mesafe gülümsemedir.

  65. Gözlerinin gülücükleri, yüzüne yansımış, deniz gözlüm.

  66. Beden dilini bilen erkekse kadının, kadınsa erkeğin tadına varır. Tadını döndere döndere çıkarır.

  67. Aşkın sermayesi yalan. Yalan dünya.

  68. Şairlerle, yazarlarla aşk yaşamak kolay değil. Bunların kafası kırık, patlak, çatlak. Serseri ruhlular. Yaşayan yarı melek, yarı keleklerdir.

  69. Karşılıksız sevmek suç mu?  Ben bu suçu çok işledim. Günahım çok, canım çok acıdı.

  70. Aşık olduğunda, nereye baksan, sevdiğini görürsün. Hayal, serap, avcunu yalarsın.

  71. Aşık oldukça kalp yenileniyor. Onun için, durup durup aşık oluyorum. Her yıl yeni kalple dolaşıyorum.

  72. Kaynana, el kızı it kızı der. Damat, el kızı can kızı der. Cana can katar.

  73. Dişi kuş yuvayı yavaş yavaş yapar. Erkek sever, kadın sevilir. Civcivler yolda.

  74. Evlilikte birliktelik zevk. Onsekiz yıl çocuk yetiştirerek ödersin.

  75. Fallarımda küçük kalp çıkıyor. Kalplerimizi büyütelim.

  76. Aşk tek kişiliktir. İki kişilik olursa evlilik olur.

  77. Evlilik, insanın düşmanı ile yattığı tek savaştır.

  78. Çapkınlığın kuralı, yedir, içir, bastır, geçir. Herkes yoluna.

  79. Bu kız kendine aşık eder, aşk gelir, akıl gider.

  80. Evli adamın çoluğu çocuğu olduğu için zengindir. Bekar adamın malı mülkü olsada, yinede fakirdir.

  81. Çapkınlık, karın ile sevgilin arasında tahterevalli gibidir. Dengeyi tutturamazsan düşersin.

  82. Dulu sevindireceksin. Sevindirmek sevaptır, cennete gidersin.

  83. Bekarlık sultanlıktır. Ah birde kendi kendimi öpebilsem. Onun için “evlen evladım evlen” dedi, melekler.

  84. Azgın boğa sendromuna yakalandım. Acaba, aşk beni iyileştirir mi?

  85. Boşanma, pimi çekilmiş bomba gibidir. Kimin elinde patlayacağı belli olmaz. Anne, baba, evlatlar.

  86. Göz görmeyince gönül katlanır. Üç kağıtçı gönül.

  87. Dil yerinde öğrenilir. Dil dile değmeyince öğrenilmez.

  88. Bir tek dil biliyorum. Aşkın dilini. Ortadirek bel veriyor.

  89. Aşkın dili tektir. Dilsizlerin aşk muhabbetini seyrettiniz mi? Dilsizler en iyi aşkta anlaşılır.

  90. Bir kadının kocası annesi olursa, vay o evliliğin haline.

  91. Serseri ruhlu sevgilim, nesini sevdin bu adamın? Akşamı yok, durağı yok, ayarı yok. Yoksa sende mi  serseri ruhlusun?

  92. İnsanlar evlenirken kördür. Kör tuttuğunu…

  93. Hep cesurların işidir, aşk.

  94. Edebiyatçılar kötü koca, iyi sevgilidirler.

  95. Evlilikte, huzursuz olup mutsuz olacağıma, bekar yaşar mutlu olurum.

  96. Sevişmesini bilmeyen, çok araba kazası yapar.

  97. Aşik insan, kanatla uçan kuşa benzer.

  98. Kız evlenmiş, “kocan içkiye başlamış” demişler, babası “geçer kızım” demiş. “Kocan hovardalığa başlamış” demişler, babası “geçer kızım” demiş. Adam balıkçılığa başlamış, “geçmez kızım” demiş.

  99. Karın senin yaşama sevincini görse tekrar aşık olur.

  100. Sevgilimin yanağında gülücük olmak isterdim.

  101. Büyük aikların vefasıda cefasıda olmaz. Katlanacaksın.

  102. Bir sıçan, iki sıçan, evlilik bir kapan.

  103. Menapozda, antropozda, aşk oknanusta yüzüyor. Köperbalıkları yiyebilir.

  104. Ele karışan derde karışır.

  105. Belli olmaz, aşk belki beni adam eder.

  106. Beyaz yalanlardan zarar gelmez.

  107. Aşk, gözlerle konuşma sanatıdır.

  108. Güzel bir kadınla beraber olmak, bin kadına bedeldir.

  109. Sürüye dalan kurt, kuzuyu yaralayınca, kuzu kurdun peşine düşer. Çapkınlıkta böyle. Kalp yaralayacaksın.

  110. Aşk, aşk, şarap, kadın.

  111. Her yetişkin erkeğin geçmişinde bir Leylası vardır.

  112. Aşk bir trafik kazasıdır. Fena çarpar.

  113. Beden dilini bilin. Erkek kadının, kadın erkeğin tadını çıkarır.

  114. Mutlu beraberlik, sevgi saygı üzerine kurulur. Hayata doyum olmaz.

  115. Dişi kuş yuvayı yavaş yavaş yapar. Erkek sever, kadın sevilir.

  116. Kadın erkek farketmez, partnerini malın gibi görmeye başladın mı, herkes genç malı tescil etmeye çalışır.

  117. Değme kayfime, karın varsa, havan suyun varsa, ekmeğin varsa, sağlıklıysan, mutlusun be kardeş. Farkında değil misin? Yaşa geç.

  118. Evliliğin onda dokuzu dondur.

  119. Ellerinle yaktığın ateşi, büyüyünce söndüremezsin.

  120. Birliktelikte felsefe başlar.

  121. Aşk kıskanç katır gibidir, teper. Böyle aşka can kurban. Katırım.

  122. Sevgi bakışların, dinamit gibi patlıyor beynimde.

  123. Aşkın dili evrenseldir. Belkide dünyada konuşulan tel dil.

  124. Aşık olan bilginle aptalın farkı yok. İki aptal olur.

  125. Allah, dağına göre kar, denizine göre dalga, gönlüne göre sevda verir.

  126. Zayıflamak istiyorsanız, aşık olun, inim inim inletir. Dertten, zevkten zayıflarsınız. Karakter bakımından değil.

  127. Zaman, sağlık, aşk gitti mi, geriye gelmez. Zamanı yaşa, sağlığını koru, aşkı yaşat.

  128. İyi bir seks hayatı, mutlu yaşamın formülüdür.

  129. Herşeye rağmen sevgi, karşılıksız sevgidir. Aşk.

  130. Seni seviyorum diyecek kadar sarhoş.

  131. Beden gücü en büyük güç, seks gücünü anlatan başka güç var mı?

  132. Kardeşim Kemal’e evlen artık diyorum. Bu iş aceleye gelmez diyor.

  133. Aşk, karsındakini bulunmaz Hint kumaşı sanmanla sersemin teki olduğunu anlaman arasında gecen zamandır.

  134. Arabanın önündeki çocuklar kazalara, arabanın arkasındaki kazalarda çocuklara neden olur.

  135. Ben ona baktım, o bana baktı, şimdi dört çocuğa bakıyoruz.

  136. Dokuz kere sev, onuncu olayım, Gerçekten sev, sonuncu olayım.

  137. Erkekler belediye otobüsü gibidir. Birini kaçırırsan beş dakika sonra öbürü gelir.

  138. Ona kalbimi verdim saklasın diye, salak buzdolabına koymuş bozulmasın diye.

  139. Bırakıp gittin beni... Seni unuttum sanma, zaman alışmayı öğretti belki ama unutmayı asla...

  140. Düşen bir yaprak görürsen, Beni hatırla sevgilim, Biliyorsun seni ben Sonbaharda sevmiştim.

  141. Askım seni seviyorum! Ama parayı daha çok... Lakin paranın ne önemi var, mühim olan miktarı!

  142. Sen sen ol, kapı önünde aşk yapma! Aşkın gözü kördür ama komşununki asla!

  143. Sana sarılmayı o kadar çok seviyorum ki. Çünkü o sırada yüzüne bakmam gerekmiyor.

  144. Sen likor gibi tatlı, tekila gibi çarpıcı, viski gibi asil, konyak gibi sıcak, şampanya gibi özel, şarap gibi tutkulu, malibu gibi egzotik, kokteyl gibi muhteşemsin.

  145. Vefasız sevgilim Alzheimer hastası bile senin kadar çabuk unutmaz pes...

  146. Kalbimde yaşıyorsun ama kiranı vermiyorsun. Not: Ev sahibi en kısa zamanda onunla evlenmezsen seni kapı dışarı edecekmiş.

  147. Sabahları kahvaltı yapmıyorum çünkü seni düşünüyorum. Öğlenleri yemek yemiyorum çünkü seni düşünüyorum. Gece olunca uyuyamıyorum çünkü açım.

  148. Eline almış bir çiçek sevecek sevmeyecek. Ah, koca sersem çiçek nereden bilecek.

  149. Deprem gibi girdin gönlüme, fay hattı çizdin beynime, enkazlar bıraktın kalbimde, artçılar hala devam etmekte.

  150. Aşk elmayı yemekle başlar, ayvayı yemekle biter.

  151. Bizi çekemediler, halat koptu canım.

  152. Deli gibi sevdim, manyak gibi evlendim.

  153. Kızlar artık beyaz yatlı prenslerini bekliyorlar.

  154. Aşık olup ızdırap çekeceğime, nezle olup burnumu çekerim.

  155. Para için evlenme, borç almak daha hesaplıdır.

  156. Seni sevecektim kıskanacak el üstünde tutacaktım kendimi sana sevdirecek bana bağlayacaktım ip koptu.

  157. Bataryası zayıf hayallerimizin kapsama alanı dışında kalan kesimlerine şebeke hatası nedeniyle ulaşamadık. Şimdi yüreğimde full çeken hattımla seni seviyorum.

  158. Kalbim senden çektiğini ABD Usame bin ladinden çekmedi. Yüreğimin teroristi dünya birleşse seni yok edemez. Akibetim ikiz kulede olsa yine seni sevecegim.

  159. Seni sevdim seveli başım belada. Seni düşünürken uyuya kaldım helada.

  160. Şekerden evimiz tuzdan hayallerimiz vardı. Ne yazikki dün yağmur yağdı.

  161. Bunu iyi belle. Cehennem buz tutuncaya kadar seni sevecegim.

  162. Aşkımızın suya düşeceğini bilseydim balık olurdum.

  163. Aşıka Bağdat sorulmaz. BUSH

  164. Fazla mendiliniz var mı, aşık olmuşumda!

  165. Karayollarında değil, senin kollarında öleyim.

  166. Sana birşey söyleyeceğim, ama sakın üzülme; dün doktora gittim, böbreklerimde kum, kalbimde seni buldular.

  167. Hey garson! bana kalbim kadar yanık döner, düşüncelerim kadar karışık bir salata, acılarım kadar koyu bir kahve getir.

  168. Karın olmak istiyorum karın, Ey benim kardanadamım.

  169. Dertleşmek istiyorsan 1 tuşla, birine sarılmak istiyorsan 2 tuşla, eğlenmek için 3 tuşla, hepsini istiyorsan benim numaramı tuşla.

  170. Sen kadayif kadar tatlı, lahmacun kadar sıcak, ciğ kofte kadar yakıcı, dolma gibi çekici, bulgur gibi asil ve içli köfte kadar dayanılmazsın.

  171. Erkek jinekolog hiçbir zaman kendi arabası olmamış bir oto tamircisi gibidir.

  172. Sevgilim, seni tv kumandasından, futbol topundan, pazar gazetesinden cok daha fazla sevdigimi soylemişmiydim.

  173. Aşığa bağdat sorulmaz, anında korkup tüyer.

  174. Ask dolmaya benzer, iyi sarılmazsa pişerken dağılabilir.

  175. Sevgilim duygularım vişne kaymak yani karmakarışık.

  176. Annem bana okula giderken üstünü sıkı giy terleyip üşütme. Karşıdan karşıya geçerken dikkatli ol dedi. Ama aşık olma demedi ki.

  177. Aşk bir sudur. Eee işin bütün esprisi bu mudur?

  178. Aşk bir deniz, bense onun engin sularında dibe çökmüş bir keriz.

  179. Sevgilim sensiz gözlerim hicbirşeyi görmüyor. Seninle olunca da gözlerim senden başkasını görmüyor.

  180. Aşkın mideme vurdu, beni ne yar paklar nede dost, beni paklayacak olan bir ayran iki de tost.

  181. Ruhum benim her gece gel bekliyorum seni o selvinin altında mezarcı Mahmut.

  182. Aşkın bahardı bülbüller vardı da... Hangi salak kafesin kapısını açık bıraktı.

  183. Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok. Bülbülleri ön bahçeye aldılar. Buraya marul ekecekler.

  184. Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım. İnsan bi haber verir burada boşuna mı bekledik.

  185. Aşk bir otomobil gibidir yedek parçaları sürekli değişir.

  186. Üzüm gözlü elma yanaklı kiraz dudaklı pırasa saçlı sevgilim. Seni çok özledim.

  187. Evlilikle, kumar aynı şey mi? Hiç olmazsa birinde kazanma şansın var.

Askerlik


  1. Askerlik, annenin, babanın yirmi senede veremediğini, yirmi ayda verir. Askerliğe demir olarak gelir, su verildikten sonra çelik olarak terhis olurlar.

  2. Her subay, astsubay, mehmetçik, Türkiye Cumhuriyetinin bayrağıdır.

  3. Her subay, astsubay, bin sorunu bir arada çözen, olumsuz düşünceyi olumluya çeviren, Atatürk’ün manevi evlatlarıdır.

  4. Subay, astsubaylar, Türkiye’nin her yerinde görev yapıyor. Türkiye’nin güzel insanlarını tanıyor ve meslekte 3-4 kez ölüm tehlikesi atlatıyor. Hayatında, yaşamında değerinibiliyor, olayları inceliyor. Değerlendiriyor, düşünüyor, doğayı biliyor ve seviyor. Onun için diyoruz ki, bu ince yolda giden subay, astsubaylarımız, mesleklerinde filozoflaşıyor, ister istemez.

  5. İyi bir asker olabilmek için, piyade eğitimi, komando ruhu gerekir.

  6. Her piyade muharebe sahasındaymış gibi eğitim yapar. O zaman ben 30 senedir muhaberebe ediyorum. Kıbrıs Barış Harekatı, Atışlı tatbikat, hudutlar, güneydoğu gibi.

  7. Anadolu’dabeş bin yıllık medeniyet var. Filozoflar, eski kütüphaneler, eski eserler, Mezapotamya, Hititler, Etiler, Asurlar, Sümerler, Selçuklular, güzel Türkiye’miz burada.

  8. Askerliğin en sevdiğim yönü, memleket sevgisinde ortak payda oluşması.

  9. Binbaşı olduğumda sevinmiştim. Ama subaylık öyle bir meslekki, bin problemi bir anda düşünüp çözüm üreten gerekir.

  10. Evli olmayıp askerliğini yapmayanlar, kadınlara hiçbir zaman doymazlar.

  11. Asker oldum piyade. Bugünde hayatım, ziyade.

  12. Askerlikte, paraşüt, su altı, hayat ucuz. Sivilde pahalı spor.

  13. Askerin mermiside kurşun gibi işler, sözleride.

  14. Askerler, dünyanın en kutsal insanlarıdır. Memleketi korumak için, her türlü fedakarlığa katlanan insanlardır.

FIKRALAR-51 (12 KISA FIKRA)

ÖNCE

Evlenmeden önce bütçemizi yapalım dedik ve nişanlımı yanıma aldım. Tam o sıra makyaj konusuna gelince bana sordu. Ayda kaç kilo boya kullanıyorsun? Sen o kısmı boş bırak dedim. Makyajcıya sorarız, boya tartar terazi onda.

ÖLME İSTEĞİ

Sevgilisi kaçınca “ölmek istiyorum” diye cama doğru koşan genci zor yakalayıp tuttular. Ona, kaçan biri için hiç ölünür mü? Dediler. İstersen onu kovala ama yakalayamazsın! Başka birisini kovalarsın olur biter.

ET SUYU

Doktora giden hasta, doktora sordu. Dermansızlığa karşı ne tavsiye edersiniz? Doktor biraz düşündükten sonra et suyu tavsiye ederim dedi. Hasta bu tavsiyeyi yerine getirince 15 gün sonra, doktora gidip doktor tavsiyenizi yerine getirdim ama çare olmadı. Doktor, et suyunuzu kim hazırladı? Anneniz mi? Karınız mı? Dedi. Adam, kaynanam hazırlıyor dedi. Öyleyse o sana etin 2. veya 3. suyunu veriyordur. Sana tavsiyem et suyunu kendin hazırla ve etin parçalarını da yemeye çalış.

ÇARE BULMUŞ

Delikanlı uzun zamandır iyi içemeyen arkadaşlarının toplandığı buldum, buldum diyerek içeri girdi. Arkadaşları neyi buldun diye merakla sordular. Delikanlı: ne olacak iyi süt içebilmenin yollarını. Bakın dedi ben her gün bir kilo süt içiyorum onu bir bardak kalana kadar kaynatıyorum. Sütün suyu uçuyor ve özü kalıyor. Halis süt oluyor. Bende halis sütü içmiş oluyorum. Ama biraz pahalı ve emekli bir iş dedi. Arkadaşları onun bu buluşuna itiraz etti.
Aynı işlemi bende yaptım, süt bir bardak kalınca ne göreyim kala, kala birikintisi kalmış. Gene seferden bol elle dönmüş olduk.

TELAŞTAN

Hanımlar bir araya gelmişlerdi. Uzun süre aralarından ayrılan bir hanıma sitem etmeye başladılar. “ayol” dediler sen nerelerdesin duyduğumuza göre kızını evlendirmişsin. İnsan hiç eşine dostuna haber vermez mi? Hanım, evet çok haklısınız telaştan, çünkü sadece kızımı değil kocamı da evlendirdim. İki düğün yapmak kolay değil! Adamda kafa kalmıyor.

ROMAN YAZACAKMIŞ!

Roman yazmaya başlıyorum diyerek kalemini kâğıdını odasına çıkan genç delikanlı, epey bir süre odasından çıkmayınca annesi onu yemeğe çağıma bahanesiyle odasına girdiğinde ne görsün yeni aldığı kalem bitmiş ucu kalmıştı. Oğlum dedi annesi, bu kadar çok yazmak daha pahalı kalemini bitirmişsin. Yorulacaksın! Oğlu, daha henüz bir şey yazmış değilim. Şimdiye kadar aklıma bir şey gelmeyince sürekli kalemimi yonttum.

EZAN

Köyün imamının genç ve güzel bir karısı varmış. İmam her gün muntazam camiye çıkıp ezan okurmuş. Lakin bir gün imam biraz hastalanmış. Minareye çıkacak hali yokmuş. Ne yapayım diye düşünmüş. Göz alışkanlığı öğlen olunca herkes beni minarede görmek ister demiş. Karısı: merak etme bey demiş. Cübbeyi ve sarığı ver bana her gün ben okurum ezanı demiş. Kadın, cübbeyi giymiş sarığını takmış çıkmış minareye başlamış ezanı okumaya. Lakin köyün erkekleri durumu anlamışlar. Minareden in hatun diye bağırmaya başlamışlar. Hepimiz abdestliyiz, bizim hanıma değil imama ihtiyacımız var demişler.

ÇORBA

Sormayın! Dün akşam kayın validemi çöp tenekesinin başında telaş için de gördüm. Merak edip yanına sokuldum. Valide hanım bir şey mi var? Diye sordum. O da evet dedi. Et paketinin içinde çorba yapmak için ayırdığım iki büyük kemik vardı. Bir tanesini demin köpeğin ağzında kaçarken yakaladım. Şimdi ise diğerini arıyorum. Yanlışlıkla paketi açıp buraya atmışlar. Bulamazsam akşamın çorbası neyle olacak!

ISPANAK

Odaya girdiğim zaman bizim çimdik Salih bir şeyler yazıp duruyordu. Sonra yüzüme bile bakmadan yazıyı katladı, zarfın içine koyup zarfı kapattı. Adresi yazmadan dayanamayarak “çimdik” dedim. Bu ne telaş böyle ne yazdın! Zarfın üzerinde TRT yazılı, aaa dedim büro için bir reklam mı? O bana ne reklamı yahu dedi. T.R.T ye yazdım mizah filmlerine değişik türde bir yemeğin faydalarını anlatan diğer film konusu onu da koyup oynatsınlar. Zira hep ıspanağın kuvvetine ait oynayalı evde karım bir tencere ıspanak, kayın validem 2. tencere ıspanağı ateşe bindiriyor. Ateşten ıspanak yemeğinin biri binip biri iniyor. Vallahi başka yemek yapmaz oldular. Çimdik çok haklısın iyi ki bu mektubu yazarken gördüm. Zira bizimkiler de bu ara reçeli dahi ıspanaktan yapmaya başladılar.

MEĞERSE

Geçen gün sokakta gidiyorum. Önümde sarışın boylu poslu bir kadın gidiyor. Baktım, yürüyüşü hali tavrı o kadar hoşuma gitti ki düştüm arkasına. Eh, insanın arasıra biraz değişikliğe de ihtiyacı var. Yanına yaklaşıp baktım. Gözünde kara bir gözlük var. Ona yavaşça seslenerek “görüşebilir miyiz? Size hayranım.” dedim. O da: “Rica ederim beni rahatsız etmeyin. ” dedi. Lakin ben ısrarla takip ettim.
Tenha bir yerde fırsatını bulup tekrar yolunu kestim. Israrla görüşme isteğimi söyledim. Kadın yüzüme şöyle bir baktı ve: “Haludun, sen utanmıyor musun hiç? Bırak da yoluma gideyim. Zira konken partisine gecikeceğim.”
Birdenbire toparlandım. Meğerse ben karımın peşine düşmüşüm haberim yok. Siyah saçlarının üstüne sarı ve uzun bir peruk takmış, gözüne de kara gözlükler takıp göz kenarlarındaki kırışıklıkları da örtmüş. Korse takmış, giyinip kuşanmış bir genç kız olmuş. Ben nasıl tanıyım onu? Hemen: “Karıcığım, sen geceleri evde de böyle olursan ben seninle yatakta bile konken oynamaya hazırım” dedim.

YEMEK

Yemek o kadar uzun sürmüştü ki, misafirlerden birirsi masaya yaklaşarak “Yemeğiniz hâlâ bitmedi mi? Bu ne kadar uzun süren bir yemek” dedi. Yemektekilerden biri ayağa kalkarak “bizim yediğimiz sadece kendimizin yemeği değil. Yemekte başkalarının da hakkı var. O kadar çabuk biter mi hiç dostum?” dedi.

TUTULMUŞ

Bizim Çelebi Musa kaya önünde “tutuldu tutuldu” diye haykırınca, “ ne tututldu?” “güneş mi tutuldu?” “hayrolsun” diye etrafına doluştular. Musa: “Ne güneşi, ne ayı be, benim kaynanamın dili tutuldu. Bir aydan önce açılmazmış. Demek ki bir aylık bir tatile girdik.” dedi.

Ümitsiz Aşk



Aşık olmak şanstır,
Herkese nasip olmaz.
Siz hiç ümitsiz aşk yaşadınız mı?
Sessiz sessiz ağladığınız,
İsyan günlerinde,dağlara çıkıp,
Bağırdığınız,
Melenkonik halinizle,
Size bakıp gülen oldu mu?
Allah yardımcısı olsun,
Diyen sesleri duyar gibi oldunuz mu?
Bazende içinde kurduğun hayallerle
Deli deli mutlu güldüğün,
Oldu mu?
Yok yok ümitsiz aşka çare yok,
İlahi aşka dönüşür ancak!
Yunus Emre gibi!
Ölümsüz Aşk!

Cemal Borandağ
Sevgi dünyanın ikinci güneşidir.
21 Eylül 2017-Pazarcık

Mustafa Kemal Atatürk Bakışlı Yarim



Mustafa Kemal Atatürk bakışlı yarim,
Türkiye Cumhuriyetimizin,
Laik,demokratik,sosyal hukuk devletin temelini kuran,
Yurtta sulh,cihanda sulh deyip,
Hayatını Türk milleti için feda eden,
Mustafa Kemal Atatürk'ü kim sevmez ki?

Mustafa Kemal Atatürk bakışlı yarim,
En zor durumda bile,
Birde Mustafa Kemal Atatürk gibi,
Düşün,diyen İsveç Atasözünü aklına getir,dünya hayran,
Mustafa Kemal Atatürk'ü kim sevmez ki?

Mustafa Kemal Atatürk bakışlı yarim,
Benim manevi mirasım,
Akıl,mantık,bilimdir diyen,
Dünya siyasetinin,yüz sene sonrasını gören,
Mustafa Kemal Atatürk'ü kim sevmez ki?

Cemal Borandağ
Bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktı.
21 Eylül 2017-Pazarcık

lkokul 5. sınıfta

lkokul 5. sınıfta resim dersinde öğretmen demiş ki:
- Çocuklar konu serbest, hepiniz hayvan resimleri çizin.
10 dakika sonra küçük Ahmet el kaldırınca, öğretmen yanına gelmiş. Resim kağıdının üzerinde bir sinek gören öğretmen, çocuğun bu sinekten şikayetci oldugunu sanıp, eliyle sineği kovalamış, ama hayvan hiç hareket etmemiş. Biraz daha dikkatli bakan öğretmen, sineğin gerçek olmadığını ve bunun bir sinek resmi olduğunu fark etmiş. Hayretler içinde kalan öğretmen, şaşkınlıkla sormuş:
- Oğlum, bu resmi sen mi yaptın?
- Evet öğretmenim.
- Peki, bir de at resmi yap bakayım.
Küçük Ahmet öyle bir at resmi çizmiş ki; at, sanki kağıttan fırlayıp çıkacak kadar canlıymış. İyice şaşıran öğretmen, çocuğa seslenmiş:
- Yavrum, beni hemen babana götür. Sen müthiş bir yeteneksin. Burada harcanmaman gerekir. Derhal güzel sanatlara transfer olman lazım. Babanla konuşmalıyım.
Son dersten sonra öğretmen, Ahmetle beraber yola çıkmış. Dar bir patikadan geçerek, bir gecekonduya gelmişler. Çocukla birlikte içeri giren öğretmen, yatakta inleyen bir adam görünce konuşmaya başlamış:
- Geçmiş olsun efendim.
- Tesekkür ederim.
- Ben oğlunuzun öğretmeniyim...
- Allah kahretsin oğlumu!..
- Aman efendim, böyle söylemeyin, yaptığı resimler...
- Onun yaptığı resimler yerin dibine batsın!..
- Ama, beyefendi böyle yetenekli bir çocuğun...
- Yeteneğine başlatmayın şimdi!..
- Peki, ne oldu, oğlunuza niçin böyle kızgınsınız?
- Neden olacak? Dün gece eve biraz
çakırkeyif geldim. Bu eşşoğlu eşşek sobanın üzerine çıplak kadın resmi çizmiş!..

15 Eylül 2017 Cuma

MEMLEKET, ANADOLU


  1. Ben Anadolu’yum. Yılandan korkmam. Yalandan korkarım.

  2. Anadolu medeniyetlerin beşiği, beşik sallandıkça insanlık medeniyete ilerliyor.

  3. Avrupa Birliği süreci demek, sevr demektir. Bunu anlamamak için ya çocuk, ya yaşlı bunak, yada deli olmak gerekir.

  4. Memlekete gidiyorum, dinleniyorum, kafayı tamir edip geliyorum. Çimentosu orda.

  5. İnsanın memleketi kırk memeli anne gibi.

  6. Avrupa birliğine giremedik ama, Türk erkeklerini cazibesi ile gireceğiz.

  7. Doğuyu kalkındırın, terör biter. Doğuyu kalkındırmamak teröristliktir.

  8. Ben Anadoluyum, barışın, dostluğun, hoşgörünün, uygarlığın beşiği. İnsanlardan yana sevgi dolu. Bilge ve güzel insanlar yurdu. Bağnazlığa, acımasızlığa karşı dimdik ayakta, çınar gibi duran erenler yurdu. Hoşgörü, hünkar Hacı Bektaş Veli’den, Yunustan, Pir Sultan Abdal’dan, Mevlana’dan, Mahsuniye.

  9. Anne tarafından Çerkez, baba tarafından Kürt, dede Nakşi, babaanne ise Alevi, eşi ise, Oğuzların Kayı boyundan bir türkmen. İşk eşi ise, laz, kardeşim kocası ise, suyun öbür yanından. Önce insanım, sonra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, sonrada müslümanım.

  10. Türkülerimiz, annelerimizin sütünde. Bizimde damarlarımızda.

  11. Ankara’nın batısı Avrupa, batışı Afrika.

ELEŞTİRİYEL AKIL

İnsanları öbür canlılardan ayıran üstünlüğü düşünen,konuşan ve üreten olmasıdır.Bu kadar değerli olan insanın topluma ve ülkesine olan sorumluluğu da büyüktür.Kişilere insanca yaklaşması,insan haklarına saygılı davranması ve barışçı olması gerekir.

Aydın kişi olmak daha geniş kapsamlı kavram.Sorumluluğu daha ağır olan ve erişilmesi güç bir yüceliktir.Kişide insanlık bilinci gelişmemişse,aydın olma yüceliğine ulaşılması olanaklı değildir.

Aydın olmanın sınırı yoktur.Kişi evrensel düşünebildiği ölçüde,toplumları aydınlığa çekebildiği oranda,karşılıksız verdiği hizmetten mutluluk duyabildiği ölçüde aydın sayılır.

Aydın olmanın ön koşulu,önyargılardan arınmış olması,evrensel düşünmek,insanları aydınlatıcı çalışma yapmak,olaylara ve tepkilere insanca ve saygı ile yaklaşmak,üretmek ve paylaşımcı olmak.

Bilgi ve akılla yönetilen toplumlarda eleştiri yel akıl ön plandadır.Devamlı beyin fırtınası yönetimiyle,akıl,mantık,bilime en uygun,en güzel çözümler üretilir.Decartes,eğer bir ülkeyi kalkındırmak istiyorsanız,felsefe öğreteceksiniz diyor.Felsefe bilgiyi sevme,bilgiye ulaşmak demektir. Eğer insanlarda felsefi boyut gelişmemişse,doğmalara,geçmişe,çağ ötesi fikirler devreye girer. Çözüm üretemezler.Doğmalarla çözüm aramaya çalışırlar.İnsanların davranışlarına baktıklarımızda,ya alışkanlıklarla hareket ederler,veya bilimsel metotları uygularlar.Alışkanlıkla hareket edenler,doğmalara,kolayına gelen,çıkar hesaplarına dayanan davranışlar sergilerler.Ama bilimsel metotlarla hareket edenler,akıl,mantık,bilimin gereğini yaparlar.Neden batı toplumları ileri bir toplum hüviyetini kazanıyor,bilimden azami derecede yararlandıkları için.Doğmalarla yönetilen toplumlara bakın,bir buluş,bir mucitlik,bir keşif faaliyeti,fikir üretme,eleştiri yel akıldan yararlanma yok.Eleştiri yel akıl daima,ileriye yöneliktir yüzü,doğmaların daima geriye yöneliktir.Çağımızda,iletişim ve bilgilerden kısa sürede yararlanma teknik olanaklardan daha iyi yararlanma koşulları oluştu.Evrenselleşti. Entelektüel boyut kazanan insan,bence bilimsel metot kullandıkları zaman,işimiz daha iyi kolay olur. Buda seviyeli,dengeli eleştiri yel akıldan geçer.Mantık eleştiri aracı,matematik ise buluş aracıdır.Veriye dökemediğiniz hiçbir bilginin değeri yok.der Galile.Metotlu düşünmeyi alışkanlık haline gelmedikçe,eğitimin hiç değeri yoktur.Benimle aynı fikri paylaşırsanız eleştiri yel akıl gelişmez. Sizinde farklı düşünceleriniz olmalı.Başka türlü eleştiri yel akıl gelişmez. Kendinizi daima mantıklı düşünmeye ve öyle hareket etmeye alıştırın.Düşüncenin kuvveti,zekanın sırrıdır.Doğmalar,alışkanlıklar,ön yargılar,reklamlar,sempatiler,propagandalar,doğmaları güçlendirir.Eleştiri yel akılı engeller.

Akıl ile yönetilen toplumlar,bilim ile yönetilen toplumlardır.Bilim ve akıl ile yönetilen toplumlar,daima iyiyi,güzeli yakalar.Briçi de ,matematiksel ve felsefi yönü olduğu için insanları matematiksel yöne ,eğer ben nasıl oynarsam,benim yaptığım hesaba göre oyunumu bir en yaparım.Onun hesabı kitabı içinde bulunduğu için matematiği kendine pusula olarak seçer.Felsefi yönü var diyoruz.Felsefe,bilgi sevgisi demektir.Felsefe insan zekasının bulduğu uğraşın amacı,doğa,toplum ve insan,giderek evren üstüne sistemli ve bütünlüğüne,bir görüşe varmak demektir.Özgür aklın sorgulanmasına dayanır.Matematikten fiziğe,teknikten sanata,tarihten politikaya ve hukuka değin bütün bir bilgi birikimini yeniden ele alıp,eleştirici aklın süzgecinden geçirerek,bir bütün içinde iyiye,güzele,doğruya yol almak demektir.Dolayısıyla briçte yaşadığımız hayatta karşılaşacağımız her olayın,bir izdüşümü vardır.Sistemli düşünmeyi,bize sağladığı için,briç,satranç,bulmaca çözmek,matematik,fizik problemi çözmek, diyoruz,bize felsefi boyut kazandırıyor.Bize matematiksel düşünmeyi,felsefi boyutta enine boyuna değerlendirme sağlıyor.Briç,satranç,bulmaca çözenler,beyinsel faaliyette bulunanlar, oynayanlara bakın bir oyunu değerlendirirken,bin olayı bir arda düşünerek değerlendirme yapar.Eğer değerlendirme eksik,yanlış ve briç,satranç,matematik,fizik, literatürüne göre değilse,eleştiri yel akıl devreye giriyor ve neden böyle oynadın diye ortağı sorduğunda tekrar bir muhakeme ve savunma taktikleri devreye giriyor.Bilgisiz,etkileşim olmaz,ancak bilgi ile sağlıklı etkileşim sağlayabilirsiniz.Velhasıl canım,briç,satranç,matematik,fizik,bilim çok zevkli bir oyun.

FIKRALAR-50 (10 KISA FIKRA)

KEPÇE KULAKLI

Temelin kulakları o kadar büyükmüş ki herkes ona kepçe kulaklı diyormuş. Bir gün Fadime çorba pişirirken Temel, Temel diye seslenmiş. Bana kulaklarını verir misin? Kepçeyi bulamıyorum da

TEMEL

Genç kız temele yaklaşıp “seni seviyorum” der. Senden ayrı yaşayamam her zaman birlikte olalım. Temel biraz düşünür, peki ama annen ne olacak? Onu ne yapacağım. Biraz önce aynı şeyleri oda söyledi de.

AVCI

Avcının biri her akşam eve gelirken elindeki yaban ördeğini karısın uzatıp, “bunu hizmetçiye ver temizlesin kızartsın” demiş. Hizmetçiden “peki” deyip hanımdan alıp pişirip masaya koymuş. Birkaç sabah hizmetçi kahvaltıya taze yumurta getirmeyince, evin hanımı merak edip tavuklar yumurtlamayı kestiler herhalde deyip kümese ineyim demiş. Lakin kümese yaklaşınca ne görsün! Yaban kazı kümesin içinde dolaşıp duruyor. Kümeste hiç tavuk kalmamış. Hanım bunu görünce, hizmetçiyi çağırmış. Buradaki tavuklara ne oldu? Diye sormuş. Sen gelen ördek ve kazları toplayıp tavukları pişirmişsin. Hizmetçi, ne yapayım! Demiş. Bir tanesini denedim düdüklüye sığmayınca kedi kapıp götürdü, bende çareyi bu yolda buldum

HERİFİN BİRİ

Herifin biri parkın havuzunda renk, renk balıkları görünce iştahı kabarmış canı balık çekmiş. Oltasını çıkarıp birkaç tane yakalayıp işine devam ederken uzaktaki park görevlisini elinde sopayla görünce yakaladığı balıkları hemen havuza geri bırakmış. Balıklar suyun yüzüne baygın bir şekilde çıkınca adam, foyasını saklayamayacağını anlamış. “ne o” demiş balıklara bekçiyi görünce bayıldınız mı?

ERKEK

Erkek karısına kızınca, “hayvan” diye bağırdı. Kadın buna üzülmüştü ama hiç sesini çıkarmadı. Biraz sonra kürkünü giyip kocasının kahvesini getirince, adam kızarak sen evde kürk giyecek kadar budalasın dedi.
Kadın bu söze dayanamadı ve cevap verdi. Hayvanlığa yakışabilmem için postumu tamamladım ama ayak adedim biraz noksan.

ADAMIN BİRİ

Adamın biri hafta başı gelince hemen yeni bir âşık bulur ona “seni seviyorum” diyerek ilanı aşk edermiş. Günün birinde onun bu durumunu görenlerden biri sormuş. Daha sen bir kadını sevmeden öbürünü sevmeye başlıyorsun! Hem her hafta başı başlıyorsun, hem de her hafta başı âşık değiştiriyorsun. Sen nebicim bir adamsın?
Adam: ya maalesef öyle oluyor, uzun zaman aynı insanın nazını çekecek hal kalmadı bende. Hafta başı haftalığımı alınca bir sinema parası ile kendime yeni bir âşık buluyorum. Bazen daha ismini bile ezberlemeden değişiyor. Haftalılar da 15 güne çıkınca ilişkilerimde uzun sürdü, adını dahi öğrendim. Galiba Nayimeydi.

HIRSLI KADIN

Hırsla şemsiyeyi kocasının kafasına indirince adam, “aman” dedi. Karıcığım evde yağmur falan yok hiçbir yerde de akmıyor. Lüzumsuz yere şemsiye kullanmanın ne anlamı var.

ANLAŞMAMAK

Arkadaşı sordu: evlendiğin gece karın soyununca ne yaptın? Dedi. Ne yapacağım! Derhal giyinip kapıyı çekerek sokağa fırladım.

AYRILMIŞ

Ahmet ten ayrıldıktan 3 ay sonra işimi kurup evlenmek üzereydim. Karşıma Nihat çıktı ve evlenmeme mani oldu. Şimdi hala bekliyorum. Nihat’ımı bekliyorsun? Hala işi neden uzattın? Yoo Nihat’ı çoktan terk ettim. Ama Asım iyiydi. Yeni karısından boşanıp dönmesi için bekliyorum.

FARA BENZİYOR MU?

Sevgilim gözlerimi tıpkı otomobil farına benzetiyor. Benimki ise otomobilin farlarını benim gözlerimi görebilmek için her zaman açık tutuyor.

FIKRALAR-49 (10 KISA FIKRA)

HAPİSTE

Hapisli hapisliye seslendi. Eline geçen ilk para ile ne almak istersin? Hapisli hapisliye, birkaç maymuncukla delik açma aleti almayı düşünüyorum.

ZİYARETCİ

Hapislinin ziyaretçisi ne yediniz diye hal hatır edince, hapisli daha önce hakkım olmayan malları ve paraları yemiştim. Şimdi de ceza yedim kuru ekmek yiyiyorum. Dedi.

İKİ ARKADAŞ

İki arkadaş buluşmuşlardı. Erkek kadına dert yandı. Sorma, başkasının hakkını yediğim için karım beni terk etti dedi. Kadın, ah dedi dertlerimiz birbirine benziyor. Sende bana ne olduğunu sorma! Başkasının yatağına yanlışlıkla girdiğim için beni de kocam terk etti. Şimdi seninle acep nerelere gitmeliyiz.

SIHHİYEDE

Sıhhiyede kapıdan içeri giren perişan kılıklı adama, doktor neyiniz var diye sordu. Adam ezilip büzülerek cevap verdi. Bir karım ve bir düzinede çocuğum var doktor. Dedi.

METEOROLOJİ İSTASYONU

Adamın biri meteoroloji istasyonunun etrafında dolaşıp dururmuş. İstasyonun içindeki memur adamın bu halini merak etmiş. Beyim! Bir isteğiniz mi var? Diye sormuş. Adam: evet demiş. Havayı merak ediyorum da çok kötü şemsiyem kırıldı, konu komşununkini istemek biraz zor oluyor. Eğer sarsıntıda olacaksa, mobilyam marangozda eve taşımayayım param da cebimde kalır. Deniz de fırtına çıkacaksa karım uzakta hiç yola çıkmasın. Bu kadar karışık problemleri olan insan buradan başka nerede dolaşabilir.
Memur biraz düşünerek, öyleyse dedi ben müdür ile bir konuşayım sizi de buraya görevli olarak alalım sıkıntılarınız biraz azalır.

GENÇ ADAM

Genç adam penceredeki aşığına seslendi. Ben daha ne kadar burada bekleyeceğim? Dedi. Kız başını bile ona çevirmeden konuştu. Ben sana iki gözümle birden bakarsam nazarım değer, onun için böyle görüşmeye devam edelim.

NAZARLIKÇI

Nazarlıkçı dükkânına giren iki mahalle karısı, orada duran göz boncuklarını okşadıktan sonra büyük olanlarını seçince, nazarlıkçı sordu. Hanım! Dedi eğer eşeğe takmak içinse mavi tespihimiz de var dedi. Kadın: hayır bizim küçük okula başladı yollarda gelip giderken nazar değmesin diye istiyorum.
İki gün sonra kadını telaşla sokakta gören nazarlıkçı, çocuğunuza nasıl geldi boncuk diye sordu. Kadın, telaşlı bir şekilde sormayın! Dedi. Çocuğuma bu sabah yoldayken araba çarptı hastaneye gidiyorum. Dedi

BEKLEME

Adamın biri yağmur altında caddenin ortasında bekleyip durmuş, durmuş en sonunda sokaktaki bekçi yaklaşarak ona seslenmiş. Vasıta beklemekten sırılsıklam oldun! Atlasana geçen arabalardan birine demiş. Adam yolun ortasına çıkıp durmuş. Ben binmek için beklemiyorum demiş. Geçenlerde beklemediğim bir araba bana çarptı boynun o günden beri çarpık. Şimdi de bana çarpan o arabayı bekliyorum. Belki tekrar çarpınca boynum düzelir. Zira 45 gündür görmüş olduğum fizik tedavisi cüzdanımı çarpmaktan başka hiçbir işe yaramadı.

HAKİMİN SORUSU

Hâkim, hırsıza girdiği evden neler çaldığını sordu. Hırsız: vallahi dedi. İlk önce evin hanımının kalbini çalmak istedim, ama başaramayınca onun kara kutusunu alıp gittim. Katiyen suçlu delim! Kutu da olan parada ancak yol masrafıma ve bir günlük yemek masrafına kâfi geldi.

CEBİNE ÖKSÜRMÜŞ

Gece vakti evin erkeği 12 yaşındaki orta boy oğlunu yanına çağırarak, “oğlum” der. Çabuk git bana köşedeki dükkândan içki al. Oğlu düşünür taşınır, “baba” der ben bu saatte sokağa çıkmaya korkarım. Baba çocuğunu yanına çağırır, bak der ceketinin cebine eğilir senin cebine öksürdüm bu öksürük sen korkmadan gidip gelebilirsin hayda yallah der.

FIKRALAR-48 (10 KISA FIKRA)

GEÇENLERDE

Geçenlerde kaynanamı alıp bir arkadaşıma gidelim dedim. Neyse evin kapısın çaldım kapı açıldı, içeri girdik. Kapıyı açan bize ev sahibi hasta yatıyor dedi. Kaynanam önden girdi. Ben pardösümü asıp hal hatır sorana kadar beş dakika geçti. Çıktık yuları baktık bir gürültü var. Ne oldu belli değil! Hasta öldü mü? Bayıldı mı? Anlayamadım. Arkadaş atıldı hasta kaynananı görünce bayıldı. Dedi. Azrail zannetti korkudan olacak. Dedim yine ucuz atlatmış, benim karım onu karşısında sürekli görmekten öldü. Ben bu yüzden bekâr kaldım.

MÜELLİF

Müellife sormuşlar. Bu ara yazılarınızı neden kafesin içinde yazıyorsunuz? Müellif ne yapayım demiş. Zayıflık bana hiç yakışmadı kendimi aynaya baktığım zaman, maymuna benzettiğim için yerime oturmak istedim de.

ZENGİNLER

Zenginler hep bir arda toplanmışlar koskocaman bir pastayı parçalara ayırıp yerken yanlarına fakir görünüm de bir çocuk yaklaştı. Zenginler hemen sordular. Senin burada ne işin var? Eğer canın pastadan çektiyse sana artandan veririz. Dışarı çık ve dışarıda bekle! Ben bu pastayı annem pişirdiği zaman tatmıştım. Beğendiğim için tarifini yazıp size getirdim. Belki sipariş verir pişirtirsiniz diye bekliyordum.

SON İSTEK

Adamın birini idam ederken ipini çekmeden sordular. Son isteğin nedir? Dediler. Adam düşündü, bir tabak patlıcan kebabı yemek dedi. Cellât ipi elinden bıraktı. Karısı koşup lokantaları aradılar sonunda bir tas ile karısı döndü. Cellâda tası verdi. Cellât, adama tası vererek kusura bakma! Dedi. Patlıcan kebabı yerine kabak kebabı bulabildik.

İLİŞKİ

Kadın, erkeğe bizim ilişkimizi kimse biliyor mu? Diye sordu. Erkek, vallahi eski karım biliyor ama yenisinin henüz haberi yok. Dedi.

SORU

Müessesenin müdürü nöbetçi doktora geceyi nerede geçirdin, rahat ettin mi? Diye sordu. Nöbetçi doktor, elbet rahattım dedi. Çünkü hastanın yatağında uyuyup kalmışım! Şikâyet edecek halim yok.

NELER DÜŞÜNÜRMÜŞ?

Pazar günü dinlenirken neler düşünürsün? Pazartesi günü patronda yiyeceğim paparayı çok düşünürüm.

SEVGİLİM

Sevgilim mavi, beni engin denizlere benzetiyor. Sıcak günlerde üzerime atılmaması için kırmızı giyinmeye karar verdim.

SOHBETLER

Gazetelerde yazılan Pazar sohbetlerini nasıl buluyorsunuz? Vallahi karımın tatsız olan sohbetlerinin tadını kaçırmaya kâfi gelecek kadar.

LOKANTADA

Lokantada müşteri garsona çıkıştı. Sen ne biçim garsonsun? Dedi. Yemek taze pişmiş güzel ama her çatalı yemeğe attığımda senin kılına rastlıyorum. Yoksa bıyık tıraşını tabakların içine mi yapıyorsun? Dedi. Garson: aman beyim iftira benim bıyığım falan yok ki! Sakalım bile daha çıkmadı. Ama patron ara sıra tıraş oluyor, demek ki mutfağa yakın yerde tıraş olmuş.

 

FIKRALAR-47 (10 KISA FIKRA)

LAVMAN

Hastanede dolaşırken kapının aralığından hademenin hasta ile ilişki de olduğunu gören başhemşire hademe odadan çıkınca onu yanına çağırıp sorar. İçerde az önce hemşire ile ne yapıyordun? Hademe: hiç efendim hastaya lavman yapıyordum. Hemşire hademeye dönerek şöyle der. Lavman sırasının ne zaman bana da geleceğini merak ettim de!

PAHALI KIZ

Genç delikanlı babasını artık seni evlendirelim oğlum demsi üzerine, baba der eğer beni evlendirmek istersen bana şu yan komşuda oturan bakkalın kızını alıver der. Zira ona senelerdir vurgunum. Babası oğluna bakarak, oğlum der. Onu nasıl alırız. O kız çok pahalıya mal olur. Babası sürekli zam yapa, yapa kıza da yapmıştır.

TUVALET DERDİ

Kabızlık tan şikâyetçi olan kayın valide ve doktora giderek dertlerine çare olacak bir ilaç vermesini söylerler. Doktor hemen kendilerine birer ayrı müshil reçetesi verir. Kaynana ve damat reçetelerini alıp eczaneye koşarlar. Akşam evde yatmadan önce ilaçlarını ilaçların içerler. Lakin evde bir tuvalet olduğu için, ilaçları da aynı saatte almaları gerekirken birisi tuvaletin kapısında beklemek zorunda kalıyordu. Bazen de altına kaçırıp çamaşırlarını ıslatıyorlardı. Bir gün yolda giderlerken doktorla karşılaşırlar. Doktor, onlara ilaçtan memnun olup olmadıklarını sorar. Doktora durumlarını anlatırlar. Doktor bu durumun bir çaresi var, biriniz ilacı gündüz biriniz ise gece alın der. İlacın tesiri ayrı saatlere gelsin der. Bizim damat ve kaynana doktorun sözünü dinleyip, ilaçları ayrı zamanlarda alırlar.
Yine bir gün yolda yürürlerken doktora rastlarlar. Doktor, damada tavsiyem sizi rahatlattırdı mı? Diye sorar. Damat, hem de ne çok der. Ben gündüz ilaç alınca evde bekliyorum. Kayın validem benim yerime vardiya usulü gidip çalışıyor. O gece evde ilacını alıyor, bende geceleri çalışıyorum. Bu sayede eve iki misli para giriyor.

ZİYARET

Arkadaş evine giren genç adam, oda kapısını açınca şaşırdı. “yahu” dedi. Hiç evin içinde bakkal dükkânı açılır mı? Bari bunu bir sokak üzerinde açsaydın daha kazançlı olurdu. Arkadaşı güldü, benim bakkal açmaya hiç niyetim yok. Ama dedemden kalan birkaç kuruş elime geçince harp tehlikesi bahanesiyle senelik erzak aldım. Yoksa acele etmeseydim karım o parayla kürk almamı isteyecekti. Ne yapıp edip de o parayı elimden alacaktı, beslenme sıkıntımız da devam edecekti.

DOKTORDA

Doktora gelen bir zatı muhterem, karımla sabah olduğu zamana kavga ediyoruz dedi. Ve şikâyet etti. Acaba bunun sebebi ne olabilir? Diye sordu. Doktor, acaba eşiniz erken kalkmak istemediği için asabileşiyor mu? Müşteri hayır, dedi. O beni sabah kapıdan uğurlarken bir sürü liste yapıp benden para istiyor beni sinirlendiriyor. Bende kavga çıkarıyorum.

HASİS

Hasis olan bir zat, evine misafir gelince hasta olduğunu ve et perhizine girdiğini söyledi. Bunun üzerine misafir sokağa çıktıkça kendisine günlük et alıp da pişirdiği halde, pişirdiği etin bittiğini görünce; ev sahibi hanım efendi dedi. Bu evde kedi var herhalde. Ev sahibi ısrarla evde kedi olmadığını iddia edince misafir dayanamadı. Siz et perhizindesiniz! Ben ise eti gramla yeme perhizindeyim. Eti çarşıdan tarttırıp alıyorum. Evde tartınca yarısı çıkıyor. Yoksa et buharlaşıp da mı gidiyor.

GENÇ KADIN

Sevgilisini telefon da bekleyen genç kadın, kapıdan girdiğini görünce şiddete kapıldı. Bu nasıl şey Alfred dedi. Ben seni telefon da bekliyorum. Kapıdan her zaman Henry’i karşılamaya alıştım da birden şaşırdım.

PİŞKİN

Boğazına düşkün şişmanca olan bir kişi iyi yemek pişirdiğini duyduğu bir kadınla tanışır. Ona önce sevdiği yemeklerden söz eder. Bakar ki kadın da aynı yemekleri seviyor, onunla evlenmeye karar verir ve evlenir. Adam, ağzı kulağında hayatından memnun evliliğinin ertesi günü hanımından en sevdiği yemekleri yapmasını bekler. Bakar tepsi için de kocaman bir balık gelmiş onu afiyetle yer. Ertesi günü bakar başka çeşit bir balık sesini çıkarmaz. Lakin üçüncü gün dördüncü gün gene balıkların çeşidini görünce zor yutkunur. Bir ün dayanamayıp, hanım der bu nasıl bir iş? Ben sana evlenmeden önce balığı sevdiğimi hiç söylemedim. Sen ise nikâhı basınca bana balıktan başka bir şey pişirmiyorsun! Kadın: siz balık sevmiyorsunuz diye size balık semeyi öğreteyim demiştim. Lakin altı aylık aldığım balık buzdolabına sığmayınca dışarıda kalanlar biraz ağırlaştı. Üzülmeyin beyefendi bundan sonra buzdolabında olan balıkları pişiririm.

İKİ ARKADAŞ

İki doktor arkadaş konuşuyorlardı. Biri dedi ki: dostum bu hayat pahalılığın da hastalara ne tavsiye ediyorsun? Diğeri ben kolayını buldun! Ne kadar düğün, çay yemekli olan davet var ise kaçırmamasını tavsiye ediyorum.

ÖĞRETMEN

Öğretmen talebeye sordu: oklava neye yarar? Oğlum dedi. Çocuk: bizim evde yaramazları dövmeye yarar, dedi.