8 Eylül 2017 Cuma

FIKRALAR-43 (10 KISA FIKRA)

BEYGİR GÜCÜ

Biri diğerine sordu. Mars elin arabası kaç beygir gücünde dedi. Diğeri gördüğüme göre iki atlı onun için iki beygir gücünde dedi.

NEREYE

Arkadaşı Ketiye sordu. O genç delikanlı ile buluşunca nereye gideceksiniz? Keti nereye olacak dedi. Bir ihtiyarın evine dedi.

KUSMA TAŞI

Madam Haygamuşla Agop birdenbire fazla zengin olurlar. Evlerinin bütün eşyalarını değiştirip yeniledikten sonra madam Hayganoş Agopla kuyumcuya gidip altın bir tas yaptırırlar. Bu bizim kusma taşımız olsun. İnsanlık hali midemiz bulanırsa bu kadar zengin adi leğene kusacak değiliz ya! Altın tas bize yakışır. Aradan kısa bir zaman geçer. Agop eve geldiğinde hayganoşu tasa kusarken görür. “ne o hayganoş hasta mısın?” diye sorar. Hayganoş, yemekleri tasa kusmak yazık değildir. Bir şerbet yapmıştım onu kusuyorum. Altın tasın açılışını yapıyorum der.

FARE

Hayganoş bir gün evde yalnızken yanından kocaman bir fare geçer, korkarak bağırmaya başlar. Hemen telefon açıp kocası Agop’u arar. Agop, fare yanından atlamıştır korkudan altıma ettim çabuk yanıma gel der. Kocası bunu duyunca “korkma” hemen geliyorum o farenin icabına bakarım demiş. Hayganoş telefonu kapatır. O ara da mutfaktan bir ses gelir. Mutfağa gider bakar ki fare açık kalan fırının içine girer. Hemen kapağını kapatıp fırının düğmesine basar. “bu işi halletmişimdir der”.
Kapı çalınır. Agop gelmiştir. Telaşla içeri girer hayganoşcuğum ne oldu? Der. Hayganoş farenin işini hallettim Agopcuğum der. Şimdi fare fırında kebap oluyor. Bir porsiyon istersen sana getireyim der.

TERASTA

Evin terasında oturan ev sahibi, tepesinde gezen tekir kediye seslendi. Kedicik dedi başımın üzerinde yerin var.

YENİLEYEMEMİŞ

Yeni bir ev satın almıştı. Komşularını çağırmış evini gezdiriyordu. Komşuları, ah şekerim ne güzel olmuş evin her şeyini yenilemişsin eşyaların yepyeni olmuş. Ev sahibi: yok her şeyi değil şu karşımdaki yaşlı kocayı başımdan atıp da yerine bir genci alıp onu da yenileyemedim.

BABAESKİLİ

Baba eskili oğlu babasına yaklaşarak, baba dedi büyük babamı anlatsana. Babası oğluna dönerek, babam baba eskinin babası sayılırdı. Öldüğü zaman biz baba eskililer, biz yeni bir baba istemiyoruz eski babamızı geri istiyoruz diye ağladılar.

TRAFİK

Temel Almanya’ya çalışmak için giderken, konu komşuya Allaha ısmarladık demek için kapı, kapı dolaşır. Lakin komşularından yaşlı bir dedenin ölüm döşeğinde olduğunu görünce içi parçalanarak memleketinden ayrılır. Temel Almanya da para biriktirip eşi dostu görmek için memlekete döner. Lüks arabasına biner, memleketin kapısından içeri girer. Daha kendi köyüne varmadan şu çok sözünü duyduğum Bakırköy bir gideyim der. Yol üzerinde Bakırköy’e uğrar ve bir otelde geceyi geçirir. Ertesi gün gezmeye kararlıdır. Gezmek için yola çıkınca yolun trafiğinden bir türlü arabasını süremez. Siniri iyice bozulur. “ulan der” bu Bakırköy’de de ne çok araba varmış. Gidemeyince şu kenar kahvede bir çay içeyim der. Oturup sağına soluna bakar.
Köyden ayrılırken ölüm döşeğinde olan Ahmet dede kahvede oturmuş çay içiyor. Hemen yanına gider. “Ahmet dede” der sen hala sağ mısın? Ahmet dede eh kısmet der. Azrail herhalde biraz içkiliydi beni almaya gelirken adresi şaşırmış olacak.

TEMEL ALMANYADA

Temel akrabalarını özleyip onları görmek için Almanya’ya gider. Oradaki akrabaları temeli alıp hayvanat bahçesine götürürler. Hayvanları ziyaret ederken bir maymunun önünde temel durup kalır. Akrabalarından biri birader bu kafesin önünde neden durup kaldın der. Temel ona şöyle cevap verir. Şu gördüğüm maymunun gülüşü tıpkı karımın gülüşüne benziyor. Onun için ona bakıp karıma olan hasretimi gidermek istedim.

ÇİFT GÖRME

Temelin gözleri rahatsızlanıp çift görmeye başlayınca karısı, temeli doktora götürür. Doktor temeli muayene etmek ister. Temel doktora dönerek, doktor ben bu hastalıktan şikâyetçi değilim. Evde karımı iki görüyorum. Cebimde iki milyon varsa onu da dört milyon görüyorum. Her şey benim için iki misli oldu. Keşke sizde bu hastalıktan olsaydı. Beş milyonu on milyon olarak görürsünüz bizde doktor vizitesini yayı yarıya ödemiş oluruz.