20 Temmuz 2018 Cuma

Yarım Kalan Aşk



Yarım kalan aşkın,
Tadı damağında kalır.
Kavuşursan zaten evlilik,
Kavuşamayınca,aşk oluyor.
Yıllarca,acısı içinde büyür,
Of of çekersin.
Hayatta bir tiyatro değil mi?
Dans ederek geçer ömür.
Acemi bir şairim ama,
Çabuk aşık olurum.

Cemal Borandağ
19 Temmuz 2018
Yarım kalan aşkı,yeni aşkla tamamla.

Hatalar

1. Kahvaltı etmemek :
Kahvaltı etmeyen kişiler, düşük bir kan şekeri seviyesine sahip olur. Bu durum beyin için yetersi...z besin tedarik edilmesine ve sonunda beyin dejenerasyonuna yol açar.
2 . Aşırı ısınma
Beyin arterlerinin sertleşmesine neden olarak, zihin gücünün azalmasına yol açar
3. Sigara içmek
Çoklu beyin büzülmesine neden olur ve Alzheimer hastalığına yol açabilir.
4. Yüksek şeker tüketimi
Çok fazla şeker proteinlerin ve besinlerin emilmesini durdurur ve dengesiz beslenmeye neden olur ve beynin gelişmesine engel olabilir.
5. Hava kirlenmesi
Beyin vücudumuzda en çok oksijen tüketen organdır. Kirli havanın teneffüs edilmesi, beyne giden oksijeni azaltır ve beynin veriminde düşüş yaratır.
6 . Uyku yetersizliği
Uyku beynimizin dinlenmesini sağlar. Uykudan uzun vadeli yoksunluk beyin hücrelerinin ölmesini hızlandırır.
7. Uyurken kafayı örtmek
Kafayı örterek uyumak, karbondioksit konsantrasyonunu arttırır ve beyne hasar veren etkilere yol açabilir.
8. Hastalık sırasında beyni çalıştırmak
Hasta iken çok çalışmak veya öğrenmek beyin etkenliğinin azalmasına yol açabilir ve ayrıca beyne hasar verebilir.
9. Uyarıcı düşüncelerde eksiklik
Düşünmek beyin jimnastiği için en iyi yoldur, beyni uyaran düşüncelerin eksikliği beyin daralmasına yol açabilir. Çapraz bulmaca ve Sudoku iyi egzersiz sağlar.
10. Az konuşmak
Zihinsel sohbetler beynin etkinliğini geliştirir

Seni Andım



Seni andım Bodrum akşamlarında.
Melankonik,
Aşk mekanlarında.
Sessizliğinde,kaosunda,kargaşasında.
Ne güzeldi,o günler.
Bodrum kalesi aşksız yaşayamam diyor.
Denizin dalgalarıyla,boğuşmaktan,
Lodosuna,rüzgarına,mehtabına,
Kim dayanabilir ki!
Rakısı,şarabı,birası.
Birde seninle aşk sarhoşu olup,
Boğuşmaktan.
Yoruldum,yoruldum,yoruldum.
Ne tatlı yorgunluk bu.
Zakkumlar,palmiyeler,begolvinler,
Halikarnas Balıkçısı ,
Şahittir.Aşk sarhoşluğuma.
Rengarenk duygularla,
Deniz vurgunuyum.

Cemal Borandağ
19 Temmuz 2018
Cehennem insanın içindeki sevginin bittiği yerdir.

Anadolu’da

Anadolu’da nice medeniyetler yaşanmış ve nice türküler yakılmıştır. Nice güzellikler bizlere kültür mirası olarak kalmıştır. Anadolu’nun neden ana –dolu olduğunun bilincindedir, insanlar. Anadolu hep acılarla ağıtlarla, nice meydan muharebelerini, nice savaşları yaşamıştır. Ama hep acılara zeytin dalı sunmuş, mutlu yaşamlar da sağlamıştır. Barış içinde hümanist duygular da taşımıştır. Bütün başkaldırılara, cevap vermiş, yılmamış ve yıkılmamıştır. Çünkü özü sevgi ile yoğrulmuş bir geçmişin devamlılığıdır. Bütün kültürleri koynunda barındırmış koruyup kollamış bir anadır, Anadolu. Şamanı, İslam’ı, Hristiyan’ı, Musevi’si ile sevgi güzelliklerini, hoşgörüsünü, kardeşlik birlik ve beraberlik içerisinde Anadolu topraklarının sosyal yapısı oluşmuştur. Sonraları Türk kültürünün Anadolu’ya yayılması ile Türk kültür ve medeniyetleri oluşmuştur.
Anadolu ağıt toplumudur. Anadolu candır, yaşamdır. Anadolu da yaşamak bir o kadar da zordur. Allaha sığınmak demektir. Efsanelerle, eşkıyası ile bir de toprak ağalarının eziyeti, hâkimiyetini, bilmek gerekir. Yürek ister, can ister. Canan ister.
Anadolu kadınları, ağıtları türküleri şiirleriyle, bu toprakların sevgi mayasıdır.
Nazlı, Anadolu da bir Türkmen güzelidir. Anasının biricik kızıdır. Anası Nazlı kızını, nazlı mı nazlı büyütmüş, masallarla türkülerle benzettiği, Nazlı kızını hayata karşı dirençli yetiştirememiştir. Oysa yabancılar kızlarını nasıl da hayata dirençli, her konuda bilgili yetiştiriyorlar. Aile hayatı eğitim olarak verilirken bizlerde utanç olarak kızlarımıza gösteriliyor. Doğanın kanunu utanç olarak gösterilir mi? Allah’ın insanlara sunduğu bir lütuf olan sevişmek le üremek utanç olunca kızlar evliliklerinde başarısız oluyor, bir de nazlı cazlı yetiştirilince işin içinden çıkılmıyor. Eğer Nazlı bu kadar nazlı büyütmese idi belki de gittiği koca evinde . Mutlu olmayı başarırdı. Anası kınalarla al gelinliği ile yana yakıla türkülerle davul zurna ile gelin vermişti kızı Nazlı y ı Mustafa ya. Mustafa yağız bir deli kanlı idi çalışkan eli ekmek tutan, bir Anadolu delikanlısı idi. Nazlı beyaz tenine siyah saçları, filiz gibi ince narin görüntüsü ile güzel bir Anadolu kızı idi. Kendini öyle beğenirdi ki, kocasının da onun gibi insan olduğunu unuturdu. Mustafa çok içerlerdi bu duruma oysaki Allah katında herkes eşit değil miydi? İçi titrerdi karısının bu vurdumduymazlığına. Nazlı kendine ait her şeye değer verir, sarar sarmalar özenle kaldırır Mustafa ya elini bile sürdürmezdi.
Bunlar kadarda mı değerim yok derdi. Mustafa
Sevgisizlik, bir yara gibi oturmuştu içine, iki erkek evlat vermişti. Nazlı Mustafa ya
Evlat hatırı derdi neylersin. Ah be Nazlı bir gülsen, içi gülücüklerle dolu gözlerini bir görsem.

Aradan geçen zaman, Mustafa y ı yıldırmıştı Nazlının üzerine mahallenin güzeline gönül vermişti, Mustafa.
Sevgi eksikliğini hissettirmese idi . El oğlu üzerine başkasını sever miydi? Sevginin biri de bir bini de. Genç kızlar evlene kadar nazlı büyür, selvi gibi boyuna uzar, evlendiklerinde ise kendilerini salar enine uzar, bir de ilgisizlik sevgisizlik, her şeyi siler götürür. Ne sevgi, ne saygı, ne de evlilik kalır.
Nazlı bu duruma çok içerlemişti. Onur meselesi yapmıştı. Nasıl olurdu kendisi bu kadar güzelken başkasına gönül verme, bir türlü yediremiyordu kendine. Büyüde aradı çareyi, hacılara hocalara gitti, Domuz büyülerimi istersin, okuyup üflemeler mi? Bir türlü çare bulamadı. Mustafa gün gün daha da Nazlı'dan uzaklaşmıştı.
İki tane aslan evladı ile kalesini dimdik tutsa idi, yana yakıla ağıtları yakıp dövünür müydü? Sevgisini çoğaltıp büyütse idi yaşama sevincini verse idi böbürlen me yerine yuvasına sevgi tohumlarını serse idi başına bunlar hiç gelmeyecekti. Nazlının babasının kahrını, anası az mı çekmişti,
Bir çare Nazlı, yörenin görmüş geçirmiş bilge insanı Selim Beye gitmekte bulur çareyi
Başına gelenleri bir bir anlatı
Bilge kişi Selim Bey
_ kızım dedi, hayat kendini beğenme ile böbürlenme olsa idi, Sultanlar çok mutlu olurdu. Saadet iki kişinin sevgi bütünlüğündedir. İnsanın kendine özen göstermesi özgüvendir ama kendisi kadar karşısındaki insana değer vermesi kendisi gibi özen göstermesi gerekir.
Dedi devam etti Selim Bey
_eskiden insanlar, iki divan bir yatakla evlerini düzeldi. Çok da mutlu olurlardı. Bir adam çalışır yedi sekiz çocuğa bakar kadınlar, ana olur koca değeri kıymeti bilirdi. Erkeklerde kadınlarına ana oldukları için kadın oldukları için çok değer verirdi. Yuvalarında saadet içinde yaşarlar hayırlı evlat yetiştirirlerdi.
_ senin yapacağın tek şey kocana büyü yaptırma yerine ona değer verip sayıp sevmen, çocuklarının babasına sahip çıkıp, ondan özür dile ve de ki evimin bacası ancak seninle tüter, ocağımızı söndürmeyelim. Geri dön, ben senin kıymetini bileyim sende benim.
Sözünü tamamlamıştı Selim Bey. Nazlı ağlamalı bir yüzle başını sallayarak Selim Beyin elinden öptü.
Son söz olarak dedi. Selim Bey
-Kadın, kadın gibi olacak, erkek te erkek gibi olacak ve birbirleri ile bütünleşecek. Dünya böyle güzelleşecek.
CEMAL BORANDAĞ
14 06 2013

Şiir Yazdırıyorsa



Şiir yazdırıyorsa bir kadın,
Yanından ayrılma.
Toprağını seven ağaçlar gibi
Kök salar,dalları yaprakları büyür,
Çiçek açar,meyva verir.
Yeter ki sevsin bir kadın.
Seven ne yapmaz ki
Ağaçlar toprak ve su ile büyür,
İnsan sevgiyle.

Cemal Borandağ
19 Temmuz 2018
Şiir yazdırıyorsa bir kadın çok yaşar ,yaşatır.

Annemin damatları için yorumu

Annemin damatları için yorumu: "Bütün öküzler de bizi buluyor, nasıl ot yetiştirdiysem artık"

Ø İzdivaç programları çok ilginç. 70 yaşındaki adam "elektrik alamadım ben"diyebiliyor. Bence sen nefes aldığına dua et.
Ø Ben hiç anlamıyorum ya, madem ki okumanın yaşı yok, bırakın gençliğimizi yaşayalım, ilerde okuruz.
Ø Elalemin çocukları 1.nci oluyor diyen anneme, bak analar neler doğuruyor, sende iş yok dedim, ardından terlik..
Ø Psikologa gittim, sorunlarım var dedim. Hepimizin var, geçer dedi.
Şimdi daha iyiyim.
Ø Beş tane onluk verecekmiş gibi para sayma sesi çıkartıp, şovunu yapıyorsun sonra laps diye tek ellilik veriyorsun ya, yatacak yerin yok bankamatik.
Ø Arap kanalında maç izliyorum. Spiker ne derse babaannem "amin"diyor.
Ø Hadi çal giderken kapımı diyen Serdaç Ortaç'a seslenmek istiyorum . Kapı giderken değil,gelirken çalınır. Saygılar...
Ø Doktor 3 ay ömrünüz kaldı deyince"Başhekimin yakınıyım"dedim. 6 ay daha uzattı. İşi bilecen abi.
Ø Bazen susmak en iyi cevaptır ama laf sokmak varken neden susayım ki.
Ø 50 kadına eski sevgililerini sorduk; 20 yeni hayvan adı öğrendik.
Ø Eşofman takımı almaya gittim. Param yetmedi sadece altını aldım, üstü kalsın dedim. Havam oldu.
Ø Baba: Oğlum yeter artık facebook dışında bir dünya daha var" "Vallah mı? Linki yollasana.
Ø Portakalı soydum sonra yedim. Mal mıyım lan ben niye başıma koyayım.
Ø Biz de yanlış olmaz olmuşsa yanlışlıkla olmuştur.
Ø Eczaneden çıkarken "Tekrar bekleriz" lafı beddua değil de nedir abi.
Ø Bir erkeğin ne kadar tehlike olduğunu görmek için, maç izlerken kanalı değiştirmek yeterlidir.
Ø Bir kızla baş başa film izlerken erkeklerin kafasında dönen diğer filmler 6 dalda Oscar alır.
Ø Otobüste arkaya doğru yürüyelim diyen adama "yürümek isteseydik otobüse binmezdik"diyen genci tebrik ediyorum.
Ø "Alo oğlum nerdesin? Otobüsteyim anne geliyorum. "Çıktın mı okuldan?"Yok anne otobüsü okula soktum içinde bekliyorum.
Ø Hap yazma yutamam, şuruptan midem bulanır, iğneden de korkarım...diyen ergene "Muska mı yazayım "diyen doktora saygılar.
Ø "Derste hep aynı parmakları görüyorum" diyen hocama; değişiklik olsun diye orta parmağımı kaldırdım. Dersten attı, mağdurum...
Ø Sivrisinekleri anlamıyorum. Direk gel, sok ve git. Kulağıma gelip de "Nasıl soktum ama, hahah şeklinde vızıldama ne gerek var.

düne ait ne varsa dünde kaldı artık yeni bir şeyler söylemek gerek cancazım..

Bodrum



Lodos estikçe,
Bodrumda,kötü düşüncelerle,
İyi düşünceler yer değiştirir.
Kan gelir yüzüne,alyuvarlar artar.
Sonrada,
Es rüzgar es ,yeğidin bağrına.
Gönlüme,ruhuma dersin.
Bodrum Modrum
Bodrum Modrum.
Bodrum Modrum...

Cemal Borandağ
19 Temmuz 2018
Hayat sevince güzel oluyor.

KARIYER

En iyi karı yer, karı - yer ANONİM Sabah ezan sesi ile Mevlut Bey kalkarak, sabah sporuna gitti. Spor yapmakta bir ibadettir. Çünkü Allah’ın verdiği canı çok iyi korumak gerekir dedi. Sabah serinliğinde in yok cin yok, sokak köpekleri, kediler bir de gökyüzünden denizlerden bir sorumluyuz deyip ona el sallayan martılar vardı. Hepsi onun dostu olmuştu sanki. Doğa ile bütünleşmişti. Şeker, kolesterol, kalp krizi hastalıklar benden uzak olsun diyor. Uzun uzun düşünüyordu hani. Ne de güzel düşünceler besleniyor, sabah sabah zihin açılıyor, nerden geldim nereye gidiyorum düşüncesi, parlak fikirler geliyor aklına. Ama hep iyi niyetli, hiç te kötü düşünceler gelmiyor aklına. Acaba insan sabahları çok mu saf temiz oluyor. Akşama kadar kirlenip, kötü kötü şeyleri düşünüyor. Ne de olsa sanki hayat, her gün yeniden başlıyor diyordu. Düşünü yordu da hayatta ne de çok hatalar işlemişim. Acaba bu hataları yapmasa idim. bu kadar sağlıklı dengeli güzel düşüne bilir mi idim. Acaba bunları yaşadıktan sonra tecrübeli ola bilir miydim diyordu. Bunları düşünürken bir kedinin, dişi bir kedinin peşinden koştuğunu, bir köpeğin, dişi bir köpeğin peşinden koştuğunu gördü. Acaba bu doğa kanunumu. Biz erkeklerde hep bir dişi güzel alımlı, cilveli peşine boşuna mı koşuyoruz gibi geldi ona. İşte bu doğa kanunu. Çiçek bile açabilmek için polenlerle çiftleşip çiçek açtığına göre. Demek ki bu doğa kanunu, bizde bu doğa kanununa uyacağız, güzellerin peşinden koşarak hem spor yapacağız, hem de nefesimizi açacağız. Becerdik becerdik, baktık olmuyor en azından, nefesimiz açılmış olacak diyordu. Hem de koşarak emellerimize kavuşacağız. Koşarak spor yapmak, nefes açmak güzel ama sanki bir güzeli yakalamak hayatı değiştirmek gibi geliyor insana. Bir ummana dalmak gibi, geminin nereye hareket edeceğini bilmeden gitmek gibi. Sabah sporundan dönerken baktı, Ziraat bankasının önünde uzunca bir kuyruk Ya hu nedir neyin nesidir diye sorduğunda Bu gün maaş günü, bu maaş kuyruğu dediler. Allah Allah maaşları beyler almıyor mu dedi. Baktı, titreyerek maaş kuyruğunda olan birkaç yaşlı adam _bu kadar bayanın içinde, kala kalan üç erkek mi kaldı dedi. Onlar da ona Onlar koca kıranlar, kocalarını erkenden cennete yollayanlar. Abbas yolcu yapmışlar yani anlayacağın dediler. Şimdide kocalarının emekli maaşlarını alıp, çatır çatır yiyip şen dulları oynuyorlar. Çok da dua ediyorlar, Allah razı olsun diye. Sonra da göbek kahkahalar la şen dullar partisi yapıyorlar vur patlasın çal oynasın, Sosyal güvencesi olmayan kültür düzeyi düşük bir kitlenin çıkar davası, sanki hakkın rahmetine sadece kocalar kavuşuyor ve onlar alabildiğine hayatı bir adamın sırtından, bir sırtlan misali sebepleniyor. Çok acı. Hani diyor Mevlut Bey, hak eden elleri öpülesi kadınlar da var. Gece gündüz, her an yanı başında el bebek gül bebek bakan, can yoldaşı arkadaşı kadınlar. Onlara feda olsun, analarının ak sütü gibi. Çünkü onlar fazlasını hak ediyor, feda olsun. Neler var diyor arkasından, birçok arkadaşım var. Bir bardak suyu babasına bile vermeyen kadınlarla evli olan, kocalarına hiç bakmadılar. Ölünce de hakkım deyip hak sahibi olup paralarını yediler. Baktı, epeyce etrafta koca kıranlar var. Aptallar olmasa uyanıklar nasıl geçinir. Bazıları da şimdiye kadar annem babam baktı bundan sonrada sen bakacaksın moruk diyerek burnu beş karış havada yaşantılarına devam ediyorlar. Burunlarından kıl aldırmıyorlar, afralarından tafralarından yanlarına bile yaklaştırmıyorlar. Ne de güzel düşüncelerim vardı diyordu, Mevlut Bey. Böylesi bir durumda, Anılarına dalıverdi birden Mutlu bir ailede büyümüştüm. Herkes ailede kazandığını bölüşürdü. Hiçbir çıkar hesabı yoktu. Sonuçta yatacağımız bir yerimiz, kazanacağımız bir işimiz olsun karnımızda doyduktan sonra, Allah sağlık versin. Bu güzel hayata doyum olur mu diye düşünürdüm. Çünkü okuduğum kitaplar izlediğim filmler, hayat buydu sanki bunu söylüyordu. Mutlu olmak bir sanattır der gibi okul hayatım ne de başarılı geçmişti. Okul arkadaşlarımı kıskandırır derecede idi. Çokta her şeye önem vermiyordum. Çünkü bütün derslerim de başarılı idim. okumayı çok seviyordum sanki bilgiye susamış gibiydim. Allah’ım bilgi ne güzel bir şeydi. Elime sihirli bir değnek verseler de bütün kitaplara değdirsem bütün bilgiler aklıma girsin diye bir taraftan da sabırsızlanıyordum. Yıllar geçiyordu. Mutlu umutlu karalı çokta bilgili akıllı dengeli olmuştum. Bir dünya güzeli karşıma çıksa da mutlu olsam, dünya evine girsem daha da güzel yaşasam ne güzel olur diyordum. Çünkü mutluluğu şiirler de tatmıştım. Dünyanın en güzel şiirlerini bir deftere yazmıştım. Ezberlemiştim. Bir güzel, görsem de şiirler okusam, şiir gibi bir güzelle, şiir gibi yaşasam diyordum. Hayallerle yaşamak ne kadar da güzel. Acaba denesem mi ve demeye başlamıştım. Sanki her güzele gönül kaptırmaya başlamıştım. Kalbimin kilidini kim açacaktı acaba, kilidi çözecek bir güzeli bekliyordum. Kendimi de kalbimi de anlayamıyordum. Bu nasıl iş canım, sonuçta evleneceksin. Her eve lazım diyordum. Kartallar yüksekten uçar demenin çok ta mantığı yoktu. Evlendim bir ömür geçirdim çoluk çocuğa, torun torbaya karıştım. Eşim Makbule hanımı kaybedeli beş yıl oldu. Sonra ki yıllar da çoğu kişi yalnız olmak iyi değil, iyi bir hanımla hayatını birleştir dediler. Hepsinin düşüncesi aynı neyin var ne kadar maaş alıyorsun bana çıkarı ne olacak bu evliliğin. Çıkarlara dayalı bir hayat belirli yaştan sonra ne kadar acı, oysaki hayat bir ömür ve en güzeli sevgi ile yaşamak. Olmadı bu düşüncedeki çıkar ilişkileri bana göre değil idi. Evlilik bir hayatı yaşamak bölüşmek iyi ve kötü her anı sevgi ile paylaşmak diyordu Mevlut Bey. Kardeşi Kerem yurt dışına çalışmak için gitmiş, iyide kazanmış bayağı mal edinmişti. Memleketine döndüğü zaman da hadi artık evlen demişlerdi iyi bir genç kız bulup nişanlanmıştı. Daha nişanda sanki bir servet istemişti kız ve ailesi. Kerem her istediklerini yapmıştı ama isteklerinin arkası bitmiyordu. Çok sıkılmıştı bu duruma ve evlenmekte vaz geçti. Bütün yaptıklarını da geri istedi, tabi ki vermediler. Çok üzülmüştü. Avrupa da kadınlar, böyle davranmıyordu. Fransa da bir Fransız kadınla ile evlendi. Oda olmayınca bir daha da istemedi. Çünkü kültür uyuşmazlığı oluşmuştu. Ailenin içinde evlenip mutsuz olanları görünce, evlenip mutsuz olacağıma tek başıma yaşarım, ama mutlu yaşarım dedi. Mutlu olmak bir sanat nasıl mutlu oluyorsan öyle yaşamalısın dedi. Hayatını, bu felsefe ile dolu dolu yaşadı. Gönlümün istediği gibi yaşarım ağa da ben, paşa da ben, paşa gönlümü paşa paşa eğlendiririm. Çünkü ben hür generalim. Cemal BORANDAĞ 21.06.2013