20 Temmuz 2018 Cuma

Anadolu’da

Anadolu’da nice medeniyetler yaşanmış ve nice türküler yakılmıştır. Nice güzellikler bizlere kültür mirası olarak kalmıştır. Anadolu’nun neden ana –dolu olduğunun bilincindedir, insanlar. Anadolu hep acılarla ağıtlarla, nice meydan muharebelerini, nice savaşları yaşamıştır. Ama hep acılara zeytin dalı sunmuş, mutlu yaşamlar da sağlamıştır. Barış içinde hümanist duygular da taşımıştır. Bütün başkaldırılara, cevap vermiş, yılmamış ve yıkılmamıştır. Çünkü özü sevgi ile yoğrulmuş bir geçmişin devamlılığıdır. Bütün kültürleri koynunda barındırmış koruyup kollamış bir anadır, Anadolu. Şamanı, İslam’ı, Hristiyan’ı, Musevi’si ile sevgi güzelliklerini, hoşgörüsünü, kardeşlik birlik ve beraberlik içerisinde Anadolu topraklarının sosyal yapısı oluşmuştur. Sonraları Türk kültürünün Anadolu’ya yayılması ile Türk kültür ve medeniyetleri oluşmuştur.
Anadolu ağıt toplumudur. Anadolu candır, yaşamdır. Anadolu da yaşamak bir o kadar da zordur. Allaha sığınmak demektir. Efsanelerle, eşkıyası ile bir de toprak ağalarının eziyeti, hâkimiyetini, bilmek gerekir. Yürek ister, can ister. Canan ister.
Anadolu kadınları, ağıtları türküleri şiirleriyle, bu toprakların sevgi mayasıdır.
Nazlı, Anadolu da bir Türkmen güzelidir. Anasının biricik kızıdır. Anası Nazlı kızını, nazlı mı nazlı büyütmüş, masallarla türkülerle benzettiği, Nazlı kızını hayata karşı dirençli yetiştirememiştir. Oysa yabancılar kızlarını nasıl da hayata dirençli, her konuda bilgili yetiştiriyorlar. Aile hayatı eğitim olarak verilirken bizlerde utanç olarak kızlarımıza gösteriliyor. Doğanın kanunu utanç olarak gösterilir mi? Allah’ın insanlara sunduğu bir lütuf olan sevişmek le üremek utanç olunca kızlar evliliklerinde başarısız oluyor, bir de nazlı cazlı yetiştirilince işin içinden çıkılmıyor. Eğer Nazlı bu kadar nazlı büyütmese idi belki de gittiği koca evinde . Mutlu olmayı başarırdı. Anası kınalarla al gelinliği ile yana yakıla türkülerle davul zurna ile gelin vermişti kızı Nazlı y ı Mustafa ya. Mustafa yağız bir deli kanlı idi çalışkan eli ekmek tutan, bir Anadolu delikanlısı idi. Nazlı beyaz tenine siyah saçları, filiz gibi ince narin görüntüsü ile güzel bir Anadolu kızı idi. Kendini öyle beğenirdi ki, kocasının da onun gibi insan olduğunu unuturdu. Mustafa çok içerlerdi bu duruma oysaki Allah katında herkes eşit değil miydi? İçi titrerdi karısının bu vurdumduymazlığına. Nazlı kendine ait her şeye değer verir, sarar sarmalar özenle kaldırır Mustafa ya elini bile sürdürmezdi.
Bunlar kadarda mı değerim yok derdi. Mustafa
Sevgisizlik, bir yara gibi oturmuştu içine, iki erkek evlat vermişti. Nazlı Mustafa ya
Evlat hatırı derdi neylersin. Ah be Nazlı bir gülsen, içi gülücüklerle dolu gözlerini bir görsem.

Aradan geçen zaman, Mustafa y ı yıldırmıştı Nazlının üzerine mahallenin güzeline gönül vermişti, Mustafa.
Sevgi eksikliğini hissettirmese idi . El oğlu üzerine başkasını sever miydi? Sevginin biri de bir bini de. Genç kızlar evlene kadar nazlı büyür, selvi gibi boyuna uzar, evlendiklerinde ise kendilerini salar enine uzar, bir de ilgisizlik sevgisizlik, her şeyi siler götürür. Ne sevgi, ne saygı, ne de evlilik kalır.
Nazlı bu duruma çok içerlemişti. Onur meselesi yapmıştı. Nasıl olurdu kendisi bu kadar güzelken başkasına gönül verme, bir türlü yediremiyordu kendine. Büyüde aradı çareyi, hacılara hocalara gitti, Domuz büyülerimi istersin, okuyup üflemeler mi? Bir türlü çare bulamadı. Mustafa gün gün daha da Nazlı'dan uzaklaşmıştı.
İki tane aslan evladı ile kalesini dimdik tutsa idi, yana yakıla ağıtları yakıp dövünür müydü? Sevgisini çoğaltıp büyütse idi yaşama sevincini verse idi böbürlen me yerine yuvasına sevgi tohumlarını serse idi başına bunlar hiç gelmeyecekti. Nazlının babasının kahrını, anası az mı çekmişti,
Bir çare Nazlı, yörenin görmüş geçirmiş bilge insanı Selim Beye gitmekte bulur çareyi
Başına gelenleri bir bir anlatı
Bilge kişi Selim Bey
_ kızım dedi, hayat kendini beğenme ile böbürlenme olsa idi, Sultanlar çok mutlu olurdu. Saadet iki kişinin sevgi bütünlüğündedir. İnsanın kendine özen göstermesi özgüvendir ama kendisi kadar karşısındaki insana değer vermesi kendisi gibi özen göstermesi gerekir.
Dedi devam etti Selim Bey
_eskiden insanlar, iki divan bir yatakla evlerini düzeldi. Çok da mutlu olurlardı. Bir adam çalışır yedi sekiz çocuğa bakar kadınlar, ana olur koca değeri kıymeti bilirdi. Erkeklerde kadınlarına ana oldukları için kadın oldukları için çok değer verirdi. Yuvalarında saadet içinde yaşarlar hayırlı evlat yetiştirirlerdi.
_ senin yapacağın tek şey kocana büyü yaptırma yerine ona değer verip sayıp sevmen, çocuklarının babasına sahip çıkıp, ondan özür dile ve de ki evimin bacası ancak seninle tüter, ocağımızı söndürmeyelim. Geri dön, ben senin kıymetini bileyim sende benim.
Sözünü tamamlamıştı Selim Bey. Nazlı ağlamalı bir yüzle başını sallayarak Selim Beyin elinden öptü.
Son söz olarak dedi. Selim Bey
-Kadın, kadın gibi olacak, erkek te erkek gibi olacak ve birbirleri ile bütünleşecek. Dünya böyle güzelleşecek.
CEMAL BORANDAĞ
14 06 2013