3 Aralık 2018 Pazartesi

Sıdıka

Temel Karayollarında şantiye şefi olmuş.Kar kış demeden dağlarda koşturuyor. Bir gece arabasıyla şehre inmeye niyetlenmiş ama yolunu kaybetmiş. Bakmış yakında bir ışık var, gidip kapıyı çalmış.
Güzel bir hanim çıkmış karşısına.Temel,
– Çok özür dilerim hanımefendi,ben karayolları şantiyesinde şefim. Dağda yolumu kaybettim. Bir sakıncası yoksa beni bu gece misafir edebilir misiniz? demiş. -“Tabii” demiş kadın. -“Buyrun içeri”.
Önce Temelin önüne güzel bir yemek koymuş. Derken sohbet açılmış. Temel dağdaki yalnızlıktan yakınırken, kadın eşi Almanya’da çalıştığı için kendisinin de çok uzun zamandır yalnız olduğunu anlatıyormuş. Sohbet ilerledikçe, üzerine daha rahat bir kıyafet giyen kadın sık sık soruyormuş Temel’e,
– “Bakin Temel BEY, bir kadın ve bir erkek bu evde yalnızız. İstediğiniz bir şey varsa çekinmeyin söyleyin.”
Ama Temel’de kadının mesajını anladığını gösterir en ufak bir hareket yok. Kah su istiyormuş, kah cay. Saat gece yarısını geçip Temel artık uyumak istediğini söylediğinde kadın onun yatağını hazırlayıp üzerine yalnızca iç çamaşırıyla dikilmiş karşısına:
– “Benden istediğiniz bir şey var mi?” Temel, teşekkür edip iyi geceler diledikten sonra vurmuş kafayı uyumuş.
Sabah kalktığında kahvaltısı hazır. Ev sahibi hanim da kapının önünde hayvanları yemliyor. Temel bakmış 1 tavuk, 5 tanede horoz var. Sormuş – “5 tane horoz 1 tavuğa çok değil mi?”
Kadın cevaplamış.
– Siz onların öyle horoz gibi göründüğüne bakmayın. onların biri gerçek horoz, diğerleri Karayollarında şantiye şefidir.