15 Mart 2019 Cuma

Amerikalı gazeteci Swinton


1880 'lerde New York Times'ta yazıyor. Gazete





satın alındıktan sonra düzenlenen toplantıda, davetli





gazeteciler basının onuruna kadeh kaldırmak üzere





kürsüye çağırıyorlar onu. Swinton elindeki kadehiyle





kürsüye çıkıyor;





"Dünya tarihinin şu anına dek, Amerika'da





"Özgür bağımsız basın" diye bir şey





olmamıştır. Bunu siz de biliyorsunuz biz de..." diye





başlıyor sözlerine; "Hiçbiriniz





düşündüklerinizi olduğu gibi yazmaya cesaret





edemezsiniz. Bunu yapmaya kalktığınızda





yazdıklarınızın önceden basılmayacağını bilirsiniz





çünkü. Çalıştığım gazete bana düşüncelerimi





özgürce yazmam için değil, tersine yazmamam için





haftalık bir ücret ödüyorlar. İçinizde benzer biçimde





benzer ücret alan başkaları da vardır. Düşüncelerini





açıkça yazacak kadar salak olan herhangi biri, sokakta





başka bir iş arıyor olacaktır. Gazetemin herhangi bir





sayısında düşüncelerimi apaçık yazmaya izin





verseydim, 24 saat dolmadan işimden atılırdım.





Gazetecilerin işi; gerçeği yok etmek, düpedüz yalan





söylemek, saptırmak, kötülemek, servet sahiplerine





dalkavukluk etmek, kendi gündelik ekmeği uğruna yurdunu





ve soyunu satmaktır. Bunu siz de biliyorsunuz, ben de…





Öyleyse şimdi burada "bağımsız özgür





basının" (!) "şerefine" (!) kadeh





kaldırmak saçmalığı da nereden çıktı? Bizler,





sahnenin arkasındaki zengin adamların oyuncakları,





kullarıyız. Bizler ipleri çekilince zıplayan oyuncak





kuklalarız...





Onlar ipleri çekiyorlar ve biz dans ediyoruz.





Yeteneklerimiz, olanaklarımız ve yaşamlarımız, hepsi





başkalarının malı.





Bizler entelektüel fahişeleriz." der





Toplantıyı terkeder ve kendi gazetesini kurar.
***************
Siz ne sanmıştınız?
Bildik tanıdık biri mi?
Çok hoşsunuz…