31 Aralık 2018 Pazartesi

Kıssadan hisse


Okuyun bakalım neler düşünecek nerelere gideceksiniz !!!
Düşündürücü bir öykü.
Ders var öyküde.






Eski bir bakandan bir konferansta konuşma yapması istenmişti. Elinde
kağıt kahve bardağı ile kürsüye çıktı ve konuşmasına başladı. Ama
kafasının başka yerde olduğu sanki anlaşılıyordu. Daha bir iki cümle
söylemiş iken durdu, kahve bardağından bir yudum aldı ve sonra bir süre
bardağı kaldırıp baktı. Derin bir nefes aldı ve ; “Biliyor musunuz ne
düşünüyorum?" diye sordu, "Bu konferansta geçen yıl da, hem de aynı
kürsüde konuşmuştum. Tek bir fark vardı; o zaman hala bakanlık görevim
sürüyordu. Buraya gelirken bana business class bileti alınmıştı, hava
alanında beni bir limuzin ve eskort araba bekliyordu. Beni önce bir
otele götürmüşlerdi. Otel müdürü beni otelin kapısında karşılamış ve
kral dairesine çıkarmıştı. Ertesi sabah lobide benim odadan inişimi
bekleyen bir heyet vardı. Beni yine aynı limuzinle bu salona
getirmişlerdi. Özel bir kapıdan içeri almışlardı. Çok şık bir bekleme
odasında konferansı beklerken porselen bir kapta kahve ikram etmişlerdi.
Sonra da beni salona aldılar ve en ön sırada ayrılan yerime geçmiştim"





Eski bakan derin bir nefes aldı, seyircilere gülerek bir süre baktı ve devam etti
"Fakat bu yıl karşınızda bir bakan olarak bulunmuyorum." bir an durdu
ve sonra" Dün buraya kendi ödediğim uçak bileti ile uçtum. Beni hava
alanında kimse karşılamadı. Otele taksi ile geldim. Kendi odama kendim
çıktım. Bu sabah buraya otelden yine taksi ile geldim. Kapıdan girerken
güvenlikten geçtim, hüviyetimi alıp listede olduğuma emin olmadan salona
almadılar bile. Sonra da bulabildiğim yerde oturdum. Canım kahve istedi
ve görevliye sordum; bana dışarıda kahve makinesi olduğunu söyledi. Ben
de çıktım ve şu gördüğünüz kağıt bardağa kahveyi kendim doldurdum"
Seyirci gülmeye başlamıştı.
"Sanıyorum geçen yıl porselen bardak bana sunulmamıştı. Makamıma sunulmuştu. Benim asıl bardağım işte bu."
Konuşmanın bu noktasında gülüp alkışlayan seyircilere kahve bardağını
kaldırıp gösterdi. Alkışlar bitince de şunları söyledi; "Size
verebileceğim en iyi ders bu işte. Bütün o övgüler, hizmetler,
avantajlar rütbeniz, rolünüz, makamınız içindir. Size ait değildir. Ve
bir gün makamınızı görevinizi bitirdiğinizde porselen bardağınızı
halefinize verirler. Çünkü aslında hep layık olduğunuz kağıt
bardaktır."*
--------------
Eski bakan kağıt bardaktaki kahveyi
sindirememiş görünüyor ama bana kalırsa bugünün dünyasında konuşma
yapmak için halen çağrılmaya değer bulunduğuna şükür etmeli. Çünkü nasıl
ki yaşamımız süresince vaz geçilmez sandığımız birilerini kaybederiz,
kendimizin sandığımız dönemleri / servetleri / ilişkileri / yetkileri
de yitiririz. Yani, bize ikram edilen porselen bardakta kahve içtiğimiz
dönemler ve kağıt bardakta kendimiz doldurarak kahve içtiğimiz dönemler
birbirini kovalar.
İngiliz yazar David Herbert Lawrence şunu
demiş; "Hiçbir şey için “ benimdir “ deme. Yalnızca şimdilik “benimle “
de. Çünkü ne altın, ne toprak, ne sevgili, ne eş, ne yaşam, ne ölüm, ne
huzur, ne de keder her zaman seninle kalmaz."
Sanki eksik demiş!
Çünkü bize verilen değer / ünvan / hatta bugünün teknoloji hızı ile
ustalığımız ve bilgi de eskiyor, yanımızda kalmıyor. Hindu mistik
öğretisinin dördüncü kuralına göre; "Bitmiş olan bitmiştir. Hayatımızda
bir şey sona ererse, gelişimimize olan hizmeti de bitmiştir."

Yaşamınız boyunca içinden geçtiğimiz evreler kitap okumak gibidir. Kitap
okumayı sevenler ne demek istediğimi anlayacaklardır. Bazen okumakta
olduğunuz kitabı çok sever, büyülenir, kendinizi kaptırırsınız ama kitap
eninde sonunda her güzel şey gibi biter. Sevgi ile okşayıp
kütüphanenize yerleştirir elinize yeni bir kitap alırsınız. Dilerim
yaşamınız da sevdiğiniz kitaplarla dolu büyük bir kütüphane gibi olsun.
--------------
(Vayhi)





*Bu metin Simon Sinek'in "Leaders eat last" (Liderler en son yer) kitabından alıntıdır.