31 Aralık 2018 Pazartesi

Yaşanmış bir anı,


Düşündürücü 👍





OĞLUM ÜSKÜDAR MARMARAYDA BENİ BEKLİYOR...😞😢😞😢






" Tam metroya bineceğim, yaşlı bir amca makinenin önünde panik yapmış
dolduramıyor kartı. Arkasında birkaç tane genç birikmiş bağırıyor
amcaya;
"-Hadi be ne yapıyorsun? Flört mü ediyorsun makinayla?" tabi bunu duyunca delirdim,
“-Ne yapıyorsunuz ya!” dedim, amcaya yardıma gittim.
“-Canım amcam sen ne istiyorsun?” dedim.
“-Kartım yok” dedi,
Doldurduk kartını. Dedim;
“-Al istediğin yere git bununla. Hatta sen başvuru yap, senin yaşına
ulaşım ücretsiz” dedim. Neyse ben de doldurdum kendi kartımı, metroya
geldim. Baktım amca orada bekliyor hâlâ.
“-Ne oldu?” dedim.
“-Yavrum adres soracaktım. Beni azarlarlar diye soramadım. Seni bekledim.” dedi.
“-Olur mu öyle şey amcam” dedim,
“-Peki nereye gidecektin sen?”
“-Üsküdar Marmaray” dedi.
“-Amca Kirazlı’ dayız, orası karşı tarafta. Nasıl bu kadar uzağa geldin?” dedim. Kafasını eğdi,
“-Dur!” dedim, anlattım ona.
“-Buradan Yenikapı’ ya git, oradan sarı çizgiyi takip et Marmaray’a bin. Oradan 2 durak sonra Üsküdar Marmaray’ dasın.” dedim.
Baktım amca mahzun mahzun bakıyor anlamamış durumu.
“-Tamam amca gel gidiyoruz.” dedim. Atladık metroya gidiyoruz Üsküdar’a doğru, yolumuz var da var.





Muhabbet olsun diye;
“-Amca nerelisin?” dedim.
“-Malatya” dedi.
“-Var mı kayısı bahçesi filan?” dedim.
Dedi ki;
“-Yavrum ben emekli ağır ceza hakimiyim.”
Vay be dedim içimden, onlarca kişiye müebbet dağıt, 40 yıl, 50 yıl hapis ver, sonra gel metroda kartı şaşır, ey insanoğlu...





Sonra amca dedim;
“-Malatya’ dan İstanbul’a neyle geldin? Uçakla mı otobüsle mi?” Amca dedi ki;
“-Hatırlamıyorum”
“-Amca valizler nerede?” dedim.
3 yaşındaki çocuk gibi yüzüme baktı,
“-Nerede?” dedi....
O an anladım amca demans hastası, yani kişisel tarihini unutmak, kendi geçmişini silmek.





“-Peki amca nereye?” dedim,
"Oğlum beni, Üsküdar Marmaray’da bekliyor" dedi. Neyse,
“-Telefon nerede?” dedim..
“-Nerede?” dedi.
Dedim iş sıkıntı. Neyse indik Üsküdar Marmaray’da. Oturduk bekliyoruz gelen giden yok. Dedim;
“-Amca kimliği ver”
Baktım adına, soyadına sonra bir tanıdığı aradım.






Dedim böyle böyle, kimdir bu? yakını vs., bir numara bulur musun?
Sağolsun yardımcı oldu. Harbiden Malatya’ lıymış, kızının numarası
geldi. Aradım, dedim;
“-Gece gece rahatsız ettim ama...”
Daha lafımı bitirmeden,
“-Üsküdar Marmaray’da mısınız?”dedi. Evet dedim şaşırdım da tabi.





Dedi ki;
“-Size eniştenin numarasını vereyim. O nu arayın” Aldım numarayı, aradım enişteyi. Dedim;
“-Gece gece rahatsız ediyorum ama...”
O da hemen;
“Üsküdar Marmaray’da mısınız?” dedi.
“Evet” dedim, ya herkes biliyor, acaba ben mi bilmiyorum. Niye burdayız? derken neyse enişte geldi az sonra.





Gelir gelmez sarıldı bana, ben başladım azarlamaya.
“-Demans hastası bu adam! Niye tek başına salıyorsunuz dışarı? 3
yaşında birini salmakla aynı şey! Hem o oğlu da kim? Burada bekliyorum
diyor amcaya hep.” dedim.
“-Demans hastası evet. Geçmişindeki hiçbir
şeyi hatırlamıyor doğru ama oğlu polisti. 3 yıl önce şehit oldu. Ve
oğluyla son telefon görüşmesinde;
“Baba seni Üsküdar Marmaray’da bekliyorum" demişti. Her şeyi unuttu onu unutmuyor, arada evden kaçıp buraya geliyor.”
Dizlerimin bağı çözüldü. Kaldım öylece..
Onlar gitti, kafamda cümleler dolaşıyor.






Belki dedim; oğlu gerçekten de oraya geliyor ama biz göremiyoruz. Konu
üzerinde daha sonra düşündüm. Demans hastalığı bizim de hastalığımız
toplum olarak, geçmişimizi unuttuk sağa sola savruluyoruz. Kim
olduğumuzu unuttuk... Nereye gideceğimizi unuttuk..!