28 Temmuz 2017 Cuma

İSTANBUL


  1. İstanbul bin kocadan bakire kalmış bir şehir. Gezdikçe kandini genç bir kadınla gezmiş gibi hissedersin.

  2. Üstüme varma İstanbul. Vardığı zaman, insanı yutar, artık benim malımsın der. Karasevdaya tutulmuş gibi, bir daha ayırılamazsın.

SAĞLIK


  1. Hastalık zor sürüne sürüne. Sağlığını koru gerine gerine.

  2. Benim eczabem pazarlar. Doktorlarım, neşe, muhabbet, sohbet.

  3. İstiklal caddesinde bir gezmek, on doktora bedel.

  4. Eğer İstanbul’a gitmek zoruna gidiyorsa, kızların gözlerine bakmaktan korkuyorsan, sen yaşlanmışsın demektir.

  5. Cennetin kapısından şişman olarak girilmez. Ağırlıkları bırakalım.

  6. Cemal abi sendeki göbek, köpüklü bira göbeği. Göbeğin kıymetini bilelim. Her an gidebilir.

  7. Rejim yapanlara soruyorum. Karamanın koyunu da ot yer ama, arkasında yağlı kuyruk var.

  8. Allah insanlara sıkıntı verirken, bazılarına maddi ve manevi sıkıntı, hastalık, yoksulluk, iflas vs… herşey kabulüm. Yeter ki sağlığımızı kaybetmeyelim.

  9. Mutlu yaşamanın, sağlıklı ve huzurlu yaşamanın temelinde, sağlıklı beslenme vardır.

  10. Okuma, düşünme, eleştirme, gezme, sevgi, güven. Umut yollarında sağlıklı yaşamla gezmeli insan.

  11. Benim profesör doktorlarım meyve ve sebzelerdir. Eczanelere para vereceğime, manava, pazara para veriyorum.

  12. Allah öyle bir organizma yaramış ki, vücudun kendi kendini onarması %99 iken, ilacın %1’dir. Onunda yan etkilerini hesaplarsak, etki azalır, belkide zararlı olur bazıları. Onun için doğal besinden ayrılmamamız lazım. Zaten ilaçlar doğal bitkilerden yapılmıyor mu?

  13. Alkol kanserden beter. Kanserden kurtulabilirsin, ama alkolden asla.

  14. Sağlığın yerinde ise, havan, suyun, ekmeğin var, kaında varsa, değma keyfine. Aslında mutlusun, mutlu olduğunun farkında değilsin.

  15. Cennetin kapısı dardır. Şişmanlar giremez.

  16. Ağız yemeyince, yüz gülmezmiş. Ye Memet ye, gül Memet gül.

  17. İçki kötülüklerin anasıdır. Ana başa taç imiş. Her derde ilaç imiş.

  18. Ağız yemeyince, yüz gülmezmiş. Şimdiye kadar yedik ne oldu?

  19. Kırkına kadar, can boğazdan gelir. Kırkından sonra, can boğazdan çıkar.

  20. Canını ve sağlığını düşünüyorsan, saat on, yatağa kon. Erken yat, erken kalk, kısmetin açık olsun.

  21. Sigara dumanı yel alır, parasını el alır, zehiri sana kalır. Zehir hafiye.

  22. İyi bir gün, iyi bir uykuyla başlar.

  23. Hastalığın kahrını çekmek zor. Allahın verdiği canı koru. İbadettir.

  24. Ruhunu neşeli tut, kolestrol uçar gider. Ikınma, tıksınma, sıkılma.

  25. Hiç hastalanmayan hayvan kılıçbalığı. Vay hayvanoğlu hayvan.

  26. Ben elli yaşındayım. Bardağın yarısı dolu diyenlerdenim. Bende öküz enerjisi var, bitmez, tükenmez.

  27. En iyi ilaç, moral ve yürüyüştür.

  28. Sevişerek epey efor sarfediyosun. Spora gerek yok. Yaşasın yatak sporu.

  29. Mide, çöplük değil, tıkamayalım. Açlıktan insanlar ölüyor.

LİDERLİK


  1. Etkin liderlik, personelin moralini, motivasyonunu olumlu etkiler.

  2. Lider, herkesin saatinin olmadığı ortamda, saati olan insandır. İleriyi görendir.

  3. Liderlik ve idarecilikte, tecrübenin çok önemi var.

  4. Bir ailede, bir şirkette, bir okulda, bir orduda rehberlik gücü, rehber danışmanlığı ne kadar güçlü ise, o birim o kadar güçlü olur.

  5. Devletin tarifi, zenginden alıp fakire vermesi gerekirken, tam tersini yapıyor.

KELİMELER, SÖZLER


  1. Kelimelerin o kadar anlamı yok. Önemli olan katılan anlam, yorum, söyleyiş tarzırdır.

  2. Kelimeler yalan söylerler ama, beden nadiren söyler.

  3. Söylenen her söz ok gibidir. Gider sahibini bulur.

  4. Afrikalılar, bir yaşlı öldüğünde, “bir kütüphane yandı” der.

  5. Her güzel söz bana şiir tadı veriyor.

  6. İnce ve kırılgan bir yalnızlığın, süzülen maviliğinde gördüğüm en güzel düş.

  7. Ev balkonsuz, erkek göbeksiz, ortam alkolsüz olmaz.

  8. Kulaktan dolan, ağızdan kaçıyor. Dedikodu dedikodu.

  9. Filler öleceği zaman, öleceği yere gidermiş.

  10. Erkek erkeğe yenen yemeğe ne denir? Menemen.

Kapımda Gül Gördüm



Kapımda yediveren gülü gördüm,
Yediveren gülü ise,
Hayat boyu güleceğim,
Neşen bol olsun.
Kapımda zakkum gördüm,
Zakkum çiçeği ise,
Hastalanacağım herhalde,
İlacı ayağıma geldi.
Kapımda nülüferi gördüm,
Sular üzerinde yüzüyordu.
Herkese nasip olmaz,
Güzelim türküsüyle geldi.
Kapımda kaktüs gördüm,
Gülü seven dikenine katlanır,
Çalılıkta çıplak ayakla yürüyorum,
Yolda yolak da kaldım.
Kapımda sümbül gördüm.
Sararmış ta,solmuş.
Sevgiye susamış gibi.
Boynuma sarıldı,sev dedi beni.
Kapımda lale gördüm.
Boynu bükük duruyordu.
Sevgiden nasibini almamış gibi.
Sarıldı bana,kısmetin olayım dedi.
Zordayı,gülüzardayım,lalezardayım.
Serap.serap serap.

Cemal Borandağ
28 Temmuz 2017
Sevgi dünyanın ikinci güneşidir.

Terkettiler.



Aşkta,Bermuda şeytan üçgenine düştüm.
Dayan çingene yüreğim,dayan.
Sevgilimi,ümidimi kaybettim.
Hiç bir sevgilimden,
Ayrılmadım.
Terkettiler.
İstanbul'un kadını kız,
Kızları bebek gibi.
Güzele bakmak sevaptır,
Dediler.
Suçum güzele bakmak.
Cezama razıyım.
Terek edildim,
(Allahsızlar,imansızlar,kitapsızlar,vicdansızlar.Arabesk.)
Üzülme dostum,anneler ne güzeller doğuruyorlar.

Cemal Borandağ
28 Temmuz 2017
Yananı görür Allah.

EREN



Gençken,akıl bir karış havada.
Kavak yelleri eser ruhunda.
İdealist duygular hakim.
Hayat hep böyle olsa.
Kırkını geçen alçaktır,der Bernard Swav
Ellisinde bütün erkekler bekar sayılır.
Güzellerin peşinde koş.
Becerdin becerdin,
Beceremediysen,spor yapmış olur,
Nefesin açılır.
Altmışında erenlere karışırsın.
Yetmişinde çan eğrisi gibi.
Sekseninde tonton dede.
Doksanında eşik beşik sallanır.
Öbür dünyaya.
Yüzünde birazda,
Cennette hurilerin tadına bakayım dersin.
Nede çabuk geçmiş ömrüm.
Kelebek gönlüm,
Kelebek gönlüm.

Cemal Borandağ
26 Temmuz 2017
Hayat her gün yeniden başlıyor.

25 Temmuz 2017 Salı

FIKRALAR-26 (10 KISA FIKRA)

TUTULMUŞ

Bizim Çelebi Musa kaya önünde “tutuldu tutuldu” diye haykırınca, “ ne tututldu?” “güneş mi tutuldu?” “hayrolsun” diye etrafına doluştular. Musa: “Ne güneşi, ne ayı be, benim kaynanamın dili tutuldu. Bir aydan önce açılmazmış. Demek ki bir aylık bir tatile girdik.” dedi.

FASULYE PİLAV

Fasulye ile pilav yiyen bir adamcağız gaz sancısı ile hekime gitti. Hekim ona baktı, baktı.
Ben dedi: Fasulye ve pilavı aynı lokantada yiyerek zehirlendim ve adli tıpa başvurdum.
Lokantayı kapatmalarını istedim. Adam:“Evet dedi” lokanta kapandı ama kalan yemekleri atmamışlar. Bugün gizli, gizli yarı fiyatına satıyorlar.

ŞAKALAR

Coni ile şaka ile tanışıp şaka ile dost olduk. Şaka ile birbirimize sarıldık birbirimizi sevdik. Bir gün Coni ciddi olarak yanımıza gel ipte izdivaç teklifi yapınca; şakayı bırak Coni dedim.
Bunun şimdi sırası mı? Coni ben şaka yapmıyorum dedi.

YANLIŞ

İki sevgili öpüşürken ağacın arkasına saklanıp ta gözetleyen biri bağırdı. Yanlış! Dedi. Aşıklar ürkerek etraflarına bakındılar. Sonra, saklanan adam ilave etti. Ben prodüktörüm dedi. Yanlış öpüşmelere asla tahammül edemem.

BİRAZ DAĞINIK

Ona sordular. O yanındaki kim dediler. “Sözlüm” dedi. Ya öbürü kim? O da gözlüm. Diğeri, ben onun gözlüsü. Yan taraftan geçene ne dersin? Oda beni gözetleyen derim. Ya penceredeki neden buraya bakıyor, çünkü ben ona bakıyorum da ondan.

HAZIR CEVAP

Arkadaşına sordu: Bu yıl pastırma yazını nerede ve nasıl geçireceksin? Diğeri şöyle cevap verdi. Pastırmacının oğlu ile evlenip Kayseri’ye balayına gideceğim.

TERBİYESİZ

Çocuğun terbiyesini bozuk bulan baba, çocuğunu bir kenara çekip nasihat etmeye kaktı.
Oğlum dedi: bu aralar senin terbiyen çok bozuldu gidişini hiç beğenmiyorum. Çocuk: rahat bir şekilde cevap verdi. Peki, baba dedi. Bugün anneme tembih et de, benim önüme biraz terbiyeli bir şeyler koysun onları yiyeyim.

LOKANTADA

Lokantanın büfesinde bardakları durulamakla meşgul olan garsona, uzaktan seyreden iki müşteri bir yandan da oradan buradan laflıyorlardı. Bir ara garson bardağın birinde leke görünce bardağı ağzı ile üfledi. Sonra da, hafif tükürerek bardağı parlatmaya başladı. Yanındaki zat dayanamayarak ona, bu yaptığın olacak iş değil dedi. Burada su veya çay içen herkes senin tükürük okkanı kullanıyor. Garson, yüzsüz bir şekilde cevap verdi. Ne yapalım bayım dedi. Kabahat bizde değil. Belediye suları kesti. Bu yüzden ağzımdaki tükürüğüm kurudu. Bende gidip patronumdan zam isteyeceğim.

 

İKİ DOKTOR

İki doktor konuşuyorlardı. Biri diğerine ben her gün öğleden sonra dağılan kafamı bir fincan kahve ile toparlıyordum. Sonra, iki fincana daha ileriki günlerde üç fincana çıktı. Karımda isyan etmeye başladı artık. Bundan sonra eve kafanı dağıtmadan gel yoksa ben senin kafanı dağıtırım. Diğer doktor dinledikleri karşısında hayrete düştü. Sende bunu dinledin. Amma da kılıbıkmışsın. Diğeri; dinlemeye dinledim ama pek kılıbık sayılmam, bende kahvelerimi çay salonunda içip eve akşam geç gidiyorum.

DEVLET BAŞKANI

Ukalanın birini devlet başına getirip cumhurbaşkanı yapmışlar. Adam kendini şaşırmışlardanmış. Her gün erkânı toplar gösteriş teftişleri yaparmış. Nihayet günün birinde piyasadaki …….. Dayanamayıp yoluna çıkmış ve seslenmiş. “Beyim” demiş. Biz seni o kadar çok gördük ki, lakin birazda sen bizi görsen çok iyi olacak, yoksa gözlerin mi hasta.

FIKRALAR-25 (10 KISA FIKRA)

ÖLME İSTEĞİ

Sevgilisi kaçınca “ölmek istiyorum” diye cama doğru koşan genci zor yakalayıp tuttular. Ona, kaçan biri için hiç ölünür mü? Dediler. İstersen onu kovala ama yakalayamazsın! Başka birisini kovalarsın olur biter.

ET SUYU

Doktora giden hasta, doktora sordu. Dermansızlığa karşı ne tavsiye edersiniz? Doktor biraz düşündükten sonra et suyu tavsiye ederim dedi. Hasta bu tavsiyeyi yerine getirince 15 gün sonra, doktora gidip doktor tavsiyenizi yerine getirdim ama çare olmadı. Doktor, et suyunuzu kim hazırladı? Anneniz mi? Karınız mı? Dedi. Adam, kaynanam hazırlıyor dedi. Öyleyse o sana etin 2. veya 3. suyunu veriyordur. Sana tavsiyem et suyunu kendin hazırla ve etin parçalarını da yemeye çalış.

ÇARE BULMUŞ

Delikanlı uzun zamandır iyi içemeyen arkadaşlarının toplandığı buldum, buldum diyerek içeri girdi. Arkadaşları neyi buldun diye merakla sordular. Delikanlı: ne olacak iyi süt içebilmenin yollarını. Bakın dedi ben her gün bir kilo süt içiyorum onu bir bardak kalana kadar kaynatıyorum. Sütün suyu uçuyor ve özü kalıyor. Halis süt oluyor. Bende halis sütü içmiş oluyorum. Ama biraz pahalı ve emekli bir iş dedi. Arkadaşları onun bu buluşuna itiraz etti.
Aynı işlemi bende yaptım, süt bir bardak kalınca ne göreyim kala, kala birikintisi kalmış. Gene seferden bol elle dönmüş olduk.

TELAŞTAN

Hanımlar bir araya gelmişlerdi. Uzun süre aralarından ayrılan bir hanıma sitem etmeye başladılar. “ayol” dediler sen nerelerdesin duyduğumuza göre kızını evlendirmişsin. İnsan hiç eşine dostuna haber vermez mi? Hanım, evet çok haklısınız telaştan, çünkü sadece kızımı değil kocamı da evlendirdim. İki düğün yapmak kolay değil! Adamda kafa kalmıyor.

ROMAN YAZACAKMIŞ!

Roman yazmaya başlıyorum diyerek kalemini kâğıdını odasına çıkan genç delikanlı, epey bir süre odasından çıkmayınca annesi onu yemeğe çağıma bahanesiyle odasına girdiğinde ne görsün yeni aldığı kalem bitmiş ucu kalmıştı. Oğlum dedi annesi, bu kadar çok yazmak daha pahalı kalemini bitirmişsin. Yorulacaksın! Oğlu, daha henüz bir şey yazmış değilim. Şimdiye kadar aklıma bir şey gelmeyince sürekli kalemimi yonttum.

EZAN

Köyün imamının genç ve güzel bir karısı varmış. İmam her gün muntazam camiye çıkıp ezan okurmuş. Lakin bir gün imam biraz hastalanmış. Minareye çıkacak hali yokmuş. Ne yapayım diye düşünmüş. Göz alışkanlığı öğlen olunca herkes beni minarede görmek ister demiş. Karısı: merak etme bey demiş. Cübbeyi ve sarığı ver bana her gün ben okurum ezanı demiş. Kadın, cübbeyi giymiş sarığını takmış çıkmış minareye başlamış ezanı okumaya. Lakin köyün erkekleri durumu anlamışlar. Minareden in hatun diye bağırmaya başlamışlar. Hepimiz abdestliyiz, bizim hanıma değil imama ihtiyacımız var demişler.

ÇORBA

Sormayın! Dün akşam kayın validemi çöp tenekesinin başında telaş için de gördüm. Merak edip yanına sokuldum. Valide hanım bir şey mi var? Diye sordum. O da evet dedi. Et paketinin içinde çorba yapmak için ayırdığım iki büyük kemik vardı. Bir tanesini demin köpeğin ağzında kaçarken yakaladım. Şimdi ise diğerini arıyorum. Yanlışlıkla paketi açıp buraya atmışlar. Bulamazsam akşamın çorbası neyle olacak!

ISPANAK

Odaya girdiğim zaman bizim çimdik Salih bir şeyler yazıp duruyordu. Sonra yüzüme bile bakmadan yazıyı katladı, zarfın içine koyup zarfı kapattı. Adresi yazmadan dayanamayarak “çimdik” dedim. Bu ne telaş böyle ne yazdın! Zarfın üzerinde TRT yazılı, aaa dedim büro için bir reklam mı? O bana ne reklamı yahu dedi. T.R.T ye yazdım mizah filmlerine değişik türde bir yemeğin faydalarını anlatan diğer film konusu onu da koyup oynatsınlar. Zira hep ıspanağın kuvvetine ait oynayalı evde karım bir tencere ıspanak, kayın validem 2. tencere ıspanağı ateşe bindiriyor. Ateşten ıspanak yemeğinin biri binip biri iniyor. Vallahi başka yemek yapmaz oldular. Çimdik çok haklısın iyi ki bu mektubu yazarken gördüm. Zira bizimkiler de bu ara reçeli dahi ıspanaktan yapmaya başladılar.

MEĞERSE

Geçen gün sokakta gidiyorum. Önümde sarışın boylu poslu bir kadın gidiyor. Baktım, yürüyüşü hali tavrı o kadar hoşuma gitti ki düştüm arkasına. Eh, insanın arasıra biraz değişikliğe de ihtiyacı var. Yanına yaklaşıp baktım. Gözünde kara bir gözlük var. Ona yavaşça seslenerek “görüşebilir miyiz? Size hayranım.” dedim. O da: “Rica ederim beni rahatsız etmeyin. ” dedi. Lakin ben ısrarla takip ettim.
Tenha bir yerde fırsatını bulup tekrar yolunu kestim. Israrla görüşme isteğimi söyledim. Kadın yüzüme şöyle bir baktı ve: “Haludun, sen utanmıyor musun hiç? Bırak da yoluma gideyim. Zira konken partisine gecikeceğim.”
Birdenbire toparlandım. Meğerse ben karımın peşine düşmüşüm haberim yok. Siyah saçlarının üstüne sarı ve uzun bir peruk takmış, gözüne de kara gözlükler takıp göz kenarlarındaki kırışıklıkları da örtmüş. Korse takmış, giyinip kuşanmış bir genç kız olmuş. Ben nasıl tanıyım onu? Hemen: “Karıcığım, sen geceleri evde de böyle olursan ben seninle yatakta bile konken oynamaya hazırım” dedim.

YEMEK

Yemek o kadar uzun sürmüştü ki, misafirlerden birirsi masaya yaklaşarak “Yemeğiniz hâlâ bitmedi mi? Bu ne kadar uzun süren bir yemek” dedi. Yemektekilerden biri ayağa kalkarak “bizim yediğimiz sadece kendimizin yemeği değil. Yemekte başkalarının da hakkı var. O kadar çabuk biter mi hiç dostum?” dedi.

FIKRALAR-24 (10 KISA FIKRA)

TEMEL

Genç kız temele yaklaşıp “seni seviyorum” der. Senden ayrı yaşayamam her zaman birlikte olalım. Temel biraz düşünür, peki ama annen ne olacak? Onu ne yapacağım. Biraz önce aynı şeyleri oda söyledi de.

AVCI

Avcının biri her akşam eve gelirken elindeki yaban ördeğini karısın uzatıp, “bunu hizmetçiye ver temizlesin kızartsın” demiş. Hizmetçiden “peki” deyip hanımdan alıp pişirip masaya koymuş. Birkaç sabah hizmetçi kahvaltıya taze yumurta getirmeyince, evin hanımı merak edip tavuklar yumurtlamayı kestiler herhalde deyip kümese ineyim demiş. Lakin kümese yaklaşınca ne görsün! Yaban kazı kümesin içinde dolaşıp duruyor. Kümeste hiç tavuk kalmamış. Hanım bunu görünce, hizmetçiyi çağırmış. Buradaki tavuklara ne oldu? Diye sormuş. Sen gelen ördek ve kazları toplayıp tavukları pişirmişsin. Hizmetçi, ne yapayım! Demiş. Bir tanesini denedim düdüklüye sığmayınca kedi kapıp götürdü, bende çareyi bu yolda buldum

HERİFİN BİRİ

Herifin biri parkın havuzunda renk, renk balıkları görünce iştahı kabarmış canı balık çekmiş. Oltasını çıkarıp birkaç tane yakalayıp işine devam ederken uzaktaki park görevlisini elinde sopayla görünce yakaladığı balıkları hemen havuza geri bırakmış. Balıklar suyun yüzüne baygın bir şekilde çıkınca adam, foyasını saklayamayacağını anlamış. “ne o” demiş balıklara bekçiyi görünce bayıldınız mı?

ERKEK

Erkek karısına kızınca, “hayvan” diye bağırdı. Kadın buna üzülmüştü ama hiç sesini çıkarmadı. Biraz sonra kürkünü giyip kocasının kahvesini getirince, adam kızarak sen evde kürk giyecek kadar budalasın dedi.
Kadın bu söze dayanamadı ve cevap verdi. Hayvanlığa yakışabilmem için postumu tamamladım ama ayak adedim biraz noksan.

ADAMIN BİRİ

Adamın biri hafta başı gelince hemen yeni bir âşık bulur ona “seni seviyorum” diyerek ilanı aşk edermiş. Günün birinde onun bu durumunu görenlerden biri sormuş. Daha sen bir kadını sevmeden öbürünü sevmeye başlıyorsun! Hem her hafta başı başlıyorsun, hem de her hafta başı âşık değiştiriyorsun. Sen nebicim bir adamsın?
Adam: ya maalesef öyle oluyor, uzun zaman aynı insanın nazını çekecek hal kalmadı bende. Hafta başı haftalığımı alınca bir sinema parası ile kendime yeni bir âşık buluyorum. Bazen daha ismini bile ezberlemeden değişiyor. Haftalılar da 15 güne çıkınca ilişkilerimde uzun sürdü, adını dahi öğrendim. Galiba Nayimeydi.

HIRSLI KADIN

Hırsla şemsiyeyi kocasının kafasına indirince adam, “aman” dedi. Karıcığım evde yağmur falan yok hiçbir yerde de akmıyor. Lüzumsuz yere şemsiye kullanmanın ne anlamı var.

ANLAŞMAMAK

Arkadaşı sordu: evlendiğin gece karın soyununca ne yaptın? Dedi. Ne yapacağım! Derhal giyinip kapıyı çekerek sokağa fırladım.

AYRILMIŞ

Ahmet ten ayrıldıktan 3 ay sonra işimi kurup evlenmek üzereydim. Karşıma Nihat çıktı ve evlenmeme mani oldu. Şimdi hala bekliyorum. Nihat’ımı bekliyorsun? Hala işi neden uzattın? Yoo Nihat’ı çoktan terk ettim. Ama Asım iyiydi. Yeni karısından boşanıp dönmesi için bekliyorum.

FARA BENZİYOR MU?

Sevgilim gözlerimi tıpkı otomobil farına benzetiyor. Benimki ise otomobilin farlarını benim gözlerimi görebilmek için her zaman açık tutuyor.

ÖNCE

Evlenmeden önce bütçemizi yapalım dedik ve nişanlımı yanıma aldım. Tam o sıra makyaj konusuna gelince bana sordu. Ayda kaç kilo boya kullanıyorsun? Sen o kısmı boş bırak dedim. Makyajcıya sorarız, boya tartar terazi onda.

FIKRALAR-23 (10 KISA FIKRA)

ZİYARETCİ

Hapislinin ziyaretçisi ne yediniz diye hal hatır edince, hapisli daha önce hakkım olmayan malları ve paraları yemiştim. Şimdi de ceza yedim kuru ekmek yiyiyorum. Dedi.

İKİ ARKADAŞ

İki arkadaş buluşmuşlardı. Erkek kadına dert yandı. Sorma, başkasının hakkını yediğim için karım beni terk etti dedi. Kadın, ah dedi dertlerimiz birbirine benziyor. Sende bana ne olduğunu sorma! Başkasının yatağına yanlışlıkla girdiğim için beni de kocam terk etti. Şimdi seninle acep nerelere gitmeliyiz.

SIHHİYEDE

Sıhhiyede kapıdan içeri giren perişan kılıklı adama, doktor neyiniz var diye sordu. Adam ezilip büzülerek cevap verdi. Bir karım ve bir düzinede çocuğum var doktor. Dedi.

METEOROLOJİ İSTASYONU

Adamın biri meteoroloji istasyonunun etrafında dolaşıp dururmuş. İstasyonun içindeki memur adamın bu halini merak etmiş. Beyim! Bir isteğiniz mi var? Diye sormuş. Adam: evet demiş. Havayı merak ediyorum da çok kötü şemsiyem kırıldı, konu komşununkini istemek biraz zor oluyor. Eğer sarsıntıda olacaksa, mobilyam marangozda eve taşımayayım param da cebimde kalır. Deniz de fırtına çıkacaksa karım uzakta hiç yola çıkmasın. Bu kadar karışık problemleri olan insan buradan başka nerede dolaşabilir.
Memur biraz düşünerek, öyleyse dedi ben müdür ile bir konuşayım sizi de buraya görevli olarak alalım sıkıntılarınız biraz azalır.

GENÇ ADAM

Genç adam penceredeki aşığına seslendi. Ben daha ne kadar burada bekleyeceğim? Dedi. Kız başını bile ona çevirmeden konuştu. Ben sana iki gözümle birden bakarsam nazarım değer, onun için böyle görüşmeye devam edelim.

NAZARLIKÇI

Nazarlıkçı dükkânına giren iki mahalle karısı, orada duran göz boncuklarını okşadıktan sonra büyük olanlarını seçince, nazarlıkçı sordu. Hanım! Dedi eğer eşeğe takmak içinse mavi tespihimiz de var dedi. Kadın: hayır bizim küçük okula başladı yollarda gelip giderken nazar değmesin diye istiyorum.
İki gün sonra kadını telaşla sokakta gören nazarlıkçı, çocuğunuza nasıl geldi boncuk diye sordu. Kadın, telaşlı bir şekilde sormayın! Dedi. Çocuğuma bu sabah yoldayken araba çarptı hastaneye gidiyorum. Dedi

BEKLEME

Adamın biri yağmur altında caddenin ortasında bekleyip durmuş, durmuş en sonunda sokaktaki bekçi yaklaşarak ona seslenmiş. Vasıta beklemekten sırılsıklam oldun! Atlasana geçen arabalardan birine demiş. Adam yolun ortasına çıkıp durmuş. Ben binmek için beklemiyorum demiş. Geçenlerde beklemediğim bir araba bana çarptı boynun o günden beri çarpık. Şimdi de bana çarpan o arabayı bekliyorum. Belki tekrar çarpınca boynum düzelir. Zira 45 gündür görmüş olduğum fizik tedavisi cüzdanımı çarpmaktan başka hiçbir işe yaramadı.

HAKİMİN SORUSU

Hâkim, hırsıza girdiği evden neler çaldığını sordu. Hırsız: vallahi dedi. İlk önce evin hanımının kalbini çalmak istedim, ama başaramayınca onun kara kutusunu alıp gittim. Katiyen suçlu delim! Kutu da olan parada ancak yol masrafıma ve bir günlük yemek masrafına kâfi geldi.

CEBİNE ÖKSÜRMÜŞ

Gece vakti evin erkeği 12 yaşındaki orta boy oğlunu yanına çağırarak, “oğlum” der. Çabuk git bana köşedeki dükkândan içki al. Oğlu düşünür taşınır, “baba” der ben bu saatte sokağa çıkmaya korkarım. Baba çocuğunu yanına çağırır, bak der ceketinin cebine eğilir senin cebine öksürdüm bu öksürük sen korkmadan gidip gelebilirsin hayda yallah der.

KEPÇE KULAKLI

Temelin kulakları o kadar büyükmüş ki herkes ona kepçe kulaklı diyormuş. Bir gün Fadime çorba pişirirken Temel, Temel diye seslenmiş. Bana kulaklarını verir misin? Kepçeyi bulamıyorum da

FIKRALAR-22 (10 KISA FIKRA)

MÜELLİF

Müellife sormuşlar. Bu ara yazılarınızı neden kafesin içinde yazıyorsunuz? Müellif ne yapayım demiş. Zayıflık bana hiç yakışmadı kendimi aynaya baktığım zaman, maymuna benzettiğim için yerime oturmak istedim de.

ZENGİNLER

Zenginler hep bir arda toplanmışlar koskocaman bir pastayı parçalara ayırıp yerken yanlarına fakir görünüm de bir çocuk yaklaştı. Zenginler hemen sordular. Senin burada ne işin var? Eğer canın pastadan çektiyse sana artandan veririz. Dışarı çık ve dışarıda bekle! Ben bu pastayı annem pişirdiği zaman tatmıştım. Beğendiğim için tarifini yazıp size getirdim. Belki sipariş verir pişirtirsiniz diye bekliyordum.

SON İSTEK

Adamın birini idam ederken ipini çekmeden sordular. Son isteğin nedir? Dediler. Adam düşündü, bir tabak patlıcan kebabı yemek dedi. Cellât ipi elinden bıraktı. Karısı koşup lokantaları aradılar sonunda bir tas ile karısı döndü. Cellâda tası verdi. Cellât, adama tası vererek kusura bakma! Dedi. Patlıcan kebabı yerine kabak kebabı bulabildik.

İLİŞKİ

Kadın, erkeğe bizim ilişkimizi kimse biliyor mu? Diye sordu. Erkek, vallahi eski karım biliyor ama yenisinin henüz haberi yok. Dedi.

SORU

Müessesenin müdürü nöbetçi doktora geceyi nerede geçirdin, rahat ettin mi? Diye sordu. Nöbetçi doktor, elbet rahattım dedi. Çünkü hastanın yatağında uyuyup kalmışım! Şikâyet edecek halim yok.

NELER DÜŞÜNÜRMÜŞ?

Pazar günü dinlenirken neler düşünürsün? Pazartesi günü patronda yiyeceğim paparayı çok düşünürüm.

SEVGİLİM

Sevgilim mavi, beni engin denizlere benzetiyor. Sıcak günlerde üzerime atılmaması için kırmızı giyinmeye karar verdim.

SOHBETLER

Gazetelerde yazılan Pazar sohbetlerini nasıl buluyorsunuz? Vallahi karımın tatsız olan sohbetlerinin tadını kaçırmaya kâfi gelecek kadar.

LOKANTADA

Lokantada müşteri garsona çıkıştı. Sen ne biçim garsonsun? Dedi. Yemek taze pişmiş güzel ama her çatalı yemeğe attığımda senin kılına rastlıyorum. Yoksa bıyık tıraşını tabakların içine mi yapıyorsun? Dedi. Garson: aman beyim iftira benim bıyığım falan yok ki! Sakalım bile daha çıkmadı. Ama patron ara sıra tıraş oluyor, demek ki mutfağa yakın yerde tıraş olmuş.

HAPİSTE

Hapisli hapisliye seslendi. Eline geçen ilk para ile ne almak istersin? Hapisli hapisliye, birkaç maymuncukla delik açma aleti almayı düşünüyorum.

 

Mutluluk



Mutlu olmak bir sanattır,der Alain
Sağlam kafa sağlam vucutta bulunur.
Allahın verdiği canı korumak en büyük ibadettir.
Mutluluk bu mudur.
Homeros 2850 yıl önce,
İlyada ve Odysseusta,
Truva savaşlarını anlatır.
Ölümsüzleşti eseri ile,
Mutluluk bu mudur?
Toprağa diktiğin fidanın,
Meyvasını yemek,
Torununun lakırtılarını,duymak mıdır,
Mutluluk.
Sanatın ana teması,mutluluktur.
Hayatta bir eser bırakıp,
Sonsuzlarda anılmak mıdır,
Mutluluk.
Bir kelebeğin uçuşunda mıdır,
Salıncaktaki çocuğun,çığlığı mıdır.
Mutluluk
Dünyaya ağlayarak gelip,
Ömrünü tamaladıktan sonra,
Onurlu bir şekilde,
Tebessüm ederek,vedalaşmak mıdır,
Mutluluk

Cemal Borandağ
24 Temmuz 2017
Mutluluğu birde siz tarif edin.sevgilerimle.

Sauna'ya Giden Bir Grup Genc

Sauna'ya giden bir grup genc erkek, soguk havuzda dinlenirlerken bir cep telefonu calar. Bir adam telefonu acar. Ortam cok gurultuludur; telefonun obur ucundaki kadin sesini zorlukla duyar.
- Sevgilim. Meltem'le disardayim. Biraz once cok guzel bir kurk gordum. 400 milyon liracik. Senin kredi kartindan alabilir miyim? N'oooolur, alabilir miyiiiiimmmm?
- Tabi canim. Al.
- Ah sevgilimmmm! Cok sekersin. Biseycik daha var ama kizmayacaksin, degil mi?
- Hayir, kizmam...
- Buraya gelmeden once Akmerkez'deydik. De Beers'de bir tane tek tas pirlanta yuzuk gordum. Cok guzeldi sevgilim. Butun arkadaslarimda var. Senin kredili kart hesabindan alabilir miyim? 650 milyon liracik. Gelecek ay ikramiye alacaksin. O zaman odersin. N'ooooluuurrrr. Alabilirmiyim?"
- Peki, al canim.
- Sevgilim benim. Bi tanem. Cok sekersin. Bu aksam sana harika bir gece yasatacagim. Caniiiim, bi sey daha var. Ama kizarsin diye korkuyorum...
- Kizmam, soyle bakiyim.
- Son kazadan sonra arabamdan iyice sogudum. Galeride bi tane Peugeot 206 gordum sevgilim. Cok guzeldiiii... 9 milyara birakacak. Senin adina bankadan bi kredi actirsak diyorum sevgilim. Nuran'in kardesi bankada sube muduru... Kefil-belge-imza falan istemiyor, sen tamam dersen hemen yapicak islemleri. N'ooolurrrr sevgilim, seni cok seviyorum....
- Peki, peki. Tamam. Olur. Al bakalim.
- Tatli sevgilim benim. Canim sevgilim. Seni coook seviyorum. Hadi by, aksama gorusuruz.
Genc adam telefonu kapatir ve arkadaslarina sorar:
- Kimin Lan bu telefon

ECEL

Ecelin ve talihin seni,
Nerede bulacağını bilemezsin.
Ben olduğum zaman ölüm olmayacak,
Ölüm olduğu zaman ben olmayacağım,der
Epicuros.
Hayat bir yoldur,eğrisi,doğrusuyla.
Dört dörtlük olmuyor.
Çalışıp,çabalayıp,gayret gerekiyor.
Yaşam için.
Enerjik olmak,cinsel güçle sağlanıyor.
Güzele bakmak sevaptır.
Sevap işlemeye devam.
Hakka yürüyene kadar.

Cemal Borandağ
22 Temmuz 2017

ÖZLEDİM



Mahallenin bıçkın delikanlısıydım,
Güzeline gönül kaptırmıştım.
Sol elime gülü,sağ elime şiirimi,
Yanaklarına öpücük kondurdum.
Korktum,kaçtım,platonik aşıktım.
İlk aşkımı özledim.

Deli-kanlıydım,güvenim tamdı.
Dünyalar sanki benim için yaratılmıştı.
Pavyon kabadayısıyla yarışıyordum.
Şövalye ruhumla,gecenin bir vaktinde,
Tabanca atış yarışması yapmıştık.
Kazanmıştım.Pavyon gülü yanağımdan öptü.
Deli Gönülün öpüşünü özledim.

Şarkın en soğuk günüydü.
Eskimoların iglolarında yaşar gibi.
Gençken hayat ne güzel.
Her şey güllük gülüstanlık.
O soğuklarda kurdun,kuşun,
Bize sığındığı günlerde.
Titreye titreye,
Ateşli sevişmeleri özledim.

İlk evlilik Allahın emri,anne-baba buluyor.
İkinciyi Allah acır gönderirmiş.
Üçüncüyü şeytan bulurmuş.
Kadınların,adı değişik hepsi aynı.
Zamanı geldimi kale duvarı gibi.
Hak,hukuk,adalet diye dikilirler.
Sevgiyi,saygıyı unuturlar.
Elveda güzelim demeyi özledim.

Cemal Borandağ
23 Temmuz 2017
Mizah,dans eden ruhun sesidir.

20 Temmuz 2017 Perşembe

FIKRALAR-21 (10 KISA FIKRA)

PAHALI KIZ

Genç delikanlı babasını artık seni evlendirelim oğlum demsi üzerine, baba der eğer beni evlendirmek istersen bana şu yan komşuda oturan bakkalın kızını alıver der. Zira ona senelerdir vurgunum. Babası oğluna bakarak, oğlum der. Onu nasıl alırız. O kız çok pahalıya mal olur. Babası sürekli zam yapa, yapa kıza da yapmıştır.

TUVALET DERDİ

Kabızlık tan şikâyetçi olan kayın valide ve doktora giderek dertlerine çare olacak bir ilaç vermesini söylerler. Doktor hemen kendilerine birer ayrı müshil reçetesi verir. Kaynana ve damat reçetelerini alıp eczaneye koşarlar. Akşam evde yatmadan önce ilaçlarını ilaçların içerler. Lakin evde bir tuvalet olduğu için, ilaçları da aynı saatte almaları gerekirken birisi tuvaletin kapısında beklemek zorunda kalıyordu. Bazen de altına kaçırıp çamaşırlarını ıslatıyorlardı. Bir gün yolda giderlerken doktorla karşılaşırlar. Doktor, onlara ilaçtan memnun olup olmadıklarını sorar. Doktora durumlarını anlatırlar. Doktor bu durumun bir çaresi var, biriniz ilacı gündüz biriniz ise gece alın der. İlacın tesiri ayrı saatlere gelsin der. Bizim damat ve kaynana doktorun sözünü dinleyip, ilaçları ayrı zamanlarda alırlar.
Yine bir gün yolda yürürlerken doktora rastlarlar. Doktor, damada tavsiyem sizi rahatlattırdı mı? Diye sorar. Damat, hem de ne çok der. Ben gündüz ilaç alınca evde bekliyorum. Kayın validem benim yerime vardiya usulü gidip çalışıyor. O gece evde ilacını alıyor, bende geceleri çalışıyorum. Bu sayede eve iki misli para giriyor.

ZİYARET

Arkadaş evine giren genç adam, oda kapısını açınca şaşırdı. “yahu” dedi. Hiç evin içinde bakkal dükkânı açılır mı? Bari bunu bir sokak üzerinde açsaydın daha kazançlı olurdu. Arkadaşı güldü, benim bakkal açmaya hiç niyetim yok. Ama dedemden kalan birkaç kuruş elime geçince harp tehlikesi bahanesiyle senelik erzak aldım. Yoksa acele etmeseydim karım o parayla kürk almamı isteyecekti. Ne yapıp edip de o parayı elimden alacaktı, beslenme sıkıntımız da devam edecekti.

DOKTORDA

Doktora gelen bir zatı muhterem, karımla sabah olduğu zamana kavga ediyoruz dedi. Ve şikâyet etti. Acaba bunun sebebi ne olabilir? Diye sordu. Doktor, acaba eşiniz erken kalkmak istemediği için asabileşiyor mu? Müşteri hayır, dedi. O beni sabah kapıdan uğurlarken bir sürü liste yapıp benden para istiyor beni sinirlendiriyor. Bende kavga çıkarıyorum.

HASİ
Hasis olan bir zat, evine misafir gelince hasta olduğunu ve et perhizine girdiğini söyledi. Bunun üzerine misafir sokağa çıktıkça kendisine günlük et alıp da pişirdiği halde, pişirdiği etin bittiğini görünce; ev sahibi hanım efendi dedi. Bu evde kedi var herhalde. Ev sahibi ısrarla evde kedi olmadığını iddia edince misafir dayanamadı. Siz et perhizindesiniz! Ben ise eti gramla yeme perhizindeyim. Eti çarşıdan tarttırıp alıyorum. Evde tartınca yarısı çıkıyor. Yoksa et buharlaşıp da mı gidiyor.

GENÇ KADIN

Sevgilisini telefon da bekleyen genç kadın, kapıdan girdiğini görünce şiddete kapıldı. Bu nasıl şey Alfred dedi. Ben seni telefon da bekliyorum. Kapıdan her zaman Henry’i karşılamaya alıştım da birden şaşırdım.

PİŞKİN

Boğazına düşkün şişmanca olan bir kişi iyi yemek pişirdiğini duyduğu bir kadınla tanışır. Ona önce sevdiği yemeklerden söz eder. Bakar ki kadın da aynı yemekleri seviyor, onunla evlenmeye karar verir ve evlenir. Adam, ağzı kulağında hayatından memnun evliliğinin ertesi günü hanımından en sevdiği yemekleri yapmasını bekler. Bakar tepsi için de kocaman bir balık gelmiş onu afiyetle yer. Ertesi günü bakar başka çeşit bir balık sesini çıkarmaz. Lakin üçüncü gün dördüncü gün gene balıkların çeşidini görünce zor yutkunur. Bir ün dayanamayıp, hanım der bu nasıl bir iş? Ben sana evlenmeden önce balığı sevdiğimi hiç söylemedim. Sen ise nikâhı basınca bana balıktan başka bir şey pişirmiyorsun! Kadın: siz balık sevmiyorsunuz diye size balık semeyi öğreteyim demiştim. Lakin altı aylık aldığım balık buzdolabına sığmayınca dışarıda kalanlar biraz ağırlaştı. Üzülmeyin beyefendi bundan sonra buzdolabında olan balıkları pişiririm.

İKİ ARKADAŞ

İki doktor arkadaş konuşuyorlardı. Biri dedi ki: dostum bu hayat pahalılığın da hastalara ne tavsiye ediyorsun? Diğeri ben kolayını buldun! Ne kadar düğün, çay yemekli olan davet var ise kaçırmamasını tavsiye ediyorum.

ÖĞRETMEN

Öğretmen talebeye sordu: oklava neye yarar? Oğlum dedi. Çocuk: bizim evde yaramazları dövmeye yarar, dedi.

GEÇENLERDE

Geçenlerde kaynanamı alıp bir arkadaşıma gidelim dedim. Neyse evin kapısın çaldım kapı açıldı, içeri girdik. Kapıyı açan bize ev sahibi hasta yatıyor dedi. Kaynanam önden girdi. Ben pardösümü asıp hal hatır sorana kadar beş dakika geçti. Çıktık yuları baktık bir gürültü var. Ne oldu belli değil! Hasta öldü mü? Bayıldı mı? Anlayamadım. Arkadaş atıldı hasta kaynananı görünce bayıldı. Dedi. Azrail zannetti korkudan olacak. Dedim yine ucuz atlatmış, benim karım onu karşısında sürekli görmekten öldü. Ben bu yüzden bekâr kaldım.

 

NE DERSİNİZ?

Doç. Dr. Şafak Nakajima

Nancy R. Smith’in ‘’Her Bir Kadına Karşı’’ şiirini, kadın ve erkek rollerini tartışmamıza katkı sağlayacağı düşüncesiyle Türkçe ’ye çevirdim.

Dikkatle okuyup düşünün lütfen!

Şiirdeki tespitlere ne dersiniz?

HER BİR KADINA KARŞI...

Güçlü olduğunu bildiği halde zayıfmış gibi davranmaktan bıkmış her bir kadına karşı, kendisini savunmasız hissettiği halde güçlü gibi görünmekten bıkmış bir erkek vardır.

Aptalmış gibi davranmaktan bıkmış her bir kadına karşı, sürekli “her şeyi bilme” beklentisinin yükünü taşıyan bir erkek vardır.

“Fazla duygusal kadın” olarak adlandırılmaktan bıkmış her bir kadına karşı, gözyaşı dökme ve nazik olma hakkından mahrum edilmiş bir erkek vardır.

Rekabet ettiğinde kadınsı olmadığı söylenen her bir kadına karşı, erkekliğini ispat etmesinin tek yolu rekabet etmek olan bir erkek vardır.

Cinsel bir obje olmaktan bıkmış her bir kadına karşı, iktidarı konusunda kaygılanması gereken bir erkek vardır.

Çocuklarını ayak bağı olarak algılayan her bir kadına karşı, ortak ebeveynliğin mutluluğundan alıkonmuş bir erkek vardır.

Anlamlı işlerden ve eşit ücretten mahrum edilen her bir kadına karşı, başka bir insanın tüm mali sorumluluğunu üstlenmek zorunda olan bir erkek vardır.

Bir otomobilin karmaşık özellikleri öğretilmemiş her bir kadına karşı, yemek pişirme hazzının öğretilmediği bir erkek vardır.

Kendi özgürlüğüne doğru adım atan her bir kadına karşı, özgürlüğe giden yolu kolaylaştırılmış bir erkek vardır.

Nancy R. Smith

7 Temmuz 2017 Cuma

ERKEKLER, KADINLAR, GÜZELLİKLER VE ANNELİK


  1. Kadınların yaşları insani duygularla artıyor. Kadınlık korkusu azalıyor.

  2. Kadın mutfakta tasarrufçu, sokakta aristokrat, yatakta sevişken olmalı.

  3. Bu dünya ne kadar rahattı. Erkek bedeninden türeyen kadın geldikten sonra, yarı cennet yarı cehennem oldu.

  4. Genç kız der ki, annen soğan, baban sarımsak, oğlan bal şeker.

  5. Kadife gibi kalbi var. Kadife kale.

  6. Annemin öyle bir cenaze töreni vardı ki; sanki düğün alayı gibi. Cennete nikahını kıydık uğurladık.

  7. Annemin elinde ay yıldız bayrak işlemesi vardı, benimde yüreğime vurdu, benlendim.

  8. Kadın iktidarı beklemez. Yapacaksan yap gayrı.

  9. Bir tek kadına inanrım o da anama. Canım benim.

  10. Kadınlar hayvanları seven erkekleri sever. Çünkü onlarda hayvan.

  11. Evde iyi kötü bir kadının olması güzel. En azından bağırıp çağırıp ses oluyor. Kendini yalnız hissetmiyosun.

  12. Her erkek sevildiği zaman çocuklaşır. Kadınlar büyüler.

  13. Kadının kalbine giden en direk söz, güzel sözlerdir. Gül takdimli ve esprili olursa yemede yanında yat.

  14. Bütün kadınlar yatağa girdiğinde huridir. Çirkin kadın yoktur. Az votka, az şarap, az rakı, az cin. Cin çarpmışa dönersin. Huri, nuri olur.

  15. Güldüremediğin kadına sahip olamazsın. Güldürürsen, gülersin

  16. Güzel insanlara, güzel havalara, güzel kadınlara doyum olmaz.

  17. Kadın para saçan elleri sever. Aklı tavada, götü tavada pişmiş.

  18. Öyle çirkin kadın ki, bin elim olsa birini değdirmem. Eşeğin bile nefsi kalkmaz.

  19. Annemin mezarını yaptık, üç günde suladık. İnşallah büyür ayağa kalkar.

  20. Bir kadını bacağına ikinci el değdimi, iflah olmaz.

  21. Kadın mı güzel şarap mı? Kadınsız şarap güzel değil, şarapsız kadın güzel değildir.

  22. Koluna taktığın kafın aristokrat olmalı, cüzdanını rahatlatmalı, koluna taktığın saat gibi kaliteli olmalı.

  23. Güzel havalara, güzel insanlara, güzel kadınlara doyum olmaz.

  24. Güzellik bakan kişinin gözündedir. Bir gül mü güzel, onu göern göz mü güzel? Güzellik, hem gülün güzelliğinde, hemde gören gözdedir. Etrafında bir çok güzellikler var, çoğu insan göremiyor. Bakar körler çok. Ressam, şair, edebiyatçıların farklı gözleri var.

  25. Güzel değildir yaşamak, sevgisiz, inançsız ve aşksız. Sevgi ile güzelleşir herşey.

  26. İyi bir kadın erkeği etkiler, zeki kadın ilgisini çeker, güzel kadın büyüler, anlayışlı kadın ona sahip olur. Böyle kadın nerde bulsamda kulu kölesi olsam.

  27. Erkekler meyvelerin hepsini çok sever. Armudun iyisini ayı yer.

  28. Kadın kasa gibidir, şifresi bilinmeden açılmaz. Şifresi bacakları arasındadır.

  29. Şalt, palt giyinme. Kadınlar sevmez. Artistim benim.

  30. Bodrum’da gezerken, kadınlar ciğer görmüş kedi gibi etrafımızı sardılar. Saf kediyiz ya, ye beni.

  31. Kadınlık mutluluktur. Mutsuz kadın yoktur, mutlu olmasını bilmeyen kadın vardır.

  32. Yaşama sevinci ile dolu bir kadından daha güçlü bir şey olabilir mi?

  33. Araba alıcaksan, ikinci el, subaydan alacaksın. Kullanmaya zamanı olmaz. Hanım alacaksan, ikinci el, doktordan alacaksın. Para kazanma hırsından dolayı, kullanmaya zamanı kalmaz taze taze seversin.

  34. Kız çocuğunu kırk gün atmazsan, bir daha hayat boyu atamazsın. Bir kızım, bir nazım, bin altın az.

  35. Anadır, adam eder adamı. Adam adamsa eğer.

  36. Bir kadının dudaklarından önce, bakışları gülüyorsa, samimidir.

  37. Kadın bana romantik baksana diyor. Niye öküz gibi mi bakıyorum.

  38. Kadınları gördün mü şaşırırsın. Davut’un zeburuna mı inanayım, Musa’nın tevratına mı, İsa’nın inciline mi, Muhammed’in kuranına mı? Allahsız oldum çıktım, ateist oldum.

  39. Kadın rüzgarda saçlarını savurdukça, erkek özde, sözde dik durdukça.

  40. Annelerin çocuklarını çok svmesiyle, güneş daha bir güzel doğuyor.

  41. Tarlanın taşlısı, kadını yaşlısı hasta eder adamı.

  42. Her kadın budisttir. Hayatında bir öküz sevmiştir.

  43. Türk kadını, evleninceye kadar boyuna uzar. Evlendikten sonra enine uzar.

  44. Güzele, baş ağrısı bile yakışır.

  45. Kullanma tarihi geçmiş kadınlar hasta ediyor beni. Allahın yeni mamül gönder.

  46. Doktorlara para yedireceğime, güzellere para yediririm. Doktorlarım onlar beinm.

  47. Kadını kim anlamış ki ben anlayayım. Horoza sormuşlar “Yumurtamı tavuktan çıkar, tavuk mu ymurtadan”, “ ben bilmem, işime bakarım” demiş.

  48. Bir tek kadına inanırım, o da anama.

  49. Kadının kalbine giden en direk söz, güzel sözdür.

  50. Evli erkekler için diğer kadınlar kraliçedir.

  51. Gündüz Katerina, gece ramses. Bu işi tersine çevirirsek hoş olmayacak.

  52. Dünyanın hukuk cenneti neresidir? Sütyenler. Çünkü içinde iki aziz vardır.

  53. Kırmızı giymiş zalimin kızı. Beni kızartacak.

  54. En çok erkeğin, kadının yanında horozlanması hoşuna gider.

  55. Bahar, genç kızın gençliğidir, güzelliğidir, nefesidir.

  56. Karıncalar kokuya, erkekler kukuya.

  57. Güzellere bakmak sevap. Cennet güzellerin ayakları altındadır. Annen güzel mi?

  58. Kadınların derdiş boncuk, erkeklerin kancık.

  59. Karınızla düello yapmayın. Çocuklar arkadan vurur.

  60. Türk kadınları yemek yerken utanıyor. Sevişirken utanmazlar mı? Vay utanmaz vay.

  61. Şarap gibi kadın. Sana sarhoşum. Şarap, viski, bira içmeye gerek yok.

  62. Delimisin? Güzel sevilmez mi? Nazı. Cası, sazıda olmasa.

  63. Evde daima erkek en son sözü söyler. “Peki hanımcığım” der.

  64. Kadın her eve lazım. Erkekte.

  65. Kediler kadınlar gibi sever. Nankör.

  66. Dişi dişi, tek dişi kalmış dişi, cadı.

  67. Kadınlar, kadınlar için giyinir. Erkekler için soyunur.

  68. Evlilikte, erkek mahkum, kadın gardiyandır.

  69. Deliler evlenir mi? Genellikle onlar evlenir.

  70. Her kadın bir aşktır. Çıldırtma beni.

  71. İnsanın karısı cehennem, sevgilisi cenneti yaşatır.

  72. Kadınlar erkeklerini, aslanım diye diye kuzulaştırır.

FIKRALAR-20 (10 KISA FIKRA)

TEMELE SORMUŞLAR

Temele sormuşlar bir kadınla evlenseydin önce ne yapardın? Temel: önce alt yapısının iyi olup olmadığına bakarım.

TEMEL ve AY

Temel bir gece bahçede otururken, gökyüzünde hilal şeklinde doğan aya seslenmiş. Sen çok güzel bir aysın ama benimle beraber baş başa kalsan da Türk bayrağı olamazsın. Çünkü ben yıldız değilim.

TEMELE SORU

Temele sormuşlar çocuğun büyüdüğü zaman ne yapacaksın? Temel şöyle cevap vermiş. Onu eşekbaşı yapmayı düşünüyorum. Çünkü beni evde herkes eşekbaşı yerine koyuyor. Çocuk her zaman babaya benzemeli.

TEMEL KAHVEDE

Temel bir gün kahvede arkadaşlarına beni bir süre görmezseniz meraklanmayın demiş. Ben başbakanlığa başbakanı görmeye gidiyorum demiş. Arkadaşları temele sen başbakanlıkta ne yapacaksın? Demişler. Temel, başbakanın başına bakacağım demiş.

TEMELE SORULAN

Temele kahvede sormuşlar temel demişler şu sahip bey denilen adamla neden aranı açtın? Temel: çünkü o adam bana sahip çıkmaya başlayınca bende tasmanın zincirini koparmak istedim. Aramızda açıklık filan yok yalnızca bir kopma var.

TEMEL ve KADIN

Temel kadının biri yaklaşıp temel der, seni dün gördüğümde gözün yeşildi bugün ise mavi. Temel şaşkın, şaşkın cevap verir. Onu bende unuttum lensi dün mü taktım bugün.

TEMELE SORMUŞLAR

Temele sormuşlar. Temel sen atımı daha çok seversin yoksa eşeği mi? Temelde ben en çok eşek oğlu eşeği severim demiş.

TEMELE YİNE SORMUŞLAR

Temle demişler hayvanın büyüğü deyince senin aklına ne geliyor. Temelde, ne gelecek damadım geliyor demiş.

TEMELE DEMİŞLER

Temele demişler hava bulutlanınca ne yaparsın? Temel tabii ki hemen şemsiyemi açarım demiş. Ya hava güneşlenirse, temel gene şemsiyemi açarım. Sen şemsiyeni ne zaman açmazsın? Temel, sapı kırıldığı zaman demiş.

LAVMAN

Hastanede dolaşırken kapının aralığından hademenin hasta ile ilişki de olduğunu gören başhemşire hademe odadan çıkınca onu yanına çağırıp sorar. İçerde az önce hemşire ile ne yapıyordun? Hademe: hiç efendim hastaya lavman yapıyordum. Hemşire hademeye dönerek şöyle der. Lavman sırasının ne zaman bana da geleceğini merak ettim de!

 

FIKRALAR-19 (10 KISA FIKRA)

NE GELMİŞ

Temel bir gün arkadaşları ile birlikte kahvede otururlar. Onu keyifsiz gören arkadaşları ona sorarlar. Temel neyin var böyle başına bir şey mi geldi?
Temel: daha ne gelsin der. Başıma dün akşam kaynanam geldi der.

NEDEN TOPALLIYORMUŞ?

Temele sormuşlar temel demişler neden topallıyorsun? Temel şöyle cevap vermiş, neden olacak ayağıma talih kuşu yerine talih kurşunu çarpıp geçti. Demiş.

TEMEL’İN SİGARASI

Temel demişler sen günde kaç paket sigara içiyorsun? Demişler. Temel: başkalarından bir paket kendimden ise dörtte bir paket içiyorum.

TEMEL HASTANEDE

Temel hastanenin kapısından telaşla içeri girer, önüne çıkan hemşireye hemşire hanım diye seslenir. Bu hastanenin başhekimi nerede diye sorar. Hemşire, başhekimi ne yapacaksınız? Diye sorar. Temel, başım çok ağrıyor da der.

TEMEL LOKANTADA

Temel lokantaya girip oturur. Garson: fırında makarna var getireyim mi? Der. Temel kabul eder. Az sonra temelin önüne makarna ile cacık gelir. Temel garsona seslenir. Makarnanın yanına yoğurdu cacık yapıp getirmişsin der. Ben cacığı sevmem. Sen al şu cacığı da tekrar yoğurt yapıp getiriver.

ÇAM SAKIZI

Temel sokakta bir koyun sürüsüne ve onu güden çobana rastlar. Çobana sorar. Sende çam sakızı var mı? Der. Eğer varsa bana armağan etsene. Zira dedeniz çam sakızı çoban armağanı olduğunu söyledi.

SOKAKTA

Temel sokakta yürürken bir anneyle erkek çocuğunun yanına yaklaşıp, çocuğun omzunda aslı olan kocaman boncuğu eli ile tutup baktıktan sonra çocuğun anasına seslenir. Hanımefendi bu çocuğun omzundaki hangi gözü çıkmışın gözüdür.

SİHİRBAZ

Temel bir gün bir yerde sihirbazı izler ve birdenbire yerinden kalkarak sahneye çıkar. Cebinden bir mendil çıkarıp sihirbazın gözlerini bağlayarak, şöyle der. Şimdiye kadar hep bizim gözümüzü bağladın sıra şimdi bize geldi der.

TEMEL ASKIDA

Temel bir gün ayağı alçıda koltuk değneği ile yürürken, tıpkı kendisi gibi koltuk değnekli ve ayağı alçılı olan fakire rastlar. Temel bakar dilencinin çanağı para ile dolu. Temel dilenciye yaklaşıp şöyle der. Sen benim aynımsın, ama bana kimse para vermiyor der. Benim hakkımı da sen kazanıyorsun.

SIRA GELMİŞ

Baba oğluna sorar. Oğlum der, sana çiftlikteki koyunların ve keçilerin boynuzlarını say demiştim saydın mı? Oğlan cevap verir. Baba senin boynuzlarını saymaktan onlara daha sıra gelmedi.

Para



Para,Allah değil,
Ama,
Allah'a yakın.
Kadınlar,para saçan ele bakar.
Kadın,kumar,içki,
Hayat iksiridir.
Dünya malı elinde iken,
Kötü insanlar,mağdurlar,
Dost olur.
Elde bir şey kalmayınca,
Dost bile düşman olur.
Düşme,
Düşme,
Bir tekmede benden.
Düşenin dostu olmaz.
Canın yanar.

Cemal Borandağ
06 Temmuz 2017
Düş de gör,madara olursun.

3 Temmuz 2017 Pazartesi

FIKRALAR-18 (10 KISA FIKRA)

ŞERİT DÜŞÜRME

Temel bir gün şerit düşürüyormuş. Tuvaletten karısına seslenmiş. “hanım” bana çabuk mezurayı getir demiş. Şeritlerin kaç metre olduklarını ölçeceğim.

HAYVANAT BAHÇESİNDE

Temel bir gün hayvanat bahçesini ziyaret etmeye gitmiş. Tam maymunları seyrederken maymuna bakıp “tanrı seni ne kadar çirkin yaratmış” demiş. Kaynanam tıpkı sana benziyor ama iyiki de ben benzememişim.

TEMEL KUMARDA

Temel bir gün kumarda para kazanınca arkadaşlarına içki ısmarlamış. Arkadaşları keyifle içkilerini içerlerken temel için, için demiş. Yarın eğer kumarda kaybedersem bu içkilerinizi burnunuzdan getirmeyi de bilirim.

TEMEL’İN KAYINPEDERİ

Temelin kayınpederi ağır hastalanınca doktor geldiği zaman, onun için çok az bir zamanı kalmış üç günden fazla yaşamaz demiş. Temel bunu duyunca keşke demiş, onun yerine annen hasta olsaymış. Hiç olmazsa yatak odamız kontrolden kurtulurdu.

TEMEL LOKANTADA

Temel lokantaya girer garson önüne sulu köfte getirir. Temel sulu köfteye kaşığını daldırdıktan sonra konuşur. Ey sulu köfte der, ben kendimi sulu bilirdim ama sen benden daha suluymuşsun der.

KADININ BİRİ

Kadının biri doktora giderek kontrol olur. Muayeneden sonra doktorlar, kadına sen üç aylık hamilesin derler. Kadın: nasıl olur kocam üç aydır askerde der. Doktor: hanım der, kocan arada yanına gelmedi mi? Kadın, kendi hiç gelmedi ama ara sıra haber yollamaya arkadaşlarını göndermişti.

UYUMUŞ

İki arkadaş buluşmuşlardı. Biraz sohbet ettikten sonra biri, diğerine “yahu” dedi. Bunca yıl görmeyeli neler yaptın dedi. Diğeri cevap verdi. “ne yapacağım” dedi. Evlenmeye karar verip çok yakışıklı uyanık biriyle evlenmeye karar verdim. Sonra da o açıkgözlü insan gözlerini bir daha açmamak üzere ebediyen uyudu.

ECZANEDE

Eczaneye giren muhterem bir kişi ilaç ister. Eczacı ilaçları ortaya çıkarır. Bu elli yaş için, şu altmış yaş için, sonraki yaşlar için de var der. Müşteri eczacıya dönerek, sen bana en son yaşlardan bir öncekini ver yaşın üstü de sana kalsın der.

YUFKA

Müşterinin biri bakkal dükkânına girerek bakkal çırağına ona yufka vermesini söyler. Çırak: ona kaç yufka diye sorar. Sonrada tezgâhın arkasına geçip yufka hazırlamaya başlar. Lakin aradan beş ila altı dakika geçer. Müşteri beklemekten sıkılır. Dükkândaki saate bakıp dükkân da dolaşmaya başlar. Yufkalar hala paket olup ortaya çıkmayınca patron dayanamayıp, çırağına seslenir. Oğlum nerede kaldın? Der. Müşteri senden sadece yufka istedi. Böreği yapıp getir demedi.

TEMEL FIKRASI

Temel bir gün bahçedeki bir ağacın altını kazarken aile dostlarından biri ona yaklaşıp “temel der” sen burada ne yapıp duruyorsun. Temel: ne yapacağım der. Babam Mehmetçik olmadan önce bu ağacın altına hazine gömdüğünü söylemişti. Onu arıyorum. Arkadaşı ona dönerek, zahmet etme der. Baban bunu sana söylemeden daha önce bana söylemişti. Bende hazineyi alıp başka bir yere nakletmiştim. Ama şimdi nereye naklettiğimi hatırlamıyorum.

FIKRALAR-17 (10 KISA FIKRA)

NEREYE

Arkadaşı Ketiye sordu. O genç delikanlı ile buluşunca nereye gideceksiniz? Keti nereye olacak dedi. Bir ihtiyarın evine dedi.

KUSMA TAŞI

Madam Haygamuşla Agop birdenbire fazla zengin olurlar. Evlerinin bütün eşyalarını değiştirip yeniledikten sonra madam Hayganoş Agopla kuyumcuya gidip altın bir tas yaptırırlar. Bu bizim kusma taşımız olsun. İnsanlık hali midemiz bulanırsa bu kadar zengin adi leğene kusacak değiliz ya! Altın tas bize yakışır. Aradan kısa bir zaman geçer. Agop eve geldiğinde hayganoşu tasa kusarken görür. “ne o hayganoş hasta mısın?” diye sorar. Hayganoş, yemekleri tasa kusmak yazık değildir. Bir şerbet yapmıştım onu kusuyorum. Altın tasın açılışını yapıyorum der.

FARE

Hayganoş bir gün evde yalnızken yanından kocaman bir fare geçer, korkarak bağırmaya başlar. Hemen telefon açıp kocası Agop’u arar. Agop, fare yanından atlamıştır korkudan altıma ettim çabuk yanıma gel der. Kocası bunu duyunca “korkma” hemen geliyorum o farenin icabına bakarım demiş. Hayganoş telefonu kapatır. O ara da mutfaktan bir ses gelir. Mutfağa gider bakar ki fare açık kalan fırının içine girer. Hemen kapağını kapatıp fırının düğmesine basar. “bu işi halletmişimdir der”.
Kapı çalınır. Agop gelmiştir. Telaşla içeri girer hayganoşcuğum ne oldu? Der. Hayganoş farenin işini hallettim Agopcuğum der. Şimdi fare fırında kebap oluyor. Bir porsiyon istersen sana getireyim der.

TERASTA

Evin terasında oturan ev sahibi, tepesinde gezen tekir kediye seslendi. Kedicik dedi başımın üzerinde yerin var.

YENİLEYEMEMİŞ

Yeni bir ev satın almıştı. Komşularını çağırmış evini gezdiriyordu. Komşuları, ah şekerim ne güzel olmuş evin her şeyini yenilemişsin eşyaların yepyeni olmuş. Ev sahibi: yok her şeyi değil şu karşımdaki yaşlı kocayı başımdan atıp da yerine bir genci alıp onu da yenileyemedim.

BABAESKİLİ

Baba eskili oğlu babasına yaklaşarak, baba dedi büyük babamı anlatsana. Babası oğluna dönerek, babam baba eskinin babası sayılırdı. Öldüğü zaman biz baba eskililer, biz yeni bir baba istemiyoruz eski babamızı geri istiyoruz diye ağladılar.

TRAFİK

Temel Almanya’ya çalışmak için giderken, konu komşuya Allaha ısmarladık demek için kapı, kapı dolaşır. Lakin komşularından yaşlı bir dedenin ölüm döşeğinde olduğunu görünce içi parçalanarak memleketinden ayrılır. Temel Almanya da para biriktirip eşi dostu görmek için memlekete döner. Lüks arabasına biner, memleketin kapısından içeri girer. Daha kendi köyüne varmadan şu çok sözünü duyduğum Bakırköy bir gideyim der. Yol üzerinde Bakırköy’e uğrar ve bir otelde geceyi geçirir. Ertesi gün gezmeye kararlıdır. Gezmek için yola çıkınca yolun trafiğinden bir türlü arabasını süremez. Siniri iyice bozulur. “ulan der” bu Bakırköy’de de ne çok araba varmış. Gidemeyince şu kenar kahvede bir çay içeyim der. Oturup sağına soluna bakar.
Köyden ayrılırken ölüm döşeğinde olan Ahmet dede kahvede oturmuş çay içiyor. Hemen yanına gider. “Ahmet dede” der sen hala sağ mısın? Ahmet dede eh kısmet der. Azrail herhalde biraz içkiliydi beni almaya gelirken adresi şaşırmış olacak.

TEMEL ALMANYADA

Temel akrabalarını özleyip onları görmek için Almanya’ya gider. Oradaki akrabaları temeli alıp hayvanat bahçesine götürürler. Hayvanları ziyaret ederken bir maymunun önünde temel durup kalır. Akrabalarından biri birader bu kafesin önünde neden durup kaldın der. Temel ona şöyle cevap verir. Şu gördüğüm maymunun gülüşü tıpkı karımın gülüşüne benziyor. Onun için ona bakıp karıma olan hasretimi gidermek istedim.

ÇİFT GÖRME

Temelin gözleri rahatsızlanıp çift görmeye başlayınca karısı, temeli doktora götürür. Doktor temeli muayene etmek ister. Temel doktora dönerek, doktor ben bu hastalıktan şikâyetçi değilim. Evde karımı iki görüyorum. Cebimde iki milyon varsa onu da dört milyon görüyorum. Her şey benim için iki misli oldu. Keşke sizde bu hastalıktan olsaydı. Beş milyonu on milyon olarak görürsünüz bizde doktor vizitesini yayı yarıya ödemiş oluruz.

EVLİYA ZİYARETİ

Temel bir gün evliyalardan birinin ziyaretine gider. “büyük evliyam der” benim ne derdim varsa sen onu benden al. Sonra tekrar devam eder. İstersen seninle pazarlık yapalım der. Seninde bir derdin varsa onu da ben alırım.

ADALET YÜRÜYÜŞÜ



Ne varsa Kemallerde var.
İsim Mustafa Kemalden,
Boy pos İsmet İnönüden,
Nezaket Ecevitten,
Konuşma Baykaldan,
Asalet aileden geliyor.
Ne varsa Kemallerde var.

Hayatta en hakiki mürşit,ilimdir,
Adalet mülkün temelidir,der.
Mustafa kemal Atatürk.
Namuslular,namussuzlar kadar yürekli olmazsa,
İçer de ve dışarıda,bizim kadar,hayın yetiştiren,başka memleket yoktur,der.
İsmet İnönü.
Severim,seni yaratandan ötürü,der.Yunus Emre.
Eline diline beline sahip çık der,Hacı Bektaşı Veli.
Bu kadar büyük Adamlar ve erenler çıkaran,
Cennet vatanım tehlikededir.
Koş Kemal Kılıçdaroğlu koş.

Cumhuriyet,Hürrİyet,Adalet,
TEHLİKEDE İSE,
KOŞ kEMAL kILIÇDAROĞLU KOŞ,
YETİŞ.
Güzel Cumhuriyet elden gidiyor.
Adalet için yürü,Kemal yürü.
Sonrada sınırlarda,
Misak-i Milli hudutlarına yürü.
Koru Kemal Kılıçdaroğlu kor.

Cemal Borandag
02 Temmuz 2017
Adalet mülkün temelidir.

İstanbul



İstanbul'un en mutluları,
Martılardır.
Tadını çıkarıyorlar.,
Ya karabataklar,
Onlar ayrı dünyadalar.
Vapurlar,mutlu insanları taşımaktan,
Yorgun.
Köprüler,insanları birbirine,kavuşturur,
Sevinçli
Kız Kulesi,gün boyu,
Boğazda güneşin doğuşunu,
Batışını,seyreder.,
Galata kulesi,sukuneti sağlamakta.
Adalar,
İstanbul'un kalabalığından,
Trafiğinden,geçim derdinde,
Bıkmış.
Boşunamı delirdik
Kafasını dinliyor.
Mutlu olmak bir sanattır.
Mutlu olmak için,
Martı çığlığını duymak bile yeter.
Akıllıların,mutsuz.
Deli-dolu olanların,mutlu olduğu şehir.
İstanbul.

Cemal Borandağ
02 Temmeuz 2017
İstanbulda olmak vardı anasını satayım.

Devrimci Babanı



Devrimci babanı çok sevmiştik.
1960 ihtilalinden önceydi,
Menderes döneminde,
Türkiye'de,ilk toprak işgallerini başlatan,
İlk devrimciydi
Devrimci babanı çok sevmiştik.

Hak-Hukuk-Adalet diyordu.
1961 ihtilali,
Cemal Gürsel babanın,
Anayasası vardı.
Cemal Ağa diyorlardı.
Baban Cemal Gürsele benzediği için,
Gürsel Baba diyorlardı.
Yüzyıllarca yıkılmayan,
Ağalık düzenini yıktı.
Zenginler fakir,
fakirler zengin oldu.
Gücümüzü kıskananlar,Yamyam diyorlardı bize.
Devrimci babanı çok sevmiştik.

Babaydı,babacandı,sevecendı.
Çok neşeli,şakacıydı,
Gözünü daldan budaktan esirgemezdi.
Sanki dünya onun için kurulmuştu.
Çokta ticaretle uğraştı.
Çok laf yalansız,çok mal haramsız olmaz.
Ticarette hile hurda bilmezdi
Hep yaptığı işte iflas etti
Hiç umurunda değildi
Çok kişi ticareti ondan öğrendi,zengin oldular.
Ya herro,ya merro diyordu.
Devrimci babanı çok sevmiştik.

Pehlivandı.
Er meydanına çıktığında,
Rakibin sırtına,iki avucuyla vurur.
Rakibin gözünde şimşekler çakardı.
Rakip kaybetmişti,güreşte ilk hamleydi,
Gözleri korkmuştu.
Devrimci babanı çok sevmiştik.

Sende bir Cemal Paşa,
Olursu diye,
Kuleli Askeri Lisesine gönderdi.
Yıllar geçti,okudun,başardın.
Baban çokta yakışıklı,çapkın,mertti.
Fakir fukara babasıydı.
Kamyonla,trafik kazası geçirdi,
Hakka yürüdü,Muto baba.
Devrimci babanı çok sevmiştik.

Babam Murtaza Borandağ anısına.

Cemal Borandağ
01 Temmuz 2017
Benim Babam Kraldı.

60 Yaşın Üzerindekilere Nasihatler...

Yaşam boyu tasarruf ettiğiniz parayı kullanma zamanıdır. Bunları, onu biriktirmek için bulunduğunuz özverileri bilmeyenlere bırakmayınız. Size üzüntü verecek yatırımlar için kullanma zamanı değildir, sizin için huzur ve sükunet dönemi başlamıştır artık.
Çocuklarının ve torunlarının, parasal problemleri ile uğraşmaktan vazgeç; senin için harcadıkları paralar için suçlu hissetme kendini. Eğitim dahil, onlar için en iyisini yapmaya çalıştın daima. Şimdi sorumluluk onlarındır.
Biraz bencillik yap, ama tefeci olma. Gezintiye çık ve başkalarının hoşuna gidecek şeylerin peşinden koşmaktan vazgeç.
Sağlıklı, büyük fiziki hareketler gerektirmeyen bir yaşamın olsun. Ölçülü bir şekilde jimnastik yap ve iyi beslen.
En iyisini ve en zarifini al. Bu dönemde, ana gaye, paranın sizin tarafınızdan, zevkinize ve arzularınıza göre harcanmasıdır. Unutma ki, ölümden sonra para, sadece kin ve nefrete yol açar.
Küçük şeyler için kendini üzme, hatırlamak isteyeceğin güzel anlar gibi unutulması gereken kötü anlarında olur
Yaşa bağımlı kalma, sevgini hep canlı tut.
Kendine iyi bak, temizliğine dikkat et. Görünüşün Görkemli olsun: sık sık kuaföre git, tırnakların bakımlı olsun, cildiyeciye, diş hekimine git, düzenli bir şekilde parfüm ve krem kullan. Artık genç ve yakışıklı olmasan bile, en azından bakımlı olursun.
Modern olmak önemli değil, iyi bir klasik olmaya çalış. Saçlarını boyatarak ve şatafatlı giyinerek gülünç olma.
Gün, bu gündür. Kitapları ve gazeteleri oku, radyo dinle, TV de ki güzel programları seyret, internete gir, mailler gönder ve al, sosyal ağlara katıl, dostlarına telefon et.
Gençlerin düşüncelerine saygılı ol, onlar senin bildiklerine bilmeselerde, yaşadıklarını yaşamasalarda, senin yaşına geldiklerinde muhtemelen senin konumunda olacaklardır, kendi düşüncelerini de söyle onlara, dinlemesini bilen yararlanır, yanılmış olsalar bile, onlarla tartışma.
Sadece anılarınla yaşama, “bizim zamanımızda” deyimini çok sık kullanma, senin zamanın da bu gündür. Kıymetini bil...
Çocukların ve torunlarınla birlikte yaşamaktan kaçın, sadece onları görmeye git veya davet edildiğinde onlarla beraber ol.
Gerektiğinde bir yardımcı kadın bulundur evinde. Gündelik Yaşamını mümkün olduğunca ve imkanların nisbetinde kolaylaştır.
Seyahat etmek, yürümek, resim yapmak, dostlarınla oyun oynamak veya bir şeylerin koleksiyonunu yapmak gibi hoşuna giden bir“hobin” mutlaka olsun, olanakların dahilinde ki şeyleri yap.
Yeni veya faydalı bir şey öğrenmeye gayret et ve zoruna gitse bile ileri teknolojinin gerisinde kalmamaya çalış.
Sosyal ve kültürel etkinliklere katıl. Müzeleri gez, sinemaya git... Önemli olan, biraz evden uzaklaşmaktır. Eğer arzu ettiğin bir yere davet edilmezsen, sakın gücenme, Unutma ki, gençliğinde, sende birilerini hayal kırıklığına uğratmış olabilirsin, anne ve babanı fazlaca davet etmemiş olabilirsin.
Az konuş, çok dinle, yaşamın ve geçmişin, sadece seni ilgilendirir. Bir şey ile ilgili fikrini soran olursa, kısa konuş ve sadece, iyi ve hoşa giden şeylerden bahsetmeye çalış. Yavaş bir tonla ve kısa konuş, eleştirme. Herşey gelip geçicidir, olduğu gibi kabul et. Bir dönemin doğruları bazen başka bir dönemin yanlışları olarak kabul edilebilir.
Acılar ve üzüntülerle hep karşılaşılır, onlarla ilgili problemleri fazlaca dile getirme. Azaltmaya gayret et. Sonuçta, sadece sizi etkilerler bu yaşta sorunlarınız sadece sizin ve doktorunuzun problemleridir.
Her fırsatta gül, yaşadığın ve sağlıklı olduğun için mutlu ol,unutma sen şanslısın, hayatının geleceğinin belirsiz olması gibi, ölümünde başka bir meçhul evre olacaktır.
Eğer biri size, artık hiçbir işe yaramıyorsunuz derse, duymamazlıktan gel ve bunu dert etme. Sende kendi dünyanda sana göre önemli bir şeyler yapmışındır. Mühim olan bunu senin hissetmendir.
Unutma hayat hikayen iyi veya kötü olsun, bir daha tekrar etmeyecektir.

Deli-kanlı

Deli-kanlı
Serde gençlik var.
Deli-kanlılık.
Hiperaktif,yerinde durmaz,
Yaşamak,aşık olmak,melankolık.
Her şeyi acele.
Dur be dur.
Sakin ol hele.
Sana molla desinler.
Nedir bu acelen,telaşın.
Deliye her gün bayram dedirtir gibi.
Bu ne haller.
Çokta akıllı,çalışkan oldun mu?
Enayiler olmasa,
Uyanıklar nasıl geçinir diyorlar.
Vallahi neyse ne!
Deli deliyi görmeyince,
Akıllanamazmış.
Akıllı olup,dünyanın kahrını çekeceğine,
Deli ol,dünya senin kahrını çeksin.
Yaşasın deli-kanlılık.
Cemal Borandağ
26 Haziran 2017
Deliliğe Övgü-Erasmus.