20 Temmuz 2017 Perşembe

FIKRALAR-21 (10 KISA FIKRA)

PAHALI KIZ

Genç delikanlı babasını artık seni evlendirelim oğlum demsi üzerine, baba der eğer beni evlendirmek istersen bana şu yan komşuda oturan bakkalın kızını alıver der. Zira ona senelerdir vurgunum. Babası oğluna bakarak, oğlum der. Onu nasıl alırız. O kız çok pahalıya mal olur. Babası sürekli zam yapa, yapa kıza da yapmıştır.

TUVALET DERDİ

Kabızlık tan şikâyetçi olan kayın valide ve doktora giderek dertlerine çare olacak bir ilaç vermesini söylerler. Doktor hemen kendilerine birer ayrı müshil reçetesi verir. Kaynana ve damat reçetelerini alıp eczaneye koşarlar. Akşam evde yatmadan önce ilaçlarını ilaçların içerler. Lakin evde bir tuvalet olduğu için, ilaçları da aynı saatte almaları gerekirken birisi tuvaletin kapısında beklemek zorunda kalıyordu. Bazen de altına kaçırıp çamaşırlarını ıslatıyorlardı. Bir gün yolda giderlerken doktorla karşılaşırlar. Doktor, onlara ilaçtan memnun olup olmadıklarını sorar. Doktora durumlarını anlatırlar. Doktor bu durumun bir çaresi var, biriniz ilacı gündüz biriniz ise gece alın der. İlacın tesiri ayrı saatlere gelsin der. Bizim damat ve kaynana doktorun sözünü dinleyip, ilaçları ayrı zamanlarda alırlar.
Yine bir gün yolda yürürlerken doktora rastlarlar. Doktor, damada tavsiyem sizi rahatlattırdı mı? Diye sorar. Damat, hem de ne çok der. Ben gündüz ilaç alınca evde bekliyorum. Kayın validem benim yerime vardiya usulü gidip çalışıyor. O gece evde ilacını alıyor, bende geceleri çalışıyorum. Bu sayede eve iki misli para giriyor.

ZİYARET

Arkadaş evine giren genç adam, oda kapısını açınca şaşırdı. “yahu” dedi. Hiç evin içinde bakkal dükkânı açılır mı? Bari bunu bir sokak üzerinde açsaydın daha kazançlı olurdu. Arkadaşı güldü, benim bakkal açmaya hiç niyetim yok. Ama dedemden kalan birkaç kuruş elime geçince harp tehlikesi bahanesiyle senelik erzak aldım. Yoksa acele etmeseydim karım o parayla kürk almamı isteyecekti. Ne yapıp edip de o parayı elimden alacaktı, beslenme sıkıntımız da devam edecekti.

DOKTORDA

Doktora gelen bir zatı muhterem, karımla sabah olduğu zamana kavga ediyoruz dedi. Ve şikâyet etti. Acaba bunun sebebi ne olabilir? Diye sordu. Doktor, acaba eşiniz erken kalkmak istemediği için asabileşiyor mu? Müşteri hayır, dedi. O beni sabah kapıdan uğurlarken bir sürü liste yapıp benden para istiyor beni sinirlendiriyor. Bende kavga çıkarıyorum.

HASİ
Hasis olan bir zat, evine misafir gelince hasta olduğunu ve et perhizine girdiğini söyledi. Bunun üzerine misafir sokağa çıktıkça kendisine günlük et alıp da pişirdiği halde, pişirdiği etin bittiğini görünce; ev sahibi hanım efendi dedi. Bu evde kedi var herhalde. Ev sahibi ısrarla evde kedi olmadığını iddia edince misafir dayanamadı. Siz et perhizindesiniz! Ben ise eti gramla yeme perhizindeyim. Eti çarşıdan tarttırıp alıyorum. Evde tartınca yarısı çıkıyor. Yoksa et buharlaşıp da mı gidiyor.

GENÇ KADIN

Sevgilisini telefon da bekleyen genç kadın, kapıdan girdiğini görünce şiddete kapıldı. Bu nasıl şey Alfred dedi. Ben seni telefon da bekliyorum. Kapıdan her zaman Henry’i karşılamaya alıştım da birden şaşırdım.

PİŞKİN

Boğazına düşkün şişmanca olan bir kişi iyi yemek pişirdiğini duyduğu bir kadınla tanışır. Ona önce sevdiği yemeklerden söz eder. Bakar ki kadın da aynı yemekleri seviyor, onunla evlenmeye karar verir ve evlenir. Adam, ağzı kulağında hayatından memnun evliliğinin ertesi günü hanımından en sevdiği yemekleri yapmasını bekler. Bakar tepsi için de kocaman bir balık gelmiş onu afiyetle yer. Ertesi günü bakar başka çeşit bir balık sesini çıkarmaz. Lakin üçüncü gün dördüncü gün gene balıkların çeşidini görünce zor yutkunur. Bir ün dayanamayıp, hanım der bu nasıl bir iş? Ben sana evlenmeden önce balığı sevdiğimi hiç söylemedim. Sen ise nikâhı basınca bana balıktan başka bir şey pişirmiyorsun! Kadın: siz balık sevmiyorsunuz diye size balık semeyi öğreteyim demiştim. Lakin altı aylık aldığım balık buzdolabına sığmayınca dışarıda kalanlar biraz ağırlaştı. Üzülmeyin beyefendi bundan sonra buzdolabında olan balıkları pişiririm.

İKİ ARKADAŞ

İki doktor arkadaş konuşuyorlardı. Biri dedi ki: dostum bu hayat pahalılığın da hastalara ne tavsiye ediyorsun? Diğeri ben kolayını buldun! Ne kadar düğün, çay yemekli olan davet var ise kaçırmamasını tavsiye ediyorum.

ÖĞRETMEN

Öğretmen talebeye sordu: oklava neye yarar? Oğlum dedi. Çocuk: bizim evde yaramazları dövmeye yarar, dedi.

GEÇENLERDE

Geçenlerde kaynanamı alıp bir arkadaşıma gidelim dedim. Neyse evin kapısın çaldım kapı açıldı, içeri girdik. Kapıyı açan bize ev sahibi hasta yatıyor dedi. Kaynanam önden girdi. Ben pardösümü asıp hal hatır sorana kadar beş dakika geçti. Çıktık yuları baktık bir gürültü var. Ne oldu belli değil! Hasta öldü mü? Bayıldı mı? Anlayamadım. Arkadaş atıldı hasta kaynananı görünce bayıldı. Dedi. Azrail zannetti korkudan olacak. Dedim yine ucuz atlatmış, benim karım onu karşısında sürekli görmekten öldü. Ben bu yüzden bekâr kaldım.