14 Ocak 2019 Pazartesi

İnsan Geçmiş


İnsan Geçmiş Kısa Tarihi Ve Yaratığı Teknoloji İle Karşı Karşıya Gelmesi
Prof. İbrahim Ortaş, iortas@cu.edu.tr





İnsan Ne Zaman İnsan Oldu? Tarihini tam biliyor muyuz?
Dünya üzerinde yaşayan bütün insanların geçmiş kısa tarihi hakkında çok
az bilgimiz var. On küsur yıl kadar önce tarihimizi 10 000- 13.000 yıl
olarak tahmin ediyorduk. Ancak, iletişim ve ulaşımın yakın geçmişe kadar
sınırlı olması, bilimsel teknolojilerin yetersizliği nedeniyle bazı
alanlara ulaşmak ve araştırma yapma şansımız yeterli olmadığından
geçmişimizi tam anlayamadık. Ancak son yılarda karbon C14 yöntemi ile
geriye yönelik yaş tayınları yapılabilmektedir. Ülkemizde Şanlıurfa’da
ortaya çıkan Göbekli Tepe kazıları ile tarihimiz 15 000 yıl öteye
gittiği kanıtlandı. İnsan doğada olmayan tarım gibi gıda üretimi
teknolojisini yaratı (tarım devrimi), madeni harekete geçirdi (sanayi
devrimi) ve iletişim ağlar üzerinden insanları ve makineleri (iletişim
teknolojileri devrimi) ile birbirine bağladı. İnsanın geçirdiği önemli
evrelerden komünal düzenden yerleşik tarım hayata nasıl geçtiğini,
insanın gelişim ve değişiminin sonucu olarak sanayi devrimi ile madene
nasıl şekil vererek alet yaptığını. Bu aletleri geliştirerek ulaşımı
hızını artırdığını ve bugünde binlerce km hızla uzayın derinliklerine
ilerlediğinin kısa tarihini yaşadık ve yaşıyoruz. Son yüz yılda insanlık
geliştirdiği birçok teknoloji ile yaşamın önemli sırlarını çözdü ve
teknolojinin ekonomilerine katığı artı değerle gelişme yönünden ilerledi
ve yaşamlarını daha da kolaylaştırır oldular. Ancak halen bazı
toplumlar teknolojiyi yaratamadı ve istenilen ölçüde
kullanamamaktadırlar. Bazı toplumlar halen neyin ne olduğunu ve nasıl bu
denli toplumların birbirimizden farklılaştığımızda anlamıyorlar.
İnsanlık tarihinin önemli kısmını oluşturan besin arayışı savaşları ve
keşifler ve bunların sonunda yaratılan teknolojiler yaşamı
kolaylaştırdığı kadar yeni sorunlarda çıkardı. Bugün insanlık kendi
elleri ile yaratığı çevre, iklim değişimler ve hepsinden önemlisi yapay
zekânın esiri olma sorunlarını sorgulamaya başladı bile.
İnsan
bilinci geliştiği günden beri geçmişini sorgulayarak günümüze kadar
birikimini büyüterek geldi. İnsanın yaratığı bilgi birikimi ve yaşamını
kolaylaştırmak için harekete geçirdiği teknolojinin sonuçlarının insana
yarar mı zarar mı getirdiği günümüzde sıkça sorulmakladır. Son yıllarda
dünyanın oluşumu ve geçirdiği biyolojik evrimleri, yaşamı tarihi
bütünlüklü olarak sorgulayan ve analiz eden önemli yazarların kitapları
yayınlanıyor. Bu kitapların bir kısmı başucu eser niteliğindedir.
Elektronik çağın yaratığı imkânlar ile çok sayıda kitap hızlı bir
şekilde yayınlanıyor. Günde binlerce kitabın yayınlandığı günümüzde bir
insanın bütün yayınları okuma ne yazık ki mümkün değil. Ancak bu
kitaplardan bilgi kirliliğinden arınmış ve bizleri doğru
bilgilendirdiğinden emin olduğumuz kaynakların okunmasını önermek okumak
isteyenler için yaralı olabilir. Son dönemde yayınlanan ve okunmasında
yarar gördüğüm bir iki kitap geçmiş ve gelecek arasındaki ilişkilerin
sağlıklı kurulması yönünde önemli ve ufuk açıcı bilgi sağlamaktadır.





Teknoloji İnsanı Esir mi Alacak?
Gerd Leonhard 1961 yılında Almanya’da doğmuş, İsviçre’de yaşayan,
insanlık ve teknoloji arasındaki tartışmalarda uzmanlaşmış bir Avrupalı
fütürist. 2015 yılında WIRED Dergi’sinin “Avrupa’nın En Etkili 100 İsmi”
listesine adını yazdırmayı başarmış bir yazar. Teknolojiye Karşı
İnsanlık (İnsan ile Makinenin Yaklaşan Çatışması) adlı kitabı insanın
yaratığı teknoloji le yaşayacağı sorunları işleyen okumaya değer önemli
bir kitap. İnsanı düşündürten ve sorular sordurtan bir kaynak.
Leonhar’dın yazığı “Teknolojiye Karşı İnsanlık” kitabının işlediği
konular bir sonuç veya olabilecek olası sorunları karşısında insanlığın
sorgulaması gereken durumları açıklıyor. Teknolojinin insan hayatında
yaratığı etki vazgeçilmez ancak teknolojinin esi olma ve onun etkisinden
kalmanın yaratığı veya yaratacağı kaygı hep sorgulanır olmuştur.

Ancak ondan önce insanlığın doğa ile nasıl baş edebildiğini, doğayı
nasıl anlayıp ondan yaralanmaya başardığının anlaşılması bakımından
Jared Diamond’ın yazdığı Tüfek, Mikrop ve Çelik kitabı ve Yuval Noah
Harari yazdığı “Sapiens - İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi” kitapları son
derce önemli bilgiler sunmaktadırlar.





Tarım Devrimi Dünyanın Sağlıklı Sürdürülebilirliği İçin Ne İfade Ediyor?
Jared Diamond’ın yazdığı Tüfek, Mikrop ve Çelik adlı kitabı insanlık
tarihinin geçirdiği evrelere ilişkin önemli soruları soruyor ve bilimsel
kanıtlar sunarak ufuk açıyor ve bilim tarihçilerine de analiz etme
şansı sunuyor. İnsanlığın tarım tarihine de ışık tutan kitap jeoloji,
biyoloji, coğrafya dil dilbilim gibi birçok konudaki bilgileri aynı
eksende birleştirmeyi başarmış bir kitap. TÜBİTAK yayınlarında çıkmıştı
sanırım şimdi başka bir yayın evi yayınlıyor. Geçmişten günümüze yaşamın
gelişim evrelerini anlamak için her üniversite öğrencisinin mutlaka
okumasında yarar var.
Bir savaş tarihçisi olan Yuval Noah Harari
yazdığı Sapiens “İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi” kitabında da benzer bir
yaklaşımla insanın nasıl insan olduğu işlenmektedir. İnsanın geçirdiği
Tarım, Sanayi ve İletişim Teolojileri büyük dönüşümlerinin sonucunda
bugün dünkü insandan farkı bir konuma gelmiştir. Doğayı anlamış, doğanın
kuralarını matematik üzerinden teknolojiye dönüştürmüş ve bugün
yaratığı yapay zekâ teknolojinin esiri haline mi geliyor durumundadır.
Aslında bu kaynakların en önemli özelliği insanın doğayı nasıl
anladığını ve bundan nasıl yararlanarak bilgi üretimini nasıl ilmik
ilmik ördüğünü de satır aralarında göstermektedir.
Harari yazdığı
İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi, Jared Diamond yazdığı Tüfek Mikrop ve
Çelik ve diğer benzer içerikli kitapları insanların üzerinde yaşadığımız
dünyaya on küsur bin yıllık kısa tarihini ve yaşamlarının nasıl
geliştiğini ikna edici ve bilimsel bir yaklaşımla din-ırk ayrımına
girmeden anlatması geçmişimizi tanımamıza yarımcı oluyor. İnsanlık
tarihini anlamak için bu tür kitapların bilimsel esaslara dayalı olarak
popüler dil tekniği ile anlatılması ve yazılması geniş kitlerin
okunmasını da sağlar. Nature dergisi kitap için “Son yıllarda insanlık
tarihi hakkında basılmış en önemli ve okunaklı kitaplardan biri” diye
yazmış.
M. İlin - E. Segal iki Sovyet yazarın yazdığı “İnsan Nasıl
İnsan oldu” kitabı da insanın ilkçağlarından bu yana geçirdiği evreleri
çok sade bir şekilde anlaşılır bir dille yazmışlardır. İnsanı en büyük
merakı olan geçirdiği evreleri anlam isteğine iyi bir kaynak. İnsanın
dününü anlaması bugünü anlamamıza yarımcı olacak nitelikledir. İnsanın
insan olması sürecinde insanın doğayla ve insanın insanla olan savaşımı
sonucu oluşturduğu toplumsal ortam, sistem ve kültürlerin anlaşılması
bakımından önemli bir eser. İnsanın en önemli özelliği olan
yaratıcı-kurgucu olmasının oluşturduğu bugün ki bilgi birikimini anlamak
bakımından kitabın işlediği konular çok önemli. Dünyanın değişik
bölgelerinden insanların yaratığı etkilerin bir araya getirilerek
yaratılan etkiler insanlığın kısa tarihin ayrı bir özetidir.

Bunlara benzer içerikte yazılmış kitapların biz inşalarda yaratığı en
önemli yönleri bilimsel bilgi vermeleri yanında çok değişik konularda
düşünme alanlarımızı artırmayı ve geçmişe dair çok farklı sorular
sormamızı sağlamaktadır. Tarım yaparak iyi mi yaptık? Yazı neden icat
edildi? Hangi faktörler teknoloji yaratmaya insanlığı yönlendirdi? Neden
bazı insanlar teknoloji yaratabiliyor da bazıları yaratamıyor. Bundan
binlerce yıl birlikte yola çıkan ve hiç bir şeyleri olmayan insanların
bazıları bugün düşünme güçlerini kullanarak, sistematik çalışma ile
bilgi ve teknoloji yaratarak önden koşarken, bazıları bu yarışta geride
kaldılar. Bazısı saate binlerce kilometre hızla uzaya giden araç
yapabildi, halen bazıları çıplak ve tabanlara kuvvet ile yalın ayak yol
almaktadır.
Fütürist Gerd Leonhard’nun kitabını da bu çerçevede
özetleyecek olursak yukarıda bahsettiğim üretilen bilginin yaratığı
ileri teknolojinin yaratığı çok önemli bir sorunu insanlığın önüne
koymuş bulunuyor. İnsan ile makinenin yaklaşan çatışmasını anlattığı
kitapta çok da tahmin edemediğimiz çok sayıda olasılıkları ve sorunlar
üzerinde düşünmemizi sağlıyor. Teknoloji doğal olarak insanın rahat
yaşaması için yaratıldı. Ancak bugün yapay zekâ ile teknolojiden korkar
durma geldik. Çünkü IQ’si çok yüksek bir yapay zekâ hayatımızı kontrol
ederse ve bizi makine ile karşı karşıya getirse. Belki makinenin fişini
çekmemize bile müsaade etmeyecek. Belki yakın gelecekte yazdırın
belirtiği gibi derimizin altına yerleştirilecek olan elektronik cipler
bizi rahat da uyutmayacak. Olası riskler ve yapay zekânın yaşamımıza
nasıl dokunacağını anlatılan kitap üzerinde düşünmemiz gereken durumları
önümüze koyuyor.
Yapay zekâya sevinelim mi yoksa korkalım mı?
Yapay zeka insanı insan muhtaç etmekten kurtaracak mı? Yoksa bazı
toplumlar bazı toplamların esiri mi olacak?





Teknoloji İnsan Yaratmıyor, İnsan Teknoloji Yaratıyor Ve İnsan Amacına Uygun Teknoloji Yaratıyor
Geçmişte yaşadığımız ve birikimli bilgimizin analiz edilmesi bakımından
yazılanları çok çok önemsiyorum. Gerçekten insanın gücünü ve doğayı
bütünlüklü anlamak için bu tür kaynakları okuma gerekir. Gerd Leonhard
kitabı için diyor ki “kitapta şunları savunuyorum: Gelecekteki bilim-
teknoloji araştırmalarına, bu alandaki gelişmelere, bunların
ticarileşmesine yönelik yatırımları gerçekleştirirken karar verme ve
yönetişim süreçlerinin merkezine, insan mutluluğunu ve esenliğini
koymalıyız; çünkü en nihayetinde teknoloji, aradığımız şey değil, arama
yöntemimizdir”. Sanırım burada amaç ve araçları iyi anlamak zorundayız.
Ne aradığımızı iyi bilmek zorundayız. Bulduğumuzun ne anlama geldiğini
de bilmek zorundayız. Ezbere yaşayarak, kulaktan duyma ile değil bir
fiil paçaları sıvayarak suyun içine girer gibi tarihin derinliklerinde
nerden nereye geldiğimizi okuyarak öğrenmek zorundayız. Kendimizi ve
geçmişte yaşadıklarımızı, ne tür zorlukları aştığımızı bilmek
zorundayız. Bilemez isek hiçbir şeyin kıymeti olmaz. Yaşamı anlamlı
yaşmak için gençlerin bu kaynakları okumasını öneririm.
6 Aralık 2019
Adana,