14 Ocak 2019 Pazartesi

Don Davası


Halepli Abdürrahim Efendi uzun entarisi ile dolaşır, altına don
giymezmiş. Bir gün Halep çarşısında dolanırken şiddetli bir rüzgâr
çıkmış, entari havalanmış. Halepli Abdürrahim Efendi'nin açıkta kalan
maslahatını herkes görmüş. Esnaf kendi arasında homurdanmış,
bu uygunsuz durumu Kadı'ya kadar duyurmuşlar. Kadı da Abdürrahim
Efendi'yi adaba mugayir davranışlarından dolayı yargılamak üzere
mahkemeye çağırmış. Dava görülmeye başlamış. Kadı kimlik tespiti
yaparken sormuş: "Evli misin?" "Evliyim, dört karım, dört de cariyem var" "Kaç çocuğun var?" "Dur hele Kadı Efendi düşüneyim?"
Halepli Abdürrahim Efendi başlamış düşünmeye, düşünürken de parmak
hesabı yapmaya... "Birinci karıdan altı çocuk, ikinciden dört
çocuk, üçüncüden iki kızım var ellerinden öper." "On iki etti, başka?"
"Küçük karıdan da üç çocuk, cariye kullarından ikişer çocin yaygın olduuk daha..."
Bizimki sadece sayı söylüyor, hesabı Kadı yapıyor:
"On dokuz etti... Başka?" "Başka yok Kadı Efendi; hanımlardan üçü
hamile, cariye kullarından da ikisi yüklü." "Yani beş çocuk daha
yolda?"
"Sayende Kadı Efendi..." Halep Kadısı bu ifade üzerine biraz düşünmüş,
uzun kır sakallarını karıştırmış. Karşısında boynu bükük duran
Abdürrahim Efendi'ye uzun uzun baktıktan sonra "Yaz kâtip" deyip
hükmünü açıklamış:
"Halep'te mukim, Abdülmecit'ten olma Razıya'dan
doğma, Abdürrahim Efendi'nin don giymeye fırsat bulamadığından... beraatına!"..