Doç. Dr. Şafak Nakajima
Hayatın her yerinde, toksik insanlara rastlamak mümkündür.
Kaba, bencil, güdümleyici, haddini bilmez, yalancı, sinsi, dedikoducu ve saldırgan insanlardan tamamen arınmış bir yaşam sürdürmek, ne yazık ki imkânsızdır!
Bu insanlar, zehir saçan kişilikleriyle ruhumuza asit banyoları yaptırır, yaşamın tadını kaçırırlar.
Ama bu toksik kişi annemizse, yaşam cehenneme döner.
Anne, dünyayla aramızdaki en büyük köprüdür!
Kaç yaşına gelirsek gelelim, annelerimizin üzerimizdeki etkilerinden tamamen sıyrılamak mümkün değildir.
Bu etki olumluysa, yaşama umutla bakar, kendimize güvenir, çoğunlukla doğru seçimler yaparız.
Annesi toksik olanlarımızsa, daha mutsuzdur genellikle.
Sorunların karşısında direnci azdır; çaresizlik ve umutsuzluk kolaylıkla doldurur içini.
Çoğunun kendisine sevgisi, saygısı ve güveni yoktur.
Yaşam amacını bulmakta zorlanırlar!
Çünkü kendileri olmayı, duygularını ve arzularını tanımayı, onlara önem ve değer vermeyi öğrenememişlerdir.
Toksik annelerin özelliklerini tanımak, bir türlü çözemediğimiz ruh yaralarının kaynağını bulmaya ve iyileştirmeye yardımcı olabilir.
Toksik anneler, çocuklarının duygularını önemsemezler.
Onları bağımsız birer birey değil, kendi uzantıları gibi algılarlar.
Neyin yapılması gerektiğini belirleyen yegâne şey kendi arzularıdır; çocuklarının neye istek ve ihtiyaç duyduğu değil.
Onlar için en doğruyu bildiklerine inanırlar.
Arkadaş, giysi, okul seçiminden, iş ve eş seçimine, standartları anne belirler, seçimleri anne yapar.
Bu annelerin bazıları, dışarıdan bakıldığında fevkalade fedakârdır.
Çocuklarının yemek, giyim, para, eğitim gibi ihtiyaçlarını, kendi koşullarını bile zorlayarak, en mükemmel biçimde karşılıyor olabilirler.
Anneler elbette çocuklarının yaşamının olumlu yönde gelişimi konusunda rehberlik yapmakla yükümlüdür.
Ama bu rehberlik, çocuğun kişiliğini ve gerçekliğini yadsıyarak yapılamaz.
Toksik anne, çocuğunun kanatlarının gelişmesine ve uçmasına izin vermez.
Çocuk, annenin mutluluğundan sorumlu hale gelir; kendi istek ve ihtiyaçlarına uygun seçimler yapsa bile, bundan suçluluk ve huzursuzluk duyar.
Zaten toksik anne de böyle bir durumda, onu bencil olmakla suçlamaya hazırdır.
Toksik anne, hangi yaşta olursa olsun çocuklarının sınırlarına saygı göstermez.
Mektuplarını, elektronik postalarını, telefonlarını, günlüklerini karıştırır.
Yıllar içinde özgüveninin gelişmesini engellediği, mutsuzluğuna zemin hazırladığı çocuğunu, depresyon, gerginlik, beceriksizlik ve pısırıklıkla suçlayarak terapiste gönderir ama süreçteki sorumluluğunu asla üstlenmediği gibi, terapisti bile manipüle ederek, gerçeğin ortaya çıkmasını ve otoritesinin sarsılmasını engellemeye çalışır.
Toksik anneler, ilgi odağı olmayı severler.
Çocuğun başarısını sahiplenir ve ondan aslan payı çıkarmaya çalışırlar.
Başarısızlıklar çocuğun, başarılar toksik annenin oluverir kolayca.
Bazı toksik anneler çocuklarına lakaplar takar, acımasız eleştirilerde bulunurlar.
Bazen bu acımasızlık, daha dolaylı yoldan, kötü şakalar, laf sokmalar ya da karşılaştırmalarla yapılır:
‘’Selin ne güzel okudu; annesini hiç üzmedi. Üstelik çok da güzel! Ne kadar şanslı bir annesi var!’’
Toksik annelerin kimisi, sevgisini alıkoyar; sarılmaz, kucaklamaz, güzel sözler söylemez; sevgi vermez.
Ulaşılamayan bir anne modelidir o ve çocuğun kalbini üşütür.
Kimi toksik anne çocuğuyla rekabete girer; kıskanır; inanılması çok güç ama çocuğunun mutluluğundan mutsuz olur.
Bazen çocuklarının arasında rekabeti körükleyip rakip gördüğü çocuğu ezdirerek kendi üstünlüğünü kurar.
Annenin çocuk, çocuğun anne olduğu durumlar çok zordur.
Kadının çok erken yaşta anne olması, yeterli manevi olgunlukta olmaması, fazla sayıda çocuk, sorunlu evlilik, ekonomik yetersizlikler, kronik depresyon, alkolizm gibi sorunlar, rol değişimine yol açabilir.
Anne hep yakınan ve ihtiyaçları hiç bitmeyendir.
Çocuk erken yaşta, kapasitesinin üstünde sorumluluk üstlenerek evdeki dengelerin kurulmasını, annenin ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamaya çalışır.
Annenin mutsuzluğunun sorumlusu gibi hisseder kendisini.
''Senin yüzünden tansiyonum çıktı, kalp krizi geçirteceksin!.'' gibi hastalanma ya da intihar etme gibi tehditlerle çocuğunu kontrol eden toksik annelerin sayısı, oldukça fazladır.
Çocuk sürekli, annesinin ölümüne yol açacağı korkusuyla yaşar.
Toksik anne, çocuğunun büyümesinin, bağımsız, yetkin ve mutlu bir yetişkin olmasının önündeki en büyük engele dönüşebilir.
Kadınların ikinci sınıf vatandaş yerine konduğu, eğitimlerinin önemsenmediği, kişiliklerinin gelişmesine izin verilmediği, çalışmasının engellendiği, maddi kaynaklarının sınırlı olduğu, her tür baskı ve şiddete giderek daha fazla maruz kaldığı toplumumuzda çocuklar maalesef, kadınların üzerinde güç sahibi olduğu yegâne alandır.
Üstelik toksik anne davranışları, anneliğe atfedilen kutsal mertebe nedeniyle kolaylıkla sorgulanamaz ve çocukların yaşadıkları sorunları irdeleme ve çözme hakları ellerinden alınır.
Bu kadınların büyük çoğunluğu da kendileri gibi toksik annelere sahiptir ve bir yerden kırılmazsa, bu zincir sonsuza dek uzanabilir.
Oysa hem bireylerin hem de toplumların iyileşmesi, annelerin ve onların yol açtıkları yıkımın iyileşmesiyle doğrudan ilgilidir.
www.safaknakajima.com