3 Mayıs 2019 Cuma

Babam çok fazla sözü uzatan insanlardan değildi.


Babam
çok fazla sözü uzatan insanlardan değildi. Ne zaman bir konuda isyan
etsem , ya da bir öğüdüne karşı çıksam, şefkatle , sakin sakin
gözlerimin içine bakar,
“ İlerde anne olunca anlarsın kızım.” derdi.






Anne-baba olmak cidden tam da böyle bir şey. İnsan öncesinde ne kadar
atıp tutarsa tutsun, o minicik bebeği kucağına aldığın, ya da daha yola
çıktığı haberini aldığın an , hayatının en tumturaklı değişimini
yaşıyorsun.





Cidden insan bir çok şeyi anne-baba olmadan anlamıyor.
Şu kocakarı lafları mesela.. Eskiden duydukça gözlerimi devirip ukala
bir tavırla güldüğüm.. Anne olunca o sözlerin ne bilgece olduğunu
keşfedip , yürekten de değil, taa karnından karnından, o kadar içinden
gelerek söylüyorsun ki: “Allah karşısına iyi insanlar çıkarsın” mesela..
“Allah dört gözden ayırmasın” mesela...





Yani insan kendi evladı
olunca, başta kendi anne-babası olmak üzere, etrafındaki her bir anneyi
babayı ayrı bir anlıyor değil mi?





Market kuyruğunda eline koca bir bebek bezi paketi taşıyan bir kadınla göz göze gelince gülümseyiveriyorsunuz.
Hastanede kucağında ateşten yanakları turuncu turuncu olmuş evladıyla telaşla koşturan adamın arkasından dua ediyorsunuz.
Parkta bir çocuk salıncağın önünden geçerken yüreğiniz ağzınıza geliyor, sizinki olmasa bile...






Yani kendi adıma söyleyeyim, sanki gözünüzün gördüğü, elinizin erdiği
bütün çocuklar sizin de sorumluluğunuz altında gibi bir duygu.
Çünkü onlar da birilerinin gözünün nuru, canının içi, aynı sizinki gibi..
Ne emekle yetişiyor, büyüyor; onu biliyorsunuz.






Hal böyleyken, hayatında biyolojik olarak babalık duygusunu hiç
tatmamış, hiç karısından “hamileyim” müjdesini almamış , hiç elini
eşinin karnına koyup içerdeki kıpırtılarla kalbi coşmamış, hiç mini
minnacık, mesela elleri , tırnakları, ağzı burnu tıpatıp kendisine
benzeyen bir canı kucağına almamış bir erkek , tutup lideri olduğu
ülkenin çocuklarına bayram hediye ediyor..!





“Küçük
hanımefendiler, beyefendiler.! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü,
yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak
sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona
göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz.” diyor üstüne bir de.






İşte tam da burada bir durup düşünüyorsunuz.. Demek ki çocukları bu
derece sevmek ve anlamak için ille de anne-baba olmak gerekmiyormuş.





Demek ki aslolan “iyilik”miş. “Sevgi”ymiş. “Vicdan”mış.






Bu 23.Nisan’da dileğim o’dur ki, o küçük hanımefendiler, beyefendiler,
“iyilik”le ,”sevgi”yle büyüsünler, bu vatanı “gerçekten” aydınlığa
boğsunlar.





23.Nisan bayramınız kutlu olsun yavrularım..!





Siz hayatında biyolojik anlamda baba olmamış Atatürk’ün, milyonlarca “sahici” torunlarısınız.





Hiç unutmayın.





Bige Güven Kızılay