16 Haziran 2019 Pazar

İki Lahmacun Ama


Yaşı 70’e dayanmıştı Mamed Baba’nın.
İki
katlı evinin üst katını oğlu ve gelinine vermiş kendisi de kapıcı
dairesi gibi olan alt katta hayatının son günlerini sürdürüyordu.

Hayatı boyunca çalışmış helal rızk peşinde koşturmuş, dişinden
tırnağından arttırdığı bir miktar para ile de gecekondu karışımı bu yeri
on sene önce alabilmişti..çok şükür borcu da bitmişti.
Ayda bir
aldığı Bağkur emekliliği maaşı ile de namerde muhtaç değildi, nasıl olsa
kira da vermiyordu. Kıt kanaat geçiniyordu çok şükür.
Oğlu da iyi bir meslek sahibi idi zengin değildi ama fakir de sayılmazdı.
Mamed Baba, gelininin arada bir iğneleyici sızlanmalarına da
“cahildir, ileride anlar iyiyi kötüyü” diyerek duymazdan gelirdi hep..
İhtiyarlar devamlı hoşgörü timsali idiler. Kiymetli oğlunun ve
gelininin haftada bir ziyareti,somurtarak da olsa bir iki defalık
verdikleri bir tas yemeğe memnun olurlardı garipler.
Günlerden pazar, vakit de öğle idi Mamed Baba fırına gidip iki ekmek almıştı.
Fırıncı: “Mamed emmi, akşam için lahmacun malzemesi verdi senin oğlan,
ne zaman hazır olsun? Bana demedi, var mı bir bilgin?” diyen sorusunu da
“haberim yok oğlum” diye cevaplamıştı.
Eve geldiğinde de 50 yıllık
hayat arkadaşına “Ayşe Hanım oğlan fırına lahmacun malzemesi vermiş
akşama nasib olur herhalde, akşama bir şey zahmet etme iki tane verir ne
de olsa” diyerek ümitle beklemeye başlar.
Akşam namazı için
hazırlık yaparken oğlunun, elinde lahmacun dolu tepsi ile binaya
girdiğini görür tesadüfen...şimdi gelir şimdi gelir diyerek bekler
lahmacunu.
Vakit gece yarısına gelir artık ümidi biter iki sıcak lahmacun hayalini iki soğuk lahmacuna dönüştürür.
Gece yarısına kadar bekle babam bekle ama nafile..! Gelmez açlık ve üzüntüyle beklenen o iki lahmacun..!





Mamed Baba sabah erkenden kalkar, mahalledeki eski arkadaşının oğlu emlakçının yolunu tutar.





Üçüne beşine bakmaz evi satar. Ve bir şart koşar: “ben ölünceye kadar evde oturmam şartıyla” diyerek ekletir tapu kaydına.
Oğlanı hemen çıkartabilirsiniz diye de tembihler...
Bir kaç gün sonra oğlunun heyecanlı, koşarak ve büyük bir merakla kapıya geldiğini görür. Oğlu içeri girmeden sorar..
-Baba bugün iki kişi geldi ve evi boşaltmamı, senin evi sattığını
söyledi. Böyle bir şey yok değil mi? Haydi, satmadım de, diye bağırır.
Mamed Baba susar seslenmez,
-Baba ne oldu, dilini mi yuttun? de haydi yalan desene..!
-Diyemem oğlum sattım, tapularını da verdim der, Mamed Baba.
Oğlan şokta nutku tutulur, olduğu yere çöker ve “niye baba niye.. Kaça sattın bari...onu söyle...” der.
Mamed Baba buğulu gözlerle burnunu çekerek,
-İki lahmacuna oğlum, iki lahmacuna sattım burayı der ve girer içeriye..:
(Alıntı)
*****
Bize bir ev tahsis etmeseler de;
Çok kültürlü, diplomalı olmasalar da;
Öldüklerinde bir miras bırakacak olmasalar da sadece anne ve babamız
olmaları, onları sevip saymamız, ilgilenmemiz ve gerekiyorsa bakmamız
için kafi bir sebeptir.
Onlar bizim dünyaya geliş vesilemiz ve velinimetimizdir.





Cenab-ı Allah da Kuran’da:
“Ve Rabbin, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi ve anaya, babaya
iyilik etmenizi emretmiştir; onlardan biri, yahut her ikisi, senin
yanında ihtiyarlık çağına ererse onlara üf bile deme, azarlama ve onlara
güzel ve iyi söz söyle.” (İsra Suresi 23. Ayet) buyuruyor.





Allah hepimize anne ve babalarımıza iyi evlatlar olmayı, onlara iyi davranmayı ve rızalarını almayı, evlatlarımızın da bizleri sevip saymalarını nasip etsin inşallah.






Allahümme Salli Ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina muhammed ..❤️🌹