5 Temmuz 2019 Cuma

Eski Yunan ile Roma


Eski
Yunan ile Roma döneminde kadına bakış ile Arapların kadına bakışı
arasında hiçbir fark yoktu. Kadın hep bir zevk unsuru, köle, cariye,
hizmetçi olarak görülmüştü. Hatta Avrat-Avret kelimesi bile saklanılması
gereken eşya-cinsel organ anlamına geliyordu. Eski Çin'de de durum
farklı değildi; hizmetçi olarak görülen kadınlara isim bile verilmez,
kadın bir, kadın iki, kadın 3 diye sayılırdı. Tanıklığı da kabul
edilmezdi. Ortaçağda kadın bilgelik yolunu seçmişse, vay haline; cadı
diye avlanırdı. Fakat yalnızca Türkler kadını bereket sembolü, yerin ve
göğün evladı olarak görmüştür. Katunun rızası ve imzası olmadan Kağanın
yaptığı anlaşma bile geçerli sayılmıyordu. Çin ile ilk anlaşmayı, Mete
Han'ın hatunu yaparken; Avrupa Hun Türklerinde resmi görüşmeleri
Attila'nın hatunu yapıyordu. Türk mitolojisinde ise kadın artık
tanrısallaşmıştır. Yaradılış destanında Ak Ana, sudan yaratma fikrini
Ülgen'e verirken, en meşhur figürlerden Umay Ana Orhun Yazıtlarında bile
yer almış. Nitekim yazıtlarda ''Umay gibi, annem hatunun şerefine küçük
kardeşime Kül Tigin adı verildi. Babam İlteriş kağan, anam İlbilge
hatunu Tengri yukarıdan idare ederek yükseltmiş.'' demektedir. Yine Türk
mitolojisinde Asena yol gösteri tanrıçayken, Ötügen ise toprak anaya
verilen isimlerden biridir. Dikkat edileceği üzere Türkler mezarlıkları
düz değil, yükseltilmiş ve yuvarlatılmış şekilde yapıyor. Bunun sebebi,
Türklerin yeniden doğuşa inanıyor olmasından ötürü mezarlıkları hamile
bir kadının karnına benzeterek, toprağın bir ana gibi tekrar insanı
doğuracak olmasına inanmasıdır. Türklerde kadın bu kadar kutsal bir
noktadayken, son 1000 yıl boyunca Türk kadınının resmi hakkı alınmış,
sosyal hayatı kısıtlanmış, eve kapatılmış, tanıklığı bile kalmamıştır.
Tüm bu hakikatleri, tüm bu tarihi gerçekleri tarihin en kanlı
savaşlarında bile bulduğu ilk fırsatta okumaktan geri durmamış bir adam,
1000 yıl sonra ilk defa ''Kadınların üzerindeki bütün baskıyı
kaldıracağım.'' dedi. Bunu dedi çünkü kadınların üretime katılmasıyla
devletin kârlı çıkacağını biliyordu. Kadınların üzerinden bütün baskıyı
kaldırmakla medeniyetin yeniden doğacağını biliyordu; çünkü kadın
medeniyet demekti. Bütün baskılar kaldırıldı. Kadına giyim kuşam
özgürlüğü verdi. Kadını üretime kattı. Kadına bir soyadı verdi. Ona
tanıklık hakkı vermekle kalmadı, onu avukat yaptı, hakim yaptı. Kadını
toplumlara öğretmen yaptı. 1000 yıl sonra tek bir adam bunu yaptı.





-Ertürk Özel-