Sarıkamış

CEMAL BORANDAĞ
Ninnilerle büyütüldük, ağıtlarla gömüldük.
Ağıt toplumuyuz. Ağıtlarla büyüdük, Hep acılar, hep
açlıklar, zorluklar. Asker beklemekle geçen günler.
Peki hiç mi güzel günümüz olmadı. Oldu tabii.
Onunla avunduk, hayaller, özlemler duyduk.
Sarıkamış, ayağı çarıklı gidip de çarıksız dönmeyenlerin söylendiği bir ölüm türküsü, dönüşü olmayan bir yolun ayak sesidir. Sarıkamış sıfırın altında – 30/-40 derecede donan on binlerce vatan evladının nefesinin buz tuttuğu yerdir.
Anaların oynak beşikte büyüttüğü, kuzum diyerek çırpını-şının, dizlerini döverek ağlayışların, ağıtların sesidir. Edir-ne’den Kars’a kadar yurdun her köşesinden gelip Kafkas- ya’ya gidip, dönmeyenlerin ağıtlarına, türkülerine yansıyan sesidir.
Sarıkamış, Türk insanının yıllardır içinde kanayan bir yara, gözünü sıcak-soğuk demeden canını esirgemeyen Mehmetçik’in bilerek ölüme gidişinin hazin sonudur. Şiirdir, koçaklamadır, harptir, kahramanlık destanı, sessiz ağıttır. Yaşanan acıların en büyüğüdür. Sarıkamış, vatanı için bıyığı terlememiş delikanlıların yitip gittiği yerdir. Sarıkamış, beyaz gecenin, sabahın olmadığı yerdir. Sarıkamış, Allahuekber’de kardan, buzdan şehadet şerbetinin içildiği yerdir