26 Nisan 2025 Cumartesi

Sanat

 🎨 Sanat: Akira Macanguisae

Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile gidermiş. Yine bir konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şoförü Einstein'a;


"Efendim, uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum" demiş. 


Einstein gülümseyerek ona bir teklifte bulunmuş:


"Peki, şimdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar. O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen konuş,ben de arka sırada seni dinlerim."


Şoför, gerçekten çok şahane ve başarılı birkonuşma yapmış ve sorulan bütün soruları doğru cevaplamış. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne kadar konferansta sorulmamış ağır bir fizik sorusu sormuş.


Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye dönüp:


"Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok

garip" demiş. Sonra da salonun arkasında oturan Einstein'ı

işaret ederek şöyle devam etmiş:


"Şimdi size arka sırada oturan şoförümü

çağıracağım ve sorduğunuz soruyu,

göreceksiniz, o bile cevaplayacak."


Netice:


"Akıllı insanlar, akıllı insanlarla çalışır ve insanın zekiliğinin yanında uyanıklığıda insana çok şeyler kazandırır.."

Blaise Pascal demiş ki;


"Bilgili insan, diplomalı olan değil; istediği her şeyi başkalarının hakkını çiğnemeden elde edebilendir."


Blaise Pascal, 17. yüzyılın en parlak zihinlerinden biri olarak hem bilimin hem de felsefenin ufkunu genişletmiş bir düşünürdü. 

Matematikte olasılık teorisinin temellerini atarken, fizik alanında basınç kavramını derinlemesine ele aldı.


Ancak onu sadece bir bilim insanı olarak görmek eksik olurdu. Pascal, insan ruhunun labirentlerinde dolaşan bir filozof, hayatın anlamını sorgulayan bir bilgeydi. 


"Pensées" adlı eseri, varoluşsal sorgulamaların en saf ifadelerinden biri olarak kabul edilir. 


Akıl ve inanç arasında köprü kurmaya çalışan Pascal, insanın evrendeki yerini anlamaya çalıştı ve ahlaki değerleri ön plana koydu.

Bu bağlamda, en başta yer alan şu söz üzerine düşünelim:

"Bilgili insan, diplomalı olan değil; istediği her şeyi başkalarının hakkını çiğnemeden elde edebilendir."


Bu cümle, Pascal’ın düşünce dünyasındaki ahlaki temel taşlarıyla uyum içindedir. 


Bir insanın bilgeliği, yalnızca kitaplardan öğrendikleriyle değil, insanlık onurunu gözeterek sergilediği tutumlarla ölçülür.

Gerçek bilgi, başkalarının haklarına duyulan saygıyla sınanır.

Diplomalar ve akademik unvanlar, bilgi sahibi olmanın sembolleri olabilir; fakat bilge olmak, bu bilgiyi vicdanla harmanlamaktır.

Pascal’ın gözünden, bilgelik; zekâyla değil, adaletle ölçülür. 

Çünkü zeka insana yollar gösterir; fakat o yolları nasıl yürüyeceği, kalbinin sesine kulak vermesiyle belirlenir. 


Başkalarının hakkını çiğnemeden ilerlemek, adeta ahlaki bir pusulaya sahip olmak gibidir. 

Bu pusula, insanı doğruluğun ve erdemin kıyılarına taşır.

Bilge insan, yalnızca kendi yolunu değil, başkalarının yollarını da aydınlatan kişidir.


Pascal’ın mirası, bu anlayışın felsefi temelini oluşturur. 

İnsan olmanın erdemi, bilgiyle birlikte şefkat ve adaleti de kucaklamaktır.


Bu yüzden, gerçek bilgi; sınavlardan ve diplomalardan daha öte, insanın vicdanında saklı olan sessiz ama güçlü bir sestir. 

Belki de Pascal’ın bize asıl hatırlattığı şey, bilgelik yolunun önce kalpten geçtiğidir.


Sevgiyle ve bilgelikle...


https://www.facebook.com/groups/7007646645