30 Nisan 2020 Perşembe

Antepli Azap Osman...

Bu Vatan Bizim diyen Ayyaş Çapulcular, okuyun...
Antepli Azap Osman...
Gaziantep’te o günlerde şehirde kime dokunsan patlayacak bir barut gibiydi. Fransızlar Antep’i işgal etmiş; kadın, çocuk, yaşlı demeden Ermenilerin yardımı ile önüne geleni öldürüyorlardı. Sokaklarda patlama sesleri çığlıklara karışıyordu. Bir gün tüfekçi Yusuf’un dükkânına sinirden yumruklarını demir gibi sıkmış bir adam girdi. Ve derdini anlatmaya başladı. Ağam ben baraklıyım. Adım Osman. Köylüler bana Azap Osman derler. Anlıyacağın rençperim. Aynı zamanda çok iyide bir avcıyım. Düşman çocuk, kadın demeden öldürüyor. Bana bir tüfek lazım elimde bir tüfeğim olsa attığım gâvuru indiririm aşağıya diyordu. Ama en başından söyleyeyim cebimde hiç param yok.
Tüfekçi Yusuf karşısında dimdik duran adama uzun uzun baktı adeta boğazı düğümlenmişti. Ama ne yazık ki hiç tüfek yoktu olan tüfeklerde direniş çetelerine dağıtılmıştı. Yeni tüfek bulmak da imkânsızdı. Daha Yusuf sözünü bitirmeden Osman dükkân’dan ayrılmıştı içinden söylene söylene yürüyordu. ‘’ Düşman bomba yağdıracak bende ölümleri izleyeceğim ha olmaz olmaz mutlaka silah bulmalıyım ‘’ eve gelmişti ve evde dört dönüyordu mutlaka silah bulmalıydı ama satıp para edecek hiçbir eşyası da yoktu. Derdini karısına anlattı şehire bomba yağıyor mutlaka silah bulmayalım.
Azap Osman bir çözüm bulmuştu. Ancak bulduğu çözümüydü yoksa çözümsüzlük mü onu bilmiyordu. Hanımına çözümü anlattığında kadının gözleri doldu. Boğazı düğümlenmişti kadının ama başka bir çaresi yoktu. Hemen suyu ısıttı ve bahçede oynayan kızı Ayşe’yi çağırdı ve sımsıkı sarıldıktan sonra güzelce yıkadı. Kınalar yaktı. Gece kızını yanına aldı uyudu ve sabah en güzel elbiselerini giydirdikten sonra hadi kızım baban seni biraz gezdirecek sakın babanın sözünden çıkma dedi ve ikisini arkalarından ağlayarak uğurladı.Kadın konuşamıyordu adeta hayat durmuştu o an kadın için..
Azap Osman’ın tüfekçi yusuf’un yanına uğramasının üstünde tam 15 gün geçmişti ve yine uğradı. Ama bu sefer yüzü gülüyordu. yusuf usta silah dedim yok dedin ben silahı buldum ama mermi almaya param yetmedi bari mermiler senden olsun dedi. Yusuf usta şaşırmıştı nerden buldun bu tüfeği dedi uzun hikâye anlatırım dedi Osman. yusuf usta tamam dedi mermiler benden ama sen anlat bakalım nerden buldun bu tüfeği. Tamam dedi Osman derin bir nefes aldı ve anlatayım dedi..
Baktım ki şehirde her yaşta çocuk öldürülüyor. Benimde elinden öper bir kızım var annesi akşamdan yıkadı kınalar yaktı sabahta en güzel elbiselerini giydirdi ve evden çıktık. Beraber Halep’e gittik. Orada çocuğu olmayan zengin arap bir aileye evlatlık olarak sattım. Halep’ten de o parayla bu silahı aldım ama mermiye param yetmedi dedi dedi ama bir daha kimseye tek kelime demedi bu konu hakkında.
Yusuf’un o an gözleri doldu sanki o mermileri kendisi yemişti buğulu gözleriyle gitti içerden zulaya sakladığı mermilerden Osman’a verdi. Osman çok fakirdi fakir geldi fakir geçti ama kimseden bir daha birşey istemedi ve kimseyede tek kelime anlatmadı.
Mekanı cennet olsun.