30 Nisan 2020 Perşembe

Nasıl olsa beni eve kadar takip edeceksin,

Sivil polis arkasından takip ediyordu. Birden durdu arkasındaki polise bakıp ;
“Nasıl olsa beni eve kadar takip edeceksin, bari şu valizin birini alıver bari bir faydan dokunsun” dedi.
Sivil polis şaşırıp kaldı, sonra ;
“Peki” dedi “insanlık öldü mü taşıyım bari…”
Sivil polisin takip ettiği kişi 1927’de öğretmenlik diplomasını aldı. Dayısı Yozgat Hastanesi’ne başhekim olmuştu. “Şu benim tayini halletsen de öğretmen olsam” dedi. Dayı Rıfat Ali Ertüzün Yozgat’a aldırdı yeğenini.
Yozgat Cumhuriyet İlkokulu’nda öğretmenlik yaptı, bir yandan dergilere yazı gönderdi. Yozgat’ta sıkıldı yalnızlıktan. İşte o sıra Devlet sınav açtı. 1928’de eğitim için Almanya’ya gitti, dönünce Aydın’da bir ortaokulda, ertesi sene de Konya’da Almanca hocalığı yaptı. O sıra Atatürk’ü karalayan bir şiir yazdığı söylendi.
Mahkemeye çıkarıldı, hapse atıldı. Hakime ‘Memleketten Haberler’ isimli bu şiiri Almanya’da öğrenciyken yazdığını, Atatürk’ü eleştiren tek bir dize olmadığını, birilerinin şiir üzerinde değişiklik yaptığını ve muhalif olduğu için iftiraya maruz kaldığını hakime anlattı. Asım Bezirci bu şiirin orijinalini neşretti, hakikatten de Atatürk’ü tenkit etmiyordu.
Ama hapse mahkum oldu o öğretmen, Atatürk’e mektup yazdı “Kabahatim yok, iftira bu” dedi. İşte bu unutulan mektubu da Murat Bardakçı geçtiğimiz aylarda ortaya çıkardı. 14 Nisan 33’te Konya Cezaevi’nden yazılan bu mektupta Atatürk’e “Beni en çok üzen yediğim ceza değil, sizin büyük isminizin şahsî intikam vasıtası olarak kullanılabilmesi ve buna müsamaha edilmesi keyfiyetidir.” diye yazmıştı.
Birkaç ay geçti, 1933’te genel bir afçıkarıldı ve polise valizini taşıtan bu öğretmen serbest kaldı. Hapisten çıkınca Atatürk’e büyük hayranlık beslediği bir şiir kaleme aldı. Ha, o şiir şimdi nerededir kim bilir... Mesleğine dönmek istedi. Milli Eğitim Bakanı Hikmet Bayur Atatürk’e gitti;
“Paşam” dedi,
“hakkınızda ağır bir şiir yazmış olan bir öğretmen vardı ya, aftan yararlanıp tekrar öğretmen olmak istiyor”
Atatürk “Atanmasında bir sakınca var mı?” diye sordu.
Bakan “Hayır paşam” diye karşılık verdi.
Atatürk “O zaman neden bana soruyorsun?”
Bakan “Ama işlediği suç size karşıydı”
Atatürk gülümsedi “Aşk olsun sana! Beni kişisel gücenikliğim dolayısıyla yasal gerekliliklerin yerine getirilmesini önleyecek ölçüde egoist mi sandın? O genci ilk açılacak yere hemen atayınız!”
Belli ki Atatürk inanmamıştı bu öğretmene, onun gerçekten böyle bir şiir
yazdığını düşünmüştü ama yine de kırgınlığı bırakıp “O genci hemen göreve atayın” demişti! İşte bu yukarıdaki anıyı ise Hıfzı Topuz Eski Dostlar kitabında ilk kez kaleme aldı.
Ve belirtti şunu; “Atatürk’e büyük bir hayranlığı, sevdası vardı” , nasıl olurdu da Atatürk’ü küçük düşürecek bir şiir yazsın! İşte İşte bu genç Atatürk’ün isteğiyle öğretmenliğe devam etti, akabinde Türk operasını inşa eden Alman Profesör Carl Ebert’in asistanı oldu, Almancadan birçok çeviriyi Türkçeye
kazandırdı.
Ve bir kitap yazdı valizini sivil polise taşıtan bu genç öğretmen. Hani Atatürk’ün isteğiyle kıvılcım olarak Avrupa’ya giden sonra da memlekete alev olarak dönen… İşte bu genç Frolayn Puder adında bir kıza aşık oldu Almanya’da öğrenciyken. Sonra ne mi yaptı aşkını bir roman yaptı. Türkiye’nin en çok satan romanlarından biri oldu. Sivil polise valizini taşıtan o öğretmenin kaleme aldığı kitabın kapağında “Kürk Mantolu Madonna Sabahattin Ali” yazıyordu...

Yazar :Tolga Aydoğan