4 Ağustos 2017 Cuma

FIKRALAR-39 (10 KISA FIKRA)

ADLİ TIPTA

Adli tıpta personellerden biri öldürülmüştü. Doktor onu muayene ettikten sonra bir kaza neticesi başını çarparak ölmüş diye rapor yazdı. Ve işi kapatmak istedi. Lakin raporu okuyan hademe doktor bu rapor yanlış dedi. Ona bıçağı nasıl sapladığımı çok iyi hatırlıyorum dedi.

FARKINDA DEĞİLMİŞ

Hekim suçluya sordu. Karını nasıl vurup öldürdün dedi. Suçlu hâkim bey dedi. Karımı vurduğumda içkiliydim dedi. Sarhoştum hiç farkında değildim. Hâkim karar verdi. Bu şahısın içkiliyken idam edilmesini istiyorum dedi. İdamı da fark etmemiş olur.

YOLLUK

Roketle aya gitmek üzere olan astronot yola çıkmak üzereyken sevgilisi gelerek sana yolluk getirdim dedi. Bak bethoven’ın mehtap sonatı plağını aya gittiğin de ay ışığını hatırlayıp bunu dinlersin.

SIYIRMA

Baba oğluna yemek esnasında bağırdı. Tabağını iyice sıyır dedi. Buna alışmalısın. Oğlu zaten birkaç gündür hep sıyırmakla meşgulüm kendimi sıyırmaya alıştırıyorum. Yolda da her gün arabalara çarpıp boyalarını sıyırmaya başladım.

TALEBE

Coğrafya öğretmeni derse kaldırdığı talebeye oğlum dedi. İran nesi ile meşhurdur. Talebe humeynisi ile meşguldür dedi. Ora da hümeyniler çıkar.

ANTEN UÇMUŞ

Tek kat yazlık evin damı üzerinde sopa gibi uzun süredir komşusunu kazık gibi ayakta durmuş gören diğer komşusu dayanamayarak seslenerek sordu.

ORUÇ

Biri, diğerine hayat pahalılığıyla nasıl savaşıyorsun dedi.
Diğeri, çareyi oruç tutmakta bulduğunu söyledi:
- Hem ramazanı, hem de üçayları sahursuz tutarak bütçemi ayarladım.

AZ YE DE BİR UŞAK TUT

Seyahat esnasında tanışıp arkadaş olan iki kişi arkadaşlıklarını ilerletince biri diğerine sürkli iş buyurmaya başlamış. Diğeri de nezaketini muhafaza ederek bir kaç defa kendinden yapılmasını istenenleri yerine

getirmiş.
Diğeri kendini dadısı gibi kullanmaya başlayınca iş çığırından çıkmış. Bunun üzerine kullanılan kişi isyan ederek, diğerine sormuş:
- Sen çok mu yiyorsun az mı? demiş. Karşısındaki ilkin anlayamayarak:
- Sana ne? demiş, ister az yerim ister çok yerim. Yoksa yıkayacağın bir tabak fazla mı geldi.
Bu pişkinlik karşısındakinin asabına dokunmuş:
Tabak yıkanmasa da olur, kırılsa da. Ama ben az yiyorum. Ben bir evde bir uşak tutacağım zaman hep az yerim. Böylece masraftan kısmış olurum. Eğer ev sahibi az yerse uşak da ondan görerek utanıp az yer.

İki türlü de kar edilmiş olur. Bu yüzden insanlara “az ye de bir uşak tut” demişler.

TELEVİZYONCUDA

Yaşlıca bir zat, televizyonunu alarak, tamirciye götürür:
- Aman, der, şu televizyonumu bir elden geçiriver. Zira çok kötü görüntü vermeye başladı. Ne de olsa yaşlandı. Bir bakıver de biraz gençleşsin, daha iyi görüntü versin.
Tamirci televizyonu iyiden iyiye gözden geçidikten sonra televizyonun sahibine dönerek:
- Şey, der, beyim televizyonunuzun hiçbir şeyi yok. Görüntüsü gayet iyi. Siz derhal bir göz doktoruna gidip gözlerinizi baktırıverin. Yaşlanan sizin gözleriniz.

ÇİNGENELER

Çingeneler bir araya toplanmışlar birbirleriyle yarışıyorlarmış. İçlerinden biri giyindikleriyle methetmeye başlayınca içlerinden hırslanan bir ortaya çıkıp soyunmaya başlamış:
- Senin yeni entarine benim yanık tenli göğüslerimi ve vücudumu ne erkekler ne de kadınlar değişir a budala, diye yahkırdı.