16 Ağustos 2020 Pazar

Adapazarı sitelerinde bir Erzurumlu şöyle anlatılıyordu.

 

 Erzurumlular da duysun istedim.
Esmerdi.
Kara kaşlı kara gözlüydü.
Simsiyah elbise giymişti.
Simsiyah pantolon gitmişti.
Çizmeleri simsiyahtı.
Tüfeği simsiyahtı.
Kemerinde simsiyah kama vardı.
Kamçısı simsiyahtı.
Atı bile simsiyahtı.
34 yaşındaydı.
Erzurumlu'ydu.
Binbaşı eşini Sarıkamış'ta kaybetmişti.
Erzurum Kongesi'nde denk getirememiş, üç gün at sürerek Sivas Kongresi'ne gelmiş, yolunu gözleyip Mustafa Kemal'in karşısına dikilmişti.
"At binerim, silah atarım, bana iş ver" demişti.
Fatma Seher'di.
Tarihi sıfatını Mustafa Kemal taktı. "Keşke bütün kadınlar senin gibi olsa Kara Fatma" dedi!
Elinin hamuruyla erkek işine karışmasın gibi cinsiyetçi yaklaşımlar, Mustafa Kemal'in ciddiye bile almadığı kavramlardı. Kadının insandan bile sayılmadığı dönemlerdi ama, Mustafa Kemal için kadın veya erkek ayrımı yoktu. Yürek var mı, ona bakıyordu.
Kendi elyazısıyla görev pusulası yazdı, imzaladı. "Istanbul'a git, Üsküdar'lı Kuvvacı albay Neşet Bey'i bul bu pusulayı ona ver" dedi.
Gitti, buldu... Pusulayı okuyan Neşet Bey'in yönlendirmesiyle İzmit bölgesinde görevlendirildi. Aralarında kendi kızının olduğu 15 kadınla milis müfrezesi kurdu. İki ay geçti, emrindekikerin sayısı 700'e yaklaşmıştı. 43 kadın, 600 küsür erkeğin komutanıydı.
Sadece kara gözlü değildi.
Gözükara'ydı.
İnönü'nde, Sakarya'da çarpıştı.
Yanindaki kadınların 28'i şehit düştü.
Kızı elinden vuruldu, iki parmağı koptu.
Kendisi de sağ kolundan yaralandı. Bir ara cephanede sandıkları naklederken yakalandı, esir düstü, 19 gün işkence gördü, kaçmayı başardı.
Büyük Taarruz'a katıldı.
9 Eylül'de İzmir'e giden süvarilerin arasındaydı.
Milis çavuşu rütbesiyle başladı.
Üstteğmen olarak ayrıldı.
İstiklal Madalyası aldı.
Maaş bağlanmasını kabul etmedi.
Emekli maaşını Kızılay'a bağışladı.
Herhangi bir kişisel menfaat peşinde koşmadı, köşesine çekildi, izi kaboldu. Yıllar içinde dara düştüğü, kimseye haber vermediği, evsizlere yardım eden Galata'daki Rus manastırına sığındığı ortaya çıktı. Yalvar yakar zorla ikna edildi, Darülaceze'ye alındı.
1955 yılında vefat etti.
Bir küçücük mendil bohçasından başka eşyası yoktu.
Açtılar...
İstiklal Madalyası ve Mustafa Kemal'in hediye ettiği gümüş sigara tabakası çıktı.
Sadece onları saklamıştı.