5 Ocak 2018 Cuma

NAZIM HİKMET'TEN RUBAİLER

Öptü beni; "Bunlar kainat gibi gerçek dudaklardır" dedi, "Bu ıtır senin icadın değil, saçlarından uçan bahardır" dedi. "İster gökyüzünde seyret beni, ister gözlerimde" "Körler görmese de, yıldızlar vardır dedi. "Paydos" diyecek bize bir gün tabiat anamız, "Gülmek, ağlamak bitti çocuğum" ve tekrar ucsuz, bucaksız başlayacak, Görmeyen, konuşmayan, düşünmeyen hayat. "Şarapla doldur tasını, tasın toprakla dolmadan Hayyam, Baktı ona gül bahçesinin yanından geçen, yırtık pabuçlu adam "Ben bu nimetleri yıldızlardan fazla olan dünyada acım, "Şaraba değil, ekmek almaya bile yetmiyor param." Ölümü,ömrün kısalığını, tatlı bir kederle düşünerek, Şarap içmek lale bahçesinde, ayın altında Bu tatlı keder doğduk doğalı nasip olmadı bize, Bir kenar mahallede,simsiyah bir evin zemin katında. Gözlerin güneşle dolu, balla dolu petek, Gözlerin; sevgilim gözlerin toprakla dolacak yarın, Bal başka petekleri doldurmaya devam edecek. Aramızda sadece bir derece fark var, İşte böyle kanaryam. Sen kanatları olan düşünmeyen kuşsun, Ben elleri olan, düşünen insan.