24 Kasım 2017 Cuma

Çepni Boyu

Çepni Boyu Oğuz Kağan Destânı'na göre Oğuzların 24 boyundan biri ve Kaşgarlı Mahmud'a göre yirmi iki Oğuz bölüğünden Dîvân-ı Lugâti't-Türk'te; "Yirmi birincisi Çepnilerdir. Belgeleri şudur: ” şeklinde tanımladığı bir Oğuz boyudur. Boyun genel özelliği âsî, atılgan, cesur, mert ve savaşcı olmalarıdır. Günümüzde Rumeli ve Anadolu'da yaşayan Oğuz/Türkmen Boylarının en kalabalık olanlarından biridir. Rumeli-Ege ve Akdeniz’dekilerin çoğunluğu Bektâşî-Alevî olmalarına rağmen Karadeniz Bölgesi’ndekilerin çoğunluğu Sünnî’dir. Prof. Dr. Irene Melikoff, Hacı Bektâş-ı Velî Hazretlerinin ve onun ilk müritlerinden olan Kadıncık Ana ve Abdal Mûsâ'nın da Çepni olduğunu yazar. Ayrıca Prof. Dr. Faruk Sümer “Oğuzlar/Türkmenler” isimli eserinde Çepnilerin, Hacı Bektâş-ı Velî'nin müritlerinden olduklarını ve Anadolu'nun değişik yerlerinde yaşadıklarını, Çorum, Giresun, Gümüşhâne, Ordu, Trabzon, Rize, Bayburt olmak üzere Karadeniz Bölgesi'nde yoğun olarak yaşayan Çepnilerin ise çoğunlukla Sünnî olduğunu, ancak zamânında Alevî olan grupların da Sünnîleştiğini yazar. Anadolu'ya gelmeden önce Türkistan ve Horasan'da öbür boylarla birlikte yaşayan Çepniler, Selçuklulara katılıp Anadolu'ya geldiler. Başta Karadeniz olmak üzere Anadolu'nun Türkleşmesinde önemli rol oynadılar. 1515 yılındaki tahrir defterlerine göre şimdiki Giresun ve civârındaki iller Vilâyet-i Çepni isimli bir idârî bölge olarak gösterilmiştir. Vilâyetnâmeye göre Kırşehir’in Suluca Karahöyük Köyü’ne gelen Hacı Bektâş-ı Velî'nin ilk müritleri Çepni'den idiler. Bu husus aynı zamanda bu boyun mensuplarından mühim bir kısmının niçin Kızılbaş olduğunu îzah edebilir. Çepnilerin mühim bir kısmı 1240’taki Baba İshak Türkmenlerinin isyânına katılmıştır. -Târihte Çepni Boyu Oğuz/Türkmen Çepni Boyu’nun, Üçoklar Kolu’ndan (sol kolundan) Oğuz Kağan'ın oğlu Gök Han'ın soyundan geldikleri kabul edilir. Çepniler, Doğu Karadeniz'in Türkleşmesinde önemli bir rol oynamışlardır. Çepniler; 1071'de Anadolu'nun, 1277 yılından îtibâren de Bartın'dan Trabzon'a kadar olan Karadeniz Bölgesi'nin fethedilmesinde başta Güvenç Abdal Hazretleri olmak üzere çok aktif görevler üstlendiler. 1277 yılında Sinop'a saldıran Rum Pontus İmparatorluğunun ordusunu bozguna uğrattılar. Güvenç Abdal Hazretlerinin makâmı Gümüşhâne, Kürtün, Güvendi Yaylası’nda bulunur. Vilâyetnâmeye göre Kırşehir'in Suluca Karahöyük köyüne gelen Hacı Bektâş-ı Velî'nin İlk müritleri arasında Türkmen, Çepnilerden de bulunuyordu. Çepnilerin mühim bir kısmı 1240 yılındaki Baba İshak Türkmenlerinin isyanlarına katılmışlardır. Cepnilerin mühim bir kısmının 1277 yılında Sinop yöresinde yaşadığı görülüyor. 1404 yılında Timur’a giden İspanyol Elçisi Clavijo, Ordu ve Giresun'un 10.000 kişilik bir Çepni kuvvetine sâhip Hacı Emir Bey’in oğlu Hacı Süleyman Bey’in elinde olduğunu yazar. "Çepni" kelimesi “atak, düşmanla savaşan mert, yiğit, âsî, cesur” anlamında kullanılmıştır. Çepni boyunun özelliği "nerde yağu görse orda savaşır" olarak anlatılmaktadır. Onların haksızlıklara karşı gelen ve savaşçı karakterleri, önemlerini günümüze yansıtacak kalıcı sanatsal ürünler meydana getirmelerini engellemiştir. Çepniler değişik târihlerde farklı cephelerde savaşmışlar ve ordu ile gittikleri bölgelere yerleşmişlerdir. Savaşlarda nüfusları azalmıştır. Türkmen Safevî İmparatoru Şah İsmâil'in şahsî muhâfızlarının Çepnilerden olduğu gibi Gâzî Mustafa Kemal Atatürk'ün de özel muhâfızlarının Giresunlu Topal Osman ve diğer Çepnilerden olması ilginç bir tesâdüf olup bu durum bu boyun dâimâ cesur, mert ve güvenilir olduğunun en çarpıcı örneğidir. -Rumeli ve Balkanlarda Çepniler Türkmen/Çepniler Rumeli ve Balkanlara Selçuklu döneminde yerleşmeye başlamışlardır. Osmanlı Devleti kurulmadan önce Sarı Saltuk ve İzzeddîn Keykavus’la birlikte Deliorman ve Dobruca bölgelerine geçen Türkmenler Çepni boyundandır. Deliorman ve Dobruca’daki bu Çepniler hem yerel Kıpçak ve Peçenek halklarıyla hem de daha sonra gelen diğer Türkmen Boylarıyla karışmışlar ve Çepnililik bilincini yitirmişlerdir. Ancak Çepni inancı olan Bektâşîliği devam ettirmektedirler. Birçoğu da Batı Anadolu'ya geri göçerek bugünkü Batı Anadolu Çepnilerini oluşturmuştur. Dobruca'da bulunan Türkler kendilerinin Türkmen olduklarını ve inanç önderlerinin Sarı Saltuk olduğunu söyleyerek bugün bile câmilerde ve tekkelerde onun adına duâlar ederler. Romanya ve Moldova’daki İzzeddîn Keykavus taraftarı bir grup Çepni ise Hristiyanlığa geçmiştir. Keykavus’tan dolayı bu Çepnilere, “Gök Oğuz, Gagavuz” dendiği ileri sürülür. İlginç olanı Gagavuz Türklerinin Giresun ağzıyla konuştuğu tespit edilmiştir. Örneğin geçen sene yerine Giresun ağzında kullanılan “bıldır” kelimesi kullanılır. Daha bunun gibi birçok örnek kelime bulunmaktadır. -Kurtuluş Savaşı Çepniler genetik olarak dâimâ mazlumun yanında, güvenilir, cesur savaşçılardır. Bu özelliklerinden dolayı her dönemde olduğu gibi Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı esnâsındaki hassas dönemde de yine öne plana çıkmışlardır. Rum ve Ermeni çetecilere karşı savaşıp Doğu Karadeniz’de âsâyişi sağlamışlardır. Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun'a çıktığında Giresun Çepnilerinden olan Topal Osman Ağa ve arkadaşlarını Millî Mücâdele’ye dâvet etmiş ve Kâzım Karabekir’in de tavsiyesiyle de kendisine Giresun Çepnilerinden oluşan bir muhâfız kıtası seçmiştir. Topal Osman ve Giresun Çepnileri bu şerefli görevi başarıyla yerine getirmiş ve cumhuriyetin îlânına kadar Atatürk'ün en yakın silahlı unsurları olmuşlardır. Sivas Kongresi’nden sonra Atatürk'e karşı pâdişah yanlısı muhâlefet artınca Kâzım Karabekir, Topal Osman ve arkadaşlarından oluşan muhâfız kıtasının sayısının artırılmasını ve Atatürk'e karşı olan muhâlefetin kuvvetle bastırılmasını emretmiştir. Şöhreti belli Çepni muhâfızları gören muhâlefet sinmek zorunda kalmıştır. Giresunlu Çepnilerden oluşan Atatürk'ün muhâfız kıtası bugünkü T.B.M.M.’deki muhâfız bölüğünün ve Cumhurbaşkanlığı Muhâfız Alayı’nın temelini oluşturur. Kurtuluş Savaşı esnâsında T.B.M.M.’deki localarında oturan Giresunlu muhâfızların yerinde bugün askerî erkân oturur. -Günümüz Karadeniz yöresinde yoğun bir Türkmen/Çepni kökenli nüfus bulunmaktadır. Giresun ve Ordu yöresi Vilâyet-i Çepni olarak târihte anılmaktadır. Çorum İli, Kargı İlçesi, Çetmi Köyü'nde Çepnililer yoğun bir şekilde, kültürlerine ve atalarına bağlı olarak yaşamaktadır. Ayrıca Kürtün, Ordu, Ulubey, Perşembe, Gölköy, Fatsa, Aybastı, Mesudiye, Gürgentepe, Koyulhisar, Ünye, Giresun, Beşikdüzü, Şalpazarı gibi yerleşim yerlerinde ve Vakfıkebir Güvenç Abdal Ocağı’na bağlı yoğun olarak Çepni boyları yaşamaktadır. Bu bölgedeki Çepnilerin önemli çoğunluğu Sünnî’dir. Ancak Alevî olanlar da hatırı sayılır sayıdadır. Ayrıca önceleri Alevî olup da, Osmanlılar zamânında Sünnîliğe geçen gruplar da vardır. Öte yandan; Gümüşhâne, Giresun, Dereli, Espiye, Ulubey, Gölköy, Gürgentepe başta olmak üzere birçok yüksek köyde Alevî İslam inancına bağlı Çepniler yaşamaya ve geleneklerini sürdürmeye devam etmektedir. Bugün bile Ordu, Rize ve Trabzon'da Çebi, Çep soyadı ile anılan kalabalık âileler vardır ve bunların Çepni Oğuzlarından oldukları ileri sürülmektedir. Özellikle Giresun'un Görele, Tirebolu, Doğankent, Çanakçı, Eynesil ilçeleri ile Trabzon'un Şalpazarı ve Ordu'nun muhtelif yerlerinde Çepni adı mensûbiyet bildiren bir tâbir olarak hâlâ kullanılmaktadır. Batı Karadeniz'de Kastamonu'nun Tosya İlçesi’nde "Çepni", Çorum'un Kargı İlçesi, Çetmi Köyü’nde Çetmililer adında bu boydan gelen insanların yaşadığı köyler bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu'nun çoğu yerinde 'Çepni' isimli yerleşim yerleri vardır. Çepniler ayrıca; Ege Bölgesi’nde Çanakkale, Manisa, İzmir; Marmara'da Balıkesir'de yaşarlar. Ayrıca Yozgat (Boğazlıyan), Sivas ve Gâzîantep'te de Çepni köyleri vardır. Çanakkale, Balıkesir, İzmir, Manisa ve Gâzîantep Çepnilerinin tamâmı Alevî'dir. Çanakkale Küçükkuyu'da bulunan Büyük Çetmi ve Küçük Çetmi köylerinin ve civar köylerin halkının önemli bir bölümü Çepni kökenlidir. Orta Anadolu'da Amasya, Çorum, Ordu, Tokat gibi bölgelerde de Çepni grupları vardır. -Vilâyet-i Çepni Osmanlı devlet arşiv kayıtlarında Ordu-Giresun-Vakfıkebir (Trabzon)-Koyulhisar (Sivas)-Kürtün-Kelkit (Gümüşhâne) hattı Vilâyet-i Çepni olarak anılır.