2 Eylül 2016 Cuma

ALAMANYA

Alamanya, Alamanya benim gibisini bulamanya. Hepsi Anadolu’ n un saf temiz pırıl , pırıl inançlı insanları idi. Sanki seçerek aldılar. Almanya ikinci dünya harbinde bütün gençleri harpte kaybettikten sonra, ekonominin gelişmesi için genç insanlara ihtiyacı vardı. Almanya ile uzun yıllar dostluğumuzdan dolayı, Türk hükümeti ne genç çalışkan insanlara ihtiyacı olduğunu söyledi. Türk hükümeti de bizde aradığın insanlardan çok var. Anneler babalar boş durmuyor. Devamlı Türk gençliğini yetiştirmekle meşguller , diye cevap verdi. Derken Anadolu n un kara yağız delikanlıları Almanya ya gitmek için seferber oldular. Öncelikle köylerde ki fakir , zavallı ,mazlum insanlar gittiler. Daha sonra gidenlerin çok memnun kaldığını öğrenen orta gelirli , köydeki insanlar gittiler. Gidenlerin alman sarışınları ballandıra , ballandıra anlatmaları üzerine , ne köylü kaldı ne kasabalı ne de şehirli , akın akın gittiler. Gidenleri de hep, bayanlardan kurulmuş bandoları ile hoş geldiniz şarkıları ile karşıladılar. Türkler avunuyordu, bando takımının bayanlardan kurulmuş olmasını, aşk şarkıları söylendiğini sanıyorlardı. Hepsi de bandoda ki sarışınlara aşık olmuş gibiydiler. Bandodakiler, böyle güzelse , Allah bilir diğerleri nasıldır. İçlerinden bildikleri bir tatlının tadı geldi akıllarına - Lokum, lokum, Alman kızları lokum dediler. Bayram da Almanya ya ilk gidenlerden.

Almanya ya gittikten sonra , Alman toprağın da aşk a geldi. Bir oğlu bir kızı oldu. O günler de insan ancak iki çocuğa bakabilirdi. Sonra Türki ye den baktığın da , burada erkekten kadın sayısının daha fazla olduğu söyleniyordu. O da Almanya ya geldim onlar da nasiplensin dedi. Millet ayrı , din ayrı olabilir dünyanın her yerin de kadın aynı. Kadın yine kadın, hiç farkı olmadığını gördü. Bazen içinden sarışının adı var esmerin tadı var diyordu. Esmer tadı memleket özlemi, türkülerin hasreti gibi, sarışının tadı gurbet tadı gurbeti getiriyordu aklına . her gün insan bal yese baldan bıkar. Almanlar dan etkilendik , zaman sonra kültürümüz arttı. Türklüğümüze biraz alman kültürü kattık Alman l aş tık. Memlekete gittiğimizde insana aç kurtlar gibi saldıracaklar gibi bakıyorlar ,bir o kadar da imreniyorlardı. Son model mercedesler , güzel giyim kuşam , saç tarzları ile yeni nesil kızları içleri gider, göz kırpar giydiler. Pasaportun cöbünde bil der gibi baksan yandığının resmidir. Bekarsan sorun yok. En havalı kızı alıp hava yolları ile Almanya ya indirmek işten değil.

Evli isen iç geçiriyorsun, alem ne der gibi bakıyorsun sonra da memleket havasını alıp dönüyorsun. Bayram -İki, üç sene de bir de olsa memleket havası alıp, dönmek daima güzel. Özlem çok ağır basıyor. Hasret hastası oluyor insan. Özlüyorsun işte . Bir süre sonra sayıklamaya başlıyorsun. Bağımızın üzümünün tadını özledim. Genç kızlar gibi nazlı nazlı sallanan, kavakları özledim. Nerde ise göklerle birleşmiş olan ceviz ağaçlarını, cevizlerini özledim.

Cevizleri taşlayıp ellerimiz kınalı olacak diye taş ile yarıp, cevizlerin içini yemeyi özledim. Özlem böyle bir şey. Taşı toprağı sılayı özlemek farklı bir şey. İnsan oğlu, anne kordonundan koptuktan sonra gurbette sayılır. İnsanoğlu doğduktan sonra gurbete düşmüş gibi olur. Köyümün koyununu, taşını toprağını tanıyordum. Basmadığım yeri kalmamıştı. Köyümün kuzularını yayarken çobanın çaldığı kavalın sesini özledim. Koyunlar sağılırken sintilin içindeki sütün köpüklerini özledim parmaklarımla yaladığım o nefis tadı özledim.

Süt sağmaya gelen kadınların kızların hepsi ayrı havada söyledikleri türküleri özledim. Sıcak sıcak sağılan süte, incir yapraklarının dallarını daldırdıktan sonra yapılan telemeyi özledim. Nasıl bir özlemmiş lo, lo , lo diye seslenen sesleri özledim. Memo, haso, hüso , kısa kısa konuşmaları şakalaşmaları, manileri nazireleri özledim. Neymiş alamanmış, parası markı bolmuş, şuymuş buymuş. Her neyse insanoğlu doyduktan sonra hasretler var ya hasretler, işte onu özledim. Dumanlı , dumanlı oy bizim eller, diyen türküleri özledim.

Nasıl bir şey lo, araban var karın kızın evin var. Her şeyin var ama nasıl bir özlem oluşuyorsa ben bunu anlayamıyorum lo . sanki gavurun memleketinde her şey otomatiğe bağlanmış. Ne yapılması gerekiyorsa yapıyorlar. İnsanlar çok ciddi önemli olan görev, kimse görevini aksatmayacak.

Sanki insanlar makineleşmişti lo. Başkalaşmayı özledim. Konuşa konuşa laf atmayı ,mani söylemeyi havalılar arasında dolaşıp kovalamayı, yanağından bir öpücük almayı özledim. Aksu da yıkanıp, annemin diktiği donlarla eşekler gibi debelenmeyi özledim. Birde acıktığım zaman Musa amcanın yaptığı somunları yemeği özledim. Çay kara da soğuk soğuk suyu ellerimi yere dayayıp dudaklarımla suyu içmeyi özledim. Çay karaya koyduğum kabarcık üzümlerini soğutup, kumlarda iyice debelenip ısındıktan sonra buz gibi üzüm tanelerini gırtlağımdan geçerek mideme inişlerini özledim. Arkadaşlarımla şakalaşıp anlattıkları yalancı aşkları ballandıra , ballandıra anlatmalarını özledim. Birde saf, saf dinleyip iç geçirmelerini özledim. Bayram ‘ı n özlemleri her geçen gün daha da artıyordu . izin günlerini sayıyordu.

Eşi ve çocukları ile memleket alış verişi yapıyorlardı herkesin , tatille ilgili planları vardı. Çocuklar deniz alışverişi yapıyorlar, çeşit çeşit kıyafetler, mayolar şapkalar terlik ayakkabı, son model gözlükler havalar o biçim uçuyorlardı. Hanımı ise anama hırka, babama kazak, gardaşlarıma , dezzeme, dezzemin kızına, oğluna derken alışveriş almış başını gitmiş bayramın da üç aylık maaşı, su gibi erimişti. Bayram sağlık olsun gitsin yine kazanır yerine koyarız yeter ki hasretlik bitsin diyordu. Gitme zamanı iyice yaklaşmıştı. Hazırlıkları tamamlamışlar arabaya yüklemeleri gerekenleri yerleştiriyor, geri kalanları son güne bırakmışlardı. Memleketten telefon geldi . düğünlerimiz var sizin gelişinize denk olsun dedik davetlisiniz dayı kızı Zeyno’ n un düğünü amca torununun sünneti kirvesi olacan Bayram diyordu babası. Bayramda tamam gelince her şeyi tamamlarız demişti.

Çocuklar çılgın gibi önce deniz sonra memleket baba diye dövünüyorlardı. Düğünlerin tarihine göre ayarlarım dedi Bayram . tatil havasını bozmak istemiyor herkesi memnun etmek istiyordu. Yolculuk günü gelip çattı yol uzun , bir an önce memlekete varmak, sevdikleri ile özlem gidermek memleketinin havasını solumak istiyordu , Bayram. Neylesin ki çocuklar önce deniz diye direnin ce Bayram çaresiz isteklerini yerine getirmek için Antalya ya gitmeye karar vermişti. bir haftalık rezervasyonu yaptırmış çocukları denize kavuşturmuştu. Tatil beldesine paramı dayanır . bayram bir yandan hesap yapıyor bir yandan da bir an önce memlekete kavuşmak için sabırsızlanıyordu.

Deniz tatili bitmiş memlekete doğru yol almışlardı. Sabaha karşı Pazarcık ta ana kucağında baba ocağında oldular sarılmalar koklaşmalar özlemlerle dolu hasretler kucaklaşıyordu. Anası bütün planı çizmişti. Düğün için alınacak altınlar, yakın tarihte babaları ölen komşu çocuklarına verilecek yardım paraları, hepsi Bayramın eline liste olarak verilmişti. Bayram önce bütün hediyeleri hısım akrabaya dağıttı. Alaman çikolatasını çoluk çocuğa dağıttı. Herkes etrafında dolanıyor, gıpte ile bakıyorlardı.altında son model mersedesi ile ağa oğlu gibi dolaşıyordu. Çocukluğunu yaşadığı kavaklara , aksu deresine, özlem duyduğu yerlere gidiyor oradaki akrabaları arkadaşları onu paşa gibi karşılıyor Bayramda paraları akıtıyordu. Düğün dernek altınlar paralar derken tatilin sonlarına gelmişti. Bayramın parası da suyunu çekmişti – -peki ben şimdi yola nasıl çıkacam , hiç para kalmadı Hanımı – - Kuyumcudan çok alış veriş yaptık borç alalım öderiz dedi Bayram da soluğu kuyumcuda aldı durumunu anlattı. Kuyumcu kaz gelecek yerden tavuğu esirger mi faizli para verdi. Kapının çıkışında demir parmaklıklar vardı o telaşla pantolonunun arkası demirlere takıldı kıç kısmı yırtılmıştı.

Çok şükür götü fazla kaptırmadan, yırtıkla kurtuldum dedi Bu ne hasret lo diyerek alamanya benden enayi bulamanya deyerek, dönmek üzere yola çıktı.

CEMAL BORANDAĞ 12,08. 2014